İlk kez gelenler ve bilmem kaçıncı kez tekrar başlayanlar, hoş geldiniz!
Lütfen hikayeyi okuduktan sonra ilk bölümlere gelip spoiler içerikli yorum yapmayınız. Bu tarz yorumlar silinecektir. Şahsen insanların okuma isteğini kaybettiren saçma bir davranış olduğunu da açıkça belirtmek isterim.
🎶 Demi Lovato - Cry baby
Keyifli okumalar~
***
"Kanal 8 radyosunu dinliyorsunuz. Daegu kasabasında bugün hava fırtınalı. Evinizden çıkmamanız ve zorunda kalmadığınız müddetçe kişisel araçlarınızı kullanmamanız, toplu taşıma araçlarını kullanmanız rica olunur. Sıradaki haber..."
Elimin tersiyle gözlerimi silip yola odaklandım. Üç saattir araba sürüyordum ve karnım çok acıkmıştı. Zaten sürekli gözlerimin dolup görüşümü kısmen bulanıklaştırması yetmezmiş gibi bir de arabanın camına vuran yüzlerce su damlası sinirimi bozuyordu. Silecekler suları bir kenara attıkça yerine yenileri ekleniyordu. Tıpkı benim gözlerimi tekrar tekrar silmem ve gözyaşlarımının tükenmek bilmeden gelmeye devam etmesi gibi.
Sinir bozucuydu.
Hayır, ağlamıyordum. Bu benim hastalığımdı. Göz sulanması hastalığı. Başka bir deyişle, Epifora. Bendeki sıradan epifora hastalarından daha üst düzey bir rahatsızlıktı ve işin kötü yanı, tedavisi yoktu. Henüz...
Sürekli gözümden yaşlar geldiği için ağladığımı zanneden insanlara bunun bir göz hastalığı olduğunu açıklamak zorunda kalıyordum. Gözlerimin kuru kalabildiği zamanlar birkaç günden fazla sürmüyordu. Sanki birisi mutlu olmamı engelliyor ve hep ağlamamı istiyor gibiydi.
Buna rağmen duygusal bir film, kitap ya da o tür şeyler beni kolay kolay ağlatmazdı.
Yaşadığım çevredeki bazı insanlar hep 'Aman bu da hep ağlıyor, ne sulu göz' diye kendi aralarında söyleniyordu. Oysa bunun bir hastalık olduğunu bilmiyorlardı. Ağlayan insanlar iç çekip yüzlerini buruşturur, hüzünle bakarlardı. Benimse yüzüm ifadesizdi fakat buna rağmen ağladığımı sanıyorlardı. Güldüğüm zamanlardaysa mutluluktan ağlıyor izlenimi veriyordum.
Hyunji dışında doğru düzgün bir arkadaşım yoktu ve şimdi ondan da uzaklaşmak zorunda kalmıştım. Terk edilmiş bir grup çocuk Daegu kasabasındaki bir akıl hastanesinde geçici olarak konaklıyorlardı ve ben de onlara bakıcılık yapacaktım. Seul'den buraya gelene kadar açlık katsayım artmıştı ve yoğun trafik yüzünden durup yemek için imkanım olmamıştı.
Sonunda hastanenin park alanına vardığımda Hyunji'ye varmış olduğuma dair bir mesaj gönderdim ve şemsiyemi çıkarıp arabadan indim. Yağmur tüm şiddetiyle yağarken gözlerimi silip arabayı kilitledim ve karşımda duran hastaneye baktım. Hava kararmış olduğundan grimsi bir renk etrafa hakimdi fakat sanırım hastane beyazdı. Otopark yolunda hızlıca ilerleyip büyük hastaneye doğru giderken şemsiyemi sıkıca kavradım. Rüzgar çok şiddetliydi ve şimşek çakıyordu. Adım atmak bile oldukça zordu. Sonunda kapıdan içeri girdiğimde ilk defa hastane gibi kokmayan bir hastaneye girdiğim için şaşırmıştım. Oda parfümü kokusu vardı ve girişte duran birkaç beyaz önlüklü doktor ile mavi kıyafetler içinde hasta olduğunu düşündüğüm insanlar vardı.
"Hoş geldiniz. Nasıl yardımcı olabilirim?" sarıya boyanmış saçlarını topuz yapmış olan orta yaşlı bir kadın, gülümseyerek yanıma gelmişti.
"Ah... Ben Alyssa Martin. Buraya şey için-"
"Oh, Bayan Alyssa! Biz de sizi bekliyorduk." kadın gülümsedi ve elini uzatarak yolu gösterdi. Şemsiyemi kapatıp gülümsedim ve gösterdiği yöne doğru ilerledim. Hastalar bana garip bakışlar atarken rahatsızca soluklandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• Bᴀᴅ Bᴜɴɴʏ Π Jᴇᴏɴ Jᴜɴɢᴋᴏᴏᴋ •
Action[05.12.17 / Aksiyon #1] [02.10.20 / Hayrankurgu #1] Alyssa Martin, sosyal görevi için bir akıl hastanesine gider. Görevi yasal bir yetimhaneye gidene kadar orada tutulan çocuklara bakıcılık etmektir. Fakat bu hastanede, hayatını tekerlekli sandalye...