Sam sorgu odasından çıktı ve diğerlerinin yanına gitti. Kimse böyle bir şey beklemiyordu. Profesör oturduğu sandalyede doğrularak Sam'e baktı.
"Söyledikleri doğru muydu?"
"Yalan söylemediğine eminim." Profesör başını ovuşturkduktan sonra takımın meraklı bakışları önünde ayağa kalktı.
"Beni takip edin." Profesör hızla merdivenlerden indi ve boş bir sınıfa girdi. Takımın çalışması için ayrılan zemin kattaki alanın bir kısmı Natasha'yı sorgulamak için ayrılmıştı. Burada onlardan başka kimse yoktu. Herkes gelince kapıyı kapattı ve kilitledi.
"Oturun."
Beyaz tahtanın önünde duran Profesör'ün karşısına oturdular.
"Gençler. Karşı karşıya olduğumuz kişi sandığımızdan daha belalı çıktı. Casey'nin iletişim halinde olduğu bir medeniyet var ve hangi cehennemde olduklarını bile bilmiyoruz. Acilen bir şeyler yapmalıyız."
Ashley :
"Üçüncü tip medeniyet diye bir şeyden bahsetti. Bu ne demek oluyor?" Profesör derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı.
"Rus uzay bilimci Nikolai Kardeshev'e göre bir medeniyetin sahip olduğu gelişmişlik düzeyi, tükettiği enerji miktarıyla doğru orantılıdır. Kardeshev cetveline göre birinci tip gelişmişlik düzeyine sahip olan medeniyetler, üstünde bulundukları gezegenin tüm enerjisini kullanabilirler."
Profesör bunları anlatırken tahtaya bildiği kadarıyla samanyolu galaksisini çiziyordu.
"İkinci tip medeniyet ise, etrafındaki yıldız ve göktaşlarının enerjilerini kullanabilir ve depolayabilir."
Ted sordu :
"İyi ama nasıl?"
"Dyson küreleri ile. Bu küreler sayesinde istenilen yıldızın etrafı özel bir küreyle kaplanır ve bu küre sayesinde enerji depolanır."
Sam :
"Tıpkı güneş panelleri gibi."
"Evet benziyor. Gelelim üçüncü tip medeniyete. Bu gelişmişlik düzeyine sahip olan uygarlıklar, bulundukları galaksinin bütün enerjisini kullanabilme ve depolayabilme yeteneğine sahiptirler. Kullandıkları enerji miktarı o kadar fazladır ki, sürekli yeni kaynaklar aramaya meyillidirler. İşte tam da bu yüzden bizim gezegenimiz yani Dünya'yı sömürmek istiyorlar."
Profesör'ün bu anlattıkları karşısında takım şok olmuş ve ne ile karşı karşıya olduklarını anlamışlardı.
Harry :
"Peki biz kaçıncı sıradayız?"
Profesör tebessümle yanıt verdi.
"Henüz gezegenimizin bütün enerjisi kullanamıyoruz bile."
Marria :
"Bizden çok zekiler, güçlüler ve gelişmişler. Onlara karşı hiç şansımız yok."
Umutsuzluğa kapılmanın kaçınılmaz olduğu bir durumdu.
"Sakın böyle düşünüp kendinizi değersiz hissetmeyin gençler. O tılsım size bir görev verdi. Dünya'yı korumak. Buna gücümüz yetmez diye bir bahane istemiyorum. Çünkü sahip olduğunuz güç, sıradan veya azımsanacak türden bir güç değil. Birlikteliğinizden doğan takım ruhu ise güçlerinizi çok daha tehlikeli hale getiriyor."
Sam :
"Haklısın Profesör. Fakat düşmanımızın nerede olduğunu bile bilmiyoruz."
"Bu konu üstünde hemen çalışmaya başlamalıyız. Yarından itibaren size Dünya'daki bütün uydu ve teleskoplara erişme izni veriyorum.''
Harry ve Marria aynı anda heyecanla sordular.
"Fast teleskobu da dahil mi?" Fast teleskobu, 30 futbol sahası genişliğindeki dünyanın en büyük teleskobuydu. Bin ışık yılı ötedeki radyo sinyallerini kolaylıkla algılayabilirdi.
"Evet o da dahil. En iyi bilim insanlarıyla iletişime geçeceğim ve size yardımcı olmaları için ricada bulunacağım." Dedi ve telefonunu karıştırarak odadan çıktı. Sam elini başına götürdü ve gözlerini kapadı. Çok zorlu bir süreç onları bekliyordu. Bundan 6 ay öncesine kadar tek derdi sınavlardan yüksek not alamamaktı. Okuldan gelip en sevdiği bilgisayar oyunlarını oynuyor ve deli gibi pizza yiyiyordu. Ailesiyle birlikte mutlu bir hayatı vardı. Eski anılarını anımsadı. Eskisi gibi yaşamak için nelerini vermezdi...
"Sam. İyi misin?"
Ashley Sam'in elini tutmuştu ve nabzını yokluyordu. Sam bunu fark etmemişti. Hızla gözlerini açtı.
"Ne oldu?"
"Tanrım, korkuttun beni. İyi misin?" Sam ayağa kalktı.
"Evet gayet iyiyim. Sadece biraz uykuya ihtiyacım var. Yarın görüşürüz." Dedi ve sınıftan çıktı.
Ashley :
"Yarın ne yapacağız?"
Ted :
"Araştırmaya başlayıp Asgard hükumetinin konumunu tespit etmeye çalışacağız."
"İyi ama nereden başlayacağız?"
Marria :
"Benim bir fikrim var. Her birimiz ayrı istasyonlarda araştırmalar yapalım ve bu araştırmalarımızı birbirimizle paylaşalım. Kayda değer bir şey bulursak hepimiz buna yoğunlaşırız." Harry onayladı.
"Bence mantıklı."
Ted :
"Bence de."
Ashley :
"Bana uyar. Yarın Sam'e de söyler ve araştırmaya başlarız. Sanırım biraz geç oldu. Hepinize iyi geceler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Genç Koruyucular (Bitirildi)
Science FictionGizemli tılsımın Dünya'ya düşüşünün ardından aylar geçmişti. Hiç kimsenin çözemediği bu kompleks maddeyi bir tek onun frekansındaki seslere duyarlı olan seçilmiş beyinler çözebilirdi. Işte bu beyinler birleşerek Genç Koruyucular'ı oluşturdu. Artık h...