Toplantı odasındaki masanın etrafında yere bakarak hızlı adımlar atan Profesör, kapı açılınca aniden durdu. İçeri ilk giren kişi Sam'di. Profesörün kızgınlığını tahmin edebiliyordu. Profesör hızla takıma doğru yaklaştı ve öfkesini kustu.
"Ne yaptınız siz! Bütün gizliliğinizi mahvettiniz. Son anda yaptığım telefon görüşmeleri sayesinde bütün kamera kayıtlarını ekibimizden bazı ajanlara sildirdim. Ama bütün dünya güçlerinizi öğrenecek. Bu insanları kaosa sürükler. Neden yaptınız bunu? Neden!" Profesörün fırçasına uzun süre sessiz kalan Sam, sonunda kendini tutamadı.
"Ne yani, o insanların gözümüzün önünde ölmesine izin mi verseydik? Orada çocuklar vardı Profesör. Kadınlar ve çocuklar. İzin gününde çocuğu ile gezmeye çıkmış babalar. Bunu görmezden gelemezdik!" Profesör yan yana dizilen takımın başında duran Sam'e öfkeyle yaklaştı.
"Size görmezden gelin demiyorum. Böyle bir şeyi fark ettiğinizde bize haber vermeli ve gizlice işinizi halletmeliydiniz. Emir almadan kafanıza göre hareket edemezsiniz!" Konuşurken işaret parmağı ile Sam'in göğsünü ittirdi. Sam tepki vermeden Profesör'e bakmaya devam etti.
"Saldırganı farkettiğimizde bir dakikamız vardı. Sadece altmış saniye içinde size ulaşıp bilgi alamazdık. Oradaki herkesin can güvenliğini sağlamak için bunu yapmak zorundaydık. Ayrıca takıma ben emir verdim. Bir ceza verecekseniz bana verin. Onların suçu yok." Profesör Sam'in söylediklerinden sonra öfkesini bastırdı. Haklıydı ve kendini korkusuzca savunuyordu. Haklı olduğunu kabul etmesine karşın gizliliğin kaybolmasına oldukça sinirlenmişti.
"Biliyor musun Sam? Sen doğru olanı yaptın. Her ne kadar sana kızsam da bu hareketinle duygularını önemsediğini ve olgunca karar verebildiğini öğrendim. Bazen öyle anlar olacak ki aldığın emrin tersini yapman gerekecek. Doğru olanın emir olup olmadığını anlamak çok ince bir çizgidedir. Çok iyi bir lider bile bunu her zaman ayırt edemez. Bu sefer doğru olanı yapsan da bunun birçok olumsuz sonucu olacak. Kurtardığınız hayatların bedelini, kendi hayatlarınızı zorlaştırarak ödemek zorundasınız. Artık sadece haftada bir gün eve gideceksiniz. Geriye kalan günlerde de burada gizlenecek ve eğitiminize devam edeceksiniz. Birçok ülke çoktan sizi araştırmaya başladı. Eğer yanlış kişiler sizi ele geçirmeyi başarırsa en iyi ihtimalle sizi bir laboratuvar faresi gibi kullanacaklardır. Birçok ülke sizleri çok tehlikeli bir silah olarak gördükleri için de ortadan kaldırmayı planlayacaklardır." Harry söz aldı.
"Peki neden herkese olanları anlatmıyoruz?" Profesör bu kez Harry'e yaklaştı.
"Kötü bir şey yapmadığımızı, Dünya'yı korumaya çalıştığımızı herkese anlatırsak çoğunluk bize inanmayacak ve sizleri bir süper asker takımı olarak görüp kendi ordularına katmak isteyeceklerdir. Bu yüzden olabildiğince görünmez kalıp her türlü tehlikeye karşı hazır olacaksınız. Bu üstte yeteneklerinizi geliştirmek için zaman harcayacaksınız." Cümlesini bitirmesiyle Natasha içeri girip takıma baktı.
"Servis araçlarınız dışarıda sizleri bekliyor" Takım şaşkınlıkla Profesör'e baktı.
"Evlerinize gidip eşyalarınızı alın. Burada evden ve okuldan daha fazla kalacaksınız." Herkes üzgün bir şekilde arkasına dönerek kapıdan çıktı.
Sam evine geldiğinde suratı asıktı. Kapıda onu annesi karşıladı ve üzgünluğünü farketti.
"Ne oldu Sam. Neden üzgünsün?" Sam çantasını olduğu yere bıraktı ve eliyle kapıyı kapatıp annesine sarıldı. Ağlamaklı bir sesle konuşmaya başladı."Dayanamıyorum anne. Katlanamıyorum artık. Önemli biri olmaktan bıktım. Bundan sonra sadece haftada bir gün eve gelebilirmişim. Güvenliğim tehlike altındaymış." Linda şaşkın bir şekilde
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Genç Koruyucular (Bitirildi)
Ciencia FicciónGizemli tılsımın Dünya'ya düşüşünün ardından aylar geçmişti. Hiç kimsenin çözemediği bu kompleks maddeyi bir tek onun frekansındaki seslere duyarlı olan seçilmiş beyinler çözebilirdi. Işte bu beyinler birleşerek Genç Koruyucular'ı oluşturdu. Artık h...