◆30◆

28.1K 2.6K 3.7K
                                    

"Oha sonunda yb!"

Bu tepkiyi verdiniz değil mi ehehe :d

🎶 Jang Jae In & NaShow - Auditory Hallucinations

İyi okumalar~

***

"Yoksa Jungkook ölür. İyi duydun mu?"

Gözlerimi büyülttüm. Vücudum titremeye başladı ve ağzımdan kısık bir ses çıktı. "...Ne?"

"Sevgilin elimizde." dedi soğuk ses. "Ona zarar gelsin istemezsin değil mi?"

Kalp atışlarım deli gibi hızlanırken sakin kalmak için elimden geleni yapıyordum. "Neden sana inanayım?" dedim titreyen sesimle.

"Oh, inanacaksın. Sonuçta yürüyemeyen, konuşamayan hatta etrafına bile bakmayan robot gibi biriyle aşk yaşayan tek kişi sensin değil mi?"

Nefesim kesilmişti. Bunu nasıl bilebilirlerdi? Jungkook'a nasıl ulaşabilmişlerdi?!

"İşin içine polisi ya da ISD'i karıştırmaman getektiğini söylememe gerek yoktur sanırım. Zamanında gelsen iyi olur aksi taktirde sevgiline olacaklardan ben sorumlu değilim."

Kadın sustuktan bir saniye sonra ben daha cevap veremeden telefon kapanmıştı. Gerçi cevap verebilseydim de ne diyebilirdim ki?

Tanrı aşkına ne yapacaktım şimdi ben?!

Ellerimin tersiyle gözlerimi silip toparlanmaya çalıştım. Jungkook, hayatımda sahip olduğum en güzel şeydi ve onu kaybetmeye katlanamazdım.

Gelen mesaj bildirimini duyunca gözlerimi ekrana çevirdim. Mesajı açıp baktığımda, bir fotoğraf gördüm.

Arkası dönük bir tekerlekli sandalyede oturan, kolları iki yandan sarkan bir adamın fotoğrafıydı bu. Sırtı dönük olduğundan yüzünü göremiyordum, sadece arkadan gözüken siyah saçları vardı. Ve bir de sağ kolundan akan kan damlaları.

Elimi ağzıma kapattım. Aman tanrım...

Bu Jungkook'tu.

Birkaç dakika boyunca şok içinde seslice ağladım. Bu gerçek olamazdı, olmamalıydı...

Nasıl onun gibi masum birine böyle zarar verebilirlerdi?!

Gelen ikinci mesajdaysa adres yazılıydı. Toparlanmam gerekiyordu. Jungkook'u onların elinden bir şekilde kurtarmalıydım.

Lavaboya gidip yüzümü yıkadım. Aklım almıyordu. Bocalamıştım. Neden her şey sadece lanet olası bir rüyadan ibaret değildi ki?

Üzerimi değiştirir değiştirmez telefonu aldım. Gelen mesajda adres yazılıydı. Tanrım, burası neredeyse kasabanın dışındaydı!

Yemek servis masasının üzerinde duran meyve bıçağı gözüme çarptı. Gidip bıçağı aldım. Belki işime yarardı.

Bıçağı botumun içine güzelce sakladıktan sonra otelden çıkıp arabama ilerledim.

Jungkook şimdi nasıldı? Ne yapıyordu? Canı yanıyor muydu? Beni düşünüyor muydu? Arabaya varana kadar aklım binlerce düşünceyle dolup taşmıştı bile...

Yaklaşık iki buçuk saatlik gerginlik dolu bir yolculuktan sonra verilen adrese gelmiştim. Büyük ve terk edilmiş havası veren binanın birkaç metre gerisine arabamı park ettim. Derin bir nefes alıp gözlerimi sildim.

Umarım iyisindir Jungkook.

Arabadan indiğimde istemsizce vücudumun titremeye başladığını hissettim. Bugün ölme olasılığım çok yüksekti. Kalbimin gürültüsü ve hayattan soğumuş gibi esen rüzgar dışında, ortam sessizdi.

• Bᴀᴅ Bᴜɴɴʏ Π Jᴇᴏɴ Jᴜɴɢᴋᴏᴏᴋ •  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin