17. Bölüm

141 19 1
                                    

Takım maskelerin yapımına başladı ve Casey'nin bazı korumalarının yüzlerini oluşturdular. Sonrasında ise sahte kimlikler hazırladılar ve üstte bulunan silahlardan aldılar. Geriye tek kalan Casey partideyken onu gizlice ve tanınmadan yakalamaktı. Bunun için sağlam bir plan gerekiyordu. 

 "Pekala. Her şey tamam fakat en zor kısım için bir plan oluşturmamız gerekiyor." Sam uykusuzluktan gözlerinin yandığını hissetti ve sade kahvesinden bir yudum aldıktan sonra konuşmaya devam etti.

"Casey'i yakalamamız için sakin bir yer olması gerekiyor. Bu partide ise az kişinin bulunduğu tek yer tuvaletler. Bu yüzden onu tuvalete girdiği zaman yakalamamız ve işini bitirmemiz gerekiyor." Harry sordu.

"Peki ya tuvalete girmezse? Bunu nasıl bilebiliriz ki?"

"İşte o konuyu size danışıyorum. Fikir ve önerilerinizi bekliyorum." Marria o sırada bilgisayardan bir şeyler izliyordu. Videoyu kapattı ve derin düşünceler içerisindeki takıma döndü.

"Casey'nin mekanındaki tuvaletin yakınında bulunan bir güvenlik kamerasını  inceledim. Fakat bir gün boyunca tuvalete Casey hariç herkes girdi." Sam :

"Bu çok şaşırtıcı. Pislik herif güvenlik sebebiyle koruma bulunmayan yerlere girmiyor olsa gerek." Ted :

"O zaman tuvalete girmesini sağlarız." Dedi ve her zamanki sinir bozucu gülüşünü yaptı. Herkes aşağılayıcı bir bakışla Ted'i süzdü. Sam :

"Fikrin nedir Ted?"

"Keşke bu kadar önyargılı olmasanız. Fikrim şu ki : Birimiz garson olacak ve Casey'e içeceklerini verecek. Tabi içine de bu ilaçtan katacak." Dedi ve cebinden bir ilaç çıkardı. Sam :

"Nereden buldun bunu?"

"Nereden bulduğumu boşverin. Bu ilaç sayesinde Casey istemese de tuvalete gitmek zorunda kalacak. Biz de orada onu bekliyor olacağız." Ashley ve Marria'nın ağzı açık kalmıştı. Ted bazen hiç beklenilmeyen hareketler yapıyordu. Sam :

"O halde Marria garson olsun. En sevdiği içkinin içine bolca bu ilaçtan koyabilirsin ama sakın yakalanma Marria." O sırada odanın kapısı yavaşca açıldı ve içeri Natasha girdi. Uykulu bir şekilde takıma bakıyordu. Takım gerilerek bembeyaz kesilmişti. Sam hemen konuyu değiştirdi.

"Hafta sonu olan yazılı hakkında başka sorunuz yoksa dağılabiliriz."

"Yazılı mı? Bu saatte bunu mu konuşuyordunuz yani."

"Evet, uykumuz kaçmıştı. Biz de sohbete dalmışız." Natasha kısık gözlerle takımı süzdükten sonra omuz silkti.

"Pekala, size iyi sohbetler." Dedikten sonra kapıyı kapattı.
Harry :
"Ucuz atlattık dostum."
Sam :
"Hemen odalarımıza gidelim ve yarın için hazırlanalım. Yarın gerici bir gün olacak. İyi dinlenmeye bakın."

                          *********

  Erkenden kalkıp kahvaltı yapan takım, planın detaylarını konuştu. Gün boyu bütün derslere girdi ve hiç dikkat çekmediler. Akşam olunca ise herkes kendi odasına çekildi ve kostümlerinin üstüne maskelerini giydiler. Gizlice üssün duvarından atladılar ve barların bulunduğu bölgeye doğru gitmeye başladılar. Oldukça uzun geçen yolculuklarından sonra diskoya güvenlik olarak girmek için hazırlardı.

 "Pekala. Kimlikleri elinize alın. Arkamdan tek sıra halinde değil, dağınık bir şekilde gelin ve sakince giriş yapalım." Herkes kafasıyla onayladı ve Sam'in arkasından gitmeye başladı. Sam sakince kartını gösterdi ve sorunsuz bir şekilde içeri girdi. Sonra aynı şekilde Ashley içeri girdi. İçeriden gelen son ses müzik, renkli aydınlatmalarla ritmik bir şekilde devam etmekteydi. Plan işe yarıyordu. Sırada Marria ve Ted vardı. Ted kartını göstermek için bir adım öne çıktı. Fakat kartını göstermeye fırsat bulamamıştı. Yüzünü buruşturarak maskesinin burnunu çekmeye başladı. Burnu çok kaşınıyordu ve hapşurmak üzereydi. Sam içeriden onları izlerken sessizce sayıkladı.

"Hayır Ted, şimdi olmaz." Ted kendini hapşurmamak için sıkıyor ve şekilden şekle giriyordu. Kapının önündeki güvenlik ise ondan şüphelenmeye başlamıştı. Sonunda güvenliğin ciddi bakışları önünde bir hapşuruk patlattı.
"Hapşu!"
Hapşuruğun etkisiyle maskenin burun kısmı koptu ve sallanmaya başladı. Fakat bunu önceden tahmin eden Marria, kimse onu seyretmezken yanındaki boş masada duran kırmızı şaraba elini daldırmıştı. Ardından çevik bir hamleyle elini Ted'in yüzüne sürerek telaşlı bir ifadeyle çığlık attı.
"Aman tanrım. Adamın burnu koptu!" Çığlığının etksiyle afallayan ve şarabı kan sanan güvenlik, Ted'in lavaboları kullanmasına izin vermek zorunda kaldı. Marria da ona yardım eder gibi burnuna tampon yaparak içeri sızmıştı. Hemen Harry de kahkahalar içinde içeriye girdi. Ted kopan burnunu titizlikle yerine yerleştirirken Marria onu azarlıyordu.
"Ben olmasam koca bir planı çöpe atacaktın ahmak!"
Herkes kendi görev yerini belirledikten sonra kalabalığa karışmaya başladılar. Etrafta dans eden ve alkol tüketen kimse onları izleyecek kadar kendinde değildi.
Sam :
"Herkes kendi yerinde. Gözünüzü dört açın ve o herifi bulun. Marria, hazırlanmaya başla." Marria bardaki yerini aldı ve içkilerin yerlerini kısa bir sürede öğrendi. Misafir defterinden Casey'nin en sevdiği içkinin hangisi olduğunu öğrendi ve dikkat çekmemek için müşterilere ikram yapmaya başladı. O sırada Harry kulağına dokundu.
"Giriş sakin. Casey yok."
Ashley :
"Kalabalığın içinde de değil."
Ted :
"Acil çıkış kapısında da hareket yok."
Marria :
"Öğrendiğime göre 15 dakika sonra gelecekmiş." Tam 20 dakika sonra diskoya siyah bir mercedes yaklaştı. Arabadan inen koruma, arka kapıyı açtı. Yavaş ve serseri bir tavır ile arabadan Casey indi ve kapıya yöneldi.
Harry :
"Kuş yuvaya girdi. Bara doğru gidiyor."
Sam tuvaleti gezdi ve içeridekileri temizlik yapacağını söyleyerek dışarı çıkarttı. Geriye tek kalan Casey'i beklemekti.

"İçeceğiniz ne olsun efendim?" Marria iliklerine kadar hissettiği korkuyu yatıştırmaya çalışırken bardaklardan birini düşürüp kırmıştı. Şanslıydı ki burada böyle kazalar hep yaşanırdı.

"Her zamankinden buzlu ver." Marria önceden hazırladığı ilaçlı içkiye birkaç tane buz attı ve Casey'e uzattı. Casey teşekkür etmeden bardağı kaptı ve içmeye başladı.
"Seni beceriksiz."
İlk birkaç bardaktan hiç etkilenmemişti. Sürekli etrafındaki kızlarla takılıyor ve içki içiyordu. Fakat bir süre sonra midesinde ağrı hissetmeye başladı. Hemen kalktı ve koşarak tuvalete gitti. O sırada Sam ellerini yıkıyordu. Casey tuvalete girince ceketindeki mikrofona sessizce eğildi.

"Paket teslim alındı. Sizi bekliyorum." Herkes kısa bir sürede geldi ve Sam kapıyı kilitledi. Sonrasında ise belindeki tabancasını çıkarıp susturucu taktı ve geri yerine koydu. Sifon sesiyle birlikte herkes ayna karşısına geçip sakince ellerini yıkamaya başlamıştı. Casey tuvaletten çıktı ve dengesiz adımlarla ellerini yıkayıp kapıyı açmaya yeltendi. Fakat kapı açılmıyordu. Şaşkın bir şekilde kapıyı sarsmaya başlamışken Sam elini Casey'nin omzuna attı ve hızla döndürüp kapıya yasladı.
"Kimsiniz siz. Ne istiyorsunuz benden?"
Sam herkesle birlikte maskesini yırtarak çıkardı.
"Bizi şimdi hatırladın mı pislik herif?" Casey maskeler çıkınca birden gülmeye başladı. Gülmesi gittikçe arttı ve kahkaya döndü. Sam bunu başta sarhoş olduğu için yaptığını sansa da adamın zihni oldukça berraktı.

"Siz. Gerçekten aptalsınız." Gülmeye devam ediyordu. Sam sinirlendi ve silahını çıkartıp Casey'nin anlına dayadı.
"Öyle mi? Gördüğün kişilerin halisünayson olmadığını kanıtlamamı ister misin?" Casey silahı görünce sustu ve kurnazca Sam'e bakmaya başladı. Elini yavaşça yüzüne götürdü ve suratındaki deriyi tek bir hareketle yırtıp çıkardı.

"Evet öyle. Efendimiz Casey'in sizin bu aptalca oyununuzu fark etmeyeceğini sandınız. Burada olduğunuzu bütün silahlı korumalar biliyor. Üzgünüm gençler. Ava giderken avlandınız." Dedikten sonra kahkahalarla gülmeye devam etti. Sam elindeki tabancayı indirdi ve donmuş gözlerle takım arkadaşlarına bakmaya başladı.

Genç Koruyucular (Bitirildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin