Oldukça mutlu bir şekilde evine dönen Sam, olanları Jack'e anlatmak için sabırsızlanıyordu. Ailesinin ve arkadaşlarının merakını her zamanki gibi basit yalanlarla geçiştirdi. Artık gerçekten özel hissediyordu. Kimsenin bilmediği şeyleri biliyor ve kimsenin sahip olmadığı özel bir görevi üstleniyordu. Bazen bunu gerçekten yapabileceği hakkında şüphe duysa da kendine güvenmeye başlamıştı. Sabah okula gitmek için kalktı. Uyanınca yeni doğan güneşin göz acıtmayan parlak ışığına baktı. Kollarını açıp mutlu bir şekilde esnedi. Artık hayata daha pozitif bakıyordu. Okul bile umrunda değildi. Çünkü otomatik olarak tüm derslerden geçiyordu. Okula spor kıyafetleri ile gidişinin ardından iki ders boyunca oyun kurucu olarak basketbol oynadı. Liderliği gün geçtikçe daha baskın bir hale geliyordu. Beden eğitimi dersi bitince üstünü değiştirdi ve sınıfına girdi. Çok yorulmuştu. Başını sıraya koydu ve her zamanki gibi uykuya daldı.
"Bay Sam! Uyanın artık. Dersleriniz iyi olabilir fakat bu uyumanızı gerektirmez." Sam gözlerini ovuşturarak ayılmaya çalıştı.
"Özür dilerim hocam bir daha olmaz."
"Her seferinde bir daha olmaz diyorsun Sam. Lütfen bu ders içinde uyumamaya çalış." Bunları söylerken Sam'e sinirli bir şekilde bakıyordu. Bakmayı kesti ve derse döndü.
"Evet nerede kalmıştık? Liderlerin özellikleri." Sam birden doğruldu ve hocayı dinlemeye başladı.
"Liderler bir takım için olmazsa olmazdır. Takım ne kadar iyi olursa olsun o takımı doğru bir şekilde yönetecek bir kişi olmadığı sürece takımdaki herkes kaybetmeye mahkumdur. Bu yüzden tarih boyunca savaşlarda zeki kişiler liderlik etmişlerdir. Ordusunun sevgisini ve bağını kazanan komutanlar, askerlerine yanlış bir stratejik hamle yapmalarını söylese bile, askerleri bunu sorgulamadan kabul edeceklerdir. Çünkü onlar liderlerinin gerektiği zaman takımı için canını verebileceğini bilmektedir. Liderlere olan bu bağlılıkları, onları yenilmez kılan unsurlardan biridir." Sam pür dikkat hocayı dinledi. Hocanın söyledikleri tüylerini ürpertmişti. Gün boyu bu sözler kafasının içinde döndü durdu. "Çünkü onlar gerektiği zaman takımları için canlarını bile vermeye hazırdırlar." Kabullenmesi zor olsa da en doğru şeydi bu. Ertesi gün Sam ve Jack olanları konuşmak için okuldan sonra basketbol sahasında buluştular. Sam son yaptıkları görevi Jack'e ilk anlatışında Jack onunla dalga geçtiğini sanmış ve inanmamıştı. Ardından telefonunda gördüğü helikopter fotoğrafı ile gerçeği zor da olsa kabullenmiş ve karşısındakini soru yağmuruna tutmuştu.
"Onu gerçekten yakalayamayacağımı sanmıştım. Eğer bir kez daha ellerimden kaçırsaydım büyük ihtimalle havada kalp krizi geçirirdim." Jack gözünü kırpmadan bütün anıyı dinledi.
"Natasha denen kadın sizi büyük trollemiş dostum. Ama sonuçta yakalayamasan da ona bir şey olmayacaktı." Durup güldü ve :
"Belki de yakalayamasan tek kaybedeceğin şey onun sonsuz sevgisi olacaktı." Sam omzuna gülerek vurdu. İlk konuşmayı hazırlıksız yapsa da ikinci karşılaşmalarında kızın hayatını kurtararak sevgisini kazandığnı düşünüyordu. İkisi bir süre sessizce batmakta olan güneşi seyrettiler. Ardından Sam aynı konunun tekrar açılmasından korkarak konuyu değiştirmeye karar verdi.
"Sence tılsımı çözebilir miyiz?"
"Hiçbir fikrim yok dostum."
"Bence tılsım sadece çözmesi biraz zor olan güçlü bir enerji kaynağı. Biz onu çözersek, ki büyük ihtimal çözeceğiz. Bizi hemen kovacaklar ve tılsımım enerjisini kullanacaklar."
"Belki çok daha önemli bir materyal içeriyordur."
"Bilmiyorum. Ama her geçen gün daha da sabırsızlanıyorum." Sam her zamanki gibi dostuna içini döktü ve ondan ayrılıp evine gitti. Artık ailesiyle hiç münakaşaya girmiyor, onlardan azar işitmiyordu. Çünkü ailesi gittiği yer sayesinde derslerinin gittikçe iyiye döndüğünü düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Genç Koruyucular (Bitirildi)
Science FictionGizemli tılsımın Dünya'ya düşüşünün ardından aylar geçmişti. Hiç kimsenin çözemediği bu kompleks maddeyi bir tek onun frekansındaki seslere duyarlı olan seçilmiş beyinler çözebilirdi. Işte bu beyinler birleşerek Genç Koruyucular'ı oluşturdu. Artık h...