Odasının dört bir yanını saran dumanın etkisiyle öksürerek kapıyı bulmaya çalıştı. Siren sesleri kulağını tırmalıyor ve panikliyordu. Sonunda kapıyı bulduğunda kendisini dışarı attı ve merdivenlerden aşağı inmeye başladı. Duvarlardaki ekranlardan ona nereye gitmesi gerektiğini gösteren okları takip ederek tam 6 kat aşağı indi. Burası yerin altında bir sığınak olmalı. Diye düşündü. İnmesi gereken merdivenler bittiğinde karşısındaki kapıyı açtı. Kapıyı açmasıyla dumanın ve siren seslerinin susması bir oldu. İçerisi bir spor tesisi gibiydi. Her taraf çok aydınlıktı. Gözü birden yerde öksüren arkadaşlarına takıldı. Hemen yanlarına gidip yorgunluktan yere düştü. Natasha başlarında ciddi bir şekilde onlara bakıyordu. Soru sormalarına fırsat vermeden kendisi söze girdi :
"Bu bir yangın değildi. Az önce gördüğünüz her şey bir tatbikattı. Sizin acil bir durumda nasıl davranacağınızı merak etmiştim ama beni hüsrana uğrattınız." Yerde yatan herkes birden doğruldu ve Natasha'ya bakmaya başladı. Hepsinin yüzlerinden şaşkınlıkları okunuyordu. Natasha, anlatmaya devam etti."Kimse takım arkadaşlarının durumunu merak etmedi ve arkadaşını kurtarmaya çalışmadı. Herkes kendi canını kurtarmaya çalıştı. Bir takım böyle olmaz. Eğer bir beyin takımı olacaksanız kendinizden önce yanınızdakini kollamayı bileceksiniz. Bugünden itibaren fiziksel ve zihinsel eğitiminiz başlamış bulunmaktadır. Otuz dakika sonra burada olun. Buraya eğlenmeye gelmediniz." Dedi. Natasha'nın neden "şimdilik" dediği belirli olmuştu. Sam yerdeki mindere sırt üstü uzanırken kafasını kaldırıp Natasha'ya baktı.
"Bakanlıkla hiçbir alakanız yoktu değil mi? Yaptığınız testlerden hiçbir resmi kurumun haberi olmadı." Natasha gülerek Sam'e yaklaştı ve eğilerek kararmış yüzünde parmağını gezdirdi.
"Zeki çocuklarsınız. Ancak bunu sandığımdan daha geç algıladınız." Ayağa kalkıp toparlanmaya çalışan takıma baktı.
"Zaman daralıyor genç beyinler, acele edin!"
Bir saat sonra hepsi bodrum katına inmiş, kaderlerini bekliyorlardı. Burada istemeyecekleri kadar çok spor aleti vardı. Geniş bodrum katı, bir spor salonu şeklinde dizayn edilmişti. Koşu ve tırmanma alanları, basketbol sahası ve çeşitli ağırlıktaki halterler de dahil olmak üzere birçok ekipmana ev sahipliği yapıyordu. Sam burayı 51. Bölgeye çok benzetiyordu. Kimse tarafından girilemeyen korunaklı bölgesi, özel çalışanları vardı. Kısa bir süre sonra kapı açıldı ve rehberleri Profesör ile birlikte içeri girdi. Profesör her zamanki gibi siyah gömleğinin üstüne beyaz önlüğünü geçirmişti. Rehberleri Natasha ise spor giyinmişti. İkisi sıra halinde duran takıma yaklaştı ve Profesör söze girdi.
"Biraz kötü bir başlangıç olduğunun farkındayım. Ne yazık ki beyinlerinize her türlü problemi çözebilmek ve zor şartlara rağmen gelişebilmeyi öğretmek adına bunları yapmak zorundayız. Bugünden itibaren eğitiminiz başlamış bulunmakta. Bu hafta üç gün sürecek fiziksel adaptasyon eğitiminizi Ajan Natasha verecek. Güvenlikte ve casuslukta merkezimiz adına en fazla çalışan ve en yetkili kişi o olduğu için fiziksel eğitimlerinizi onun kontrolünde gerçekleştireceksiniz. Bunun yanında ilerleyen haftalarda kendi dersleriniz dışında astronomi, uzay teknolojileri gibi bolca ek ders görmeye başlayacaksınız. Sorusu olan?" Ted elini kaldırdı. Profesör eliyle söz hakkı verdi.
"Bu eğitimlerimiz ne kadar sürecek?"
"Az önce izlediğim görüntülere göre bir takım olmak için epeyce yol katedmeniz gerekiyor. Çalışmalarınız siz iyi bir beyin takımı olana dek sürecek. Başarılar dilerim." Natasha'ya selam verdikten sonra asansöre bindi ve yavaşça yükselerek gözden kayboldu. Natasha onları birkaç saniye süzdükten sonra eğitimlerine başladılar. En basit ısınma hareketlerini bile takım olarak yapıyor ve hareketleri bir kişi bile yanlış yapar veya senkronizasyona uymazsa bütün takım şınav çekme, koşarak sahayı turlama gibi cezalara çarptırılıyordu. Yorulduklarında dinlenmelerine verilen vakit oldukça kısıtlıydı. Üç gün boyunca kaslarını hiç denemedikleri kadar zorladılar ve birbirlerini daha iyi tanımaya başladılar. Sonunda vakitleri dolduğunda özel arabaları ile evlerine bırakıldılar. Her ne kadar yorulsalar da bu merkezi sevmişlerdi. Oradaki herkes onlara önemli olduklarını hissettirebilmişti. Sam evine geldiğinde büyük bir neşeyle karşılandı ve akşam yemeğinde duymaktan korktuğu sorularla yüzleşti.
"Oğlum anlat bakalım nasıl eğitimler görüyorsunuz?" Babası Edward, oğlunun mutlu halini görünce sordu. Fakat Sam onlara gerçeği söylerse korku ve endişe ile karşılayıp bu yeni hayatını mahvedeceklerinden emindi. Üssün kurallarına uyup yalan söylemesi gerekiyordu.
"Uzay ve fizik alanlarında çok seçkin bilgiler görüyoruz baba."
"Uzay ve fizik mi? Bunların seni okulundaki sınavlardan kurtaracağına emin misin?" Sam terlemeye ve heyecanlanmaya başladı.
"Henüz yeni başladığımız için ilgimizi çekecek deneyler yaptık ve özel teleskoplarla uzayı gözlemledik." Babası ve annesi birkaç saniye yüzüne baktılar. Sam bu zaman aralığında neredeyse bayılacaktı. Neyseki ikisi aynı anda
"Muhteşem!" Diyip eğitim merkezini övmeye başladılar. Sam kurtulduğunu düşünerek derin bir nefes aldı. Ertesi gün okula gitmeyi iple çekiyordu. Çünkü gizemli bir şekilde son model bir arabayla ortadan kaybolmuş ve üstün zekalı olduğu dedikoduları okulda yayılmaya başlamıştı. Sam her zamanki gibi kapüşonunu takıp okula girdiğinde bütün kafalar ona döndü. Başta buna şaşırsa da bozuntuya vermedi ve ilgi odağı olup merak uyandırmanın tadını çıkardı. Daha önce yüzüne dahi bakmayan kişiler Sam popüler olduktan sonra yanında gezmeye başlamışlardı. Fakat bu kişilerin oldukça yapmacık sevgi gösterileri ve sahte olduğu belirli olan dostluk kurma çabaları ona eski sıradan ve asosyel hayatını kısa sürede özletmişti. Bu yüzden kendini bozmadı ve çevresini olabildiğince eskiden onu dinleyen ve seven arkadaş grubu ile sardı. İlk defa karşı karşıya kaldığı insan ilişkileri konusu sebebiyle günün sonunda oldukça yorulmuştu. Neyseki en yakın dostu onu her zamanki oyun alanlarında basketbol maçı yapmaya davet etmişti. Hiç düşünmeden bu teklifi kabul ederek evden çıktı. Üç günlük fiziksel eğitiminin getirmiş olduğu yorgunlukla yürümek gibi basit bir eylemi yaparken bile bacak kasları ağrıyordu. Jack'in teklifini reddetmemek adına bu acıya katlanmayı göze alsa da bir süre sonra dayanılmaz bir hal aldı. Oyuna başladıklarından itibaren Jack öndeydi ve zamanla bu durum değişmedi. Jack neler olduğunu sorduğunda ise belirgin bir cevap alamıyor ve Sam kendini kasarak oynamaya devam etmeye çalışıyordu. Yine Sam bir atak yapmak üzereyken rakibinden yediği bir blok ile topu elinden kaçırdı. Zıplamak üzereyken dengesinin bozulmasıyla yere düştü. Jack özür dileyerek yanına geldiğinde Sam ona hiçbir şey söylemeden bakıyordu.
"Ne oldu dostum? Yalnızca topunu blokladım. Ne zaman bu kadar incinir oldun sen?" Sam yerden kalkmadı ve Jack elini uzattı. Dostunun elini tutup ayağa kalktığında ise hala tereddütlüydü.
"Dostum, sanırım sana bir sır vermeliyim." Jack merakla Sam'e bakıyordu.
"Bana güvenebileceğini biliyorsun. Neden bu kadar düşündün?" Sam sırrını kimseyle paylaşmaması gerektiğini biliyordu. Fakat orada yaşadıklarını kimseye anlatmazsa ne kadar huzursuz olacağını ve eninde sonunda ailesine söylemek isteyeceğini de çok iyi biliyordu.
"Sana ve diğer herkese anlattığım özel okul ve burs olayları sandığından daha karışık bir durum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Genç Koruyucular (Bitirildi)
Ficção CientíficaGizemli tılsımın Dünya'ya düşüşünün ardından aylar geçmişti. Hiç kimsenin çözemediği bu kompleks maddeyi bir tek onun frekansındaki seslere duyarlı olan seçilmiş beyinler çözebilirdi. Işte bu beyinler birleşerek Genç Koruyucular'ı oluşturdu. Artık h...