20. Bölüm

129 19 4
                                    

    Gece boyunca gözüne uyku girmeyen Sam, Profesör'ü kurtarma planını düşünüyordu. Koltuğunda yayılmış bir şekilde otururken kapı tıktıklandı. Sam kalktı ve kapıyı açtı. Gördüğü kişi sayesinde ağzı kulaklarına varmıştı. En son ne zaman böyle güldüğünü hatırlamıyordu. Gelen Ashley'di. O da tıpkı Sam gibi neşelenmişti.
"Hoşgeldin. Nasılsın?" Ashley içeri girdi.
"Biraz bıkkınım. Sen nasılsın?" Dediği sırada içerinin karanlık olduğunu anladı ve perdeyi açtı.
"Aman tanrım! Gözlerine ne oldu?"
"Sakin ol. Sadece uykusuzluktan biraz morardılar."
"Biraz mı? Karşımda bir uzaylı duruyor sandım." Sam gülümsedi.
"Toplantıya geç mi kaldım?"
"Hayır, ben sana çok önemli bir haber vermek için erkenden geldim."
"Neymiş o önemli haber?"
"Natasha sürtüğünün Profesör'ü nasıl öldürmeye çalışacağını duydum. Tuvalette kimse yok sanıp Casey ile konuşuyordu."
"Bu harika, neymiş planları?"
"Belirtilen günde Profesör uykudayken odasına gizlice girip işini bitirmeyi planlıyor. Onu bir şekilde yakalamamız ve suçunu ispat etmemiz gerekiyor."
Sam düşünceli bir şekilde odanın büyük penceresinden içeri dolan ve etrafı ısıtan sonbahar güneşine baktı. Sonra tekrardan Ashley'e döndü.
"Bir yolunu bulacağız. Biz burada olduktan sonra kimse bir cinayet işleyemeyecek." Ashley'nin narin çehresini kendine çekerek sarıldı. Gözlerini kapatıp başını Sam'in göğsüne koyan Ashley, duyduğu kalp atışlarıyla rahatlamaya başladı. Onun yanında vücut enerjisi dengeleniyor ve dopamin hormonu salgılıyordu. Aynıları Sam için de geçerliydi. Bir zamanlar aşkın gereksiz ve vakit kaybı olduğunu düşünen Sam, şimdi bir kız için dünyaları yakmaya hazırdı. Onu sevmenin ne kadar tehlikeli olacağını bilerek aşktan kaçmamıştı. Bu tehlikeyle yaşayabilmeyi tercih edenlerden olmuştu.
"Hadi, takım bizi bekliyor."
Sam saate baktı. Zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı. Ashley'nin peşine takıldı ve toplantı salonuna gitti.

   ******
  

       Ted önündeki çerez tabağından aldıklarını havaya atıyor ve ağzıyla yakalamaya çalışıyordu. Harry ise gizlice onu izlerken oyununu bozmak için fikir arıyordu. Düşünürken gözüne masada duran tükenmez kalem çarptı. Hemen kalemi eline alıp metal bir parçasını söktü. Metal parçayı beyin gücüyle havaya kaldırdı ve Ted havaya çerez attığı anda ağzının bulunduğu kısma yönlendirip düşüşünü seyretti. Ted ağzıyla bir çerezi yakalamış olmanın sevinciyle çerezi çiğnemeye yeltendi.
"Ah, dişim!"
Harry kahkaha atmaya başladı.
"Ne gülüyorsun be! Kesin senin işindi bu."
Marria temizlediği gözlüğünü taktı ve öfkeyle onlara baktı.
"Saçma şakalarınıza bir ara verseniz? Ciddi bir konuyu konuşmaya geldik buraya." Dedikten sonra bilgisayarına döndü. Ted gizlice Marria'nın taklidini yapmaya çalıştı. Fakat Marria bunu görünce ciddiyetle sandalyesini düzeltti. O sırada içeri Sam ve Ashley girdi. Sam yerine otururken diğerlerine baktı.
"Kusura bakmayın, biraz geç kaldık."
Marria :
"Önemli değil. Ben de şu haylazlarla uğraşıyordum."
"Profesör söylediğinde kararlı mı?"
"Evet, itinayla bize inanmamaya devam ediyor."
"İnansa şaşardım zaten. Ashley son aldığımız bilgiyi paylaşır mısın?"
Ashley açıkladı.
"Natasha iki gün sonra Profesör'ü kendi odasında uykusunda öldürmeye çalışacak. Yoğun işleri sebebiyle burada kalmak zorunda kalan Profesör Richard, olacaklardan habersiz bir şekilde kendi odasına gidecek. Natasha süikasti tamamladıktan sonra tüm delilleri yok edecek. Tabi, biz izin verirsek."
Harry :
"Aklında ne var Sam?"
"Hepimiz biliyoruz. Natasha'yı yakalamamız gerekiyor. Aksi taktirde Profesör'e süikast düzenleyeceğini biliyoruz. Fakat denklemin zorlaştığı bir kısım var."
Ted kuşkuyla sordu.
"Nedir, onu yakalamamız yetmez mi?"
"Eğer Natasha'yı yakalarsak süikastine engel olmuş oluruz. Fakat Profesör bize tekrardan inanmazsa ikinci bir suikast kaçınılmaz olacaktır. Bu yüzden onu suçüstü yakalamamız gerekiyor."
Ashley :
"Ne! Düşündüğüm şeyi mi yapacağız?"
"Evet, onu Profesör'ü öldürmeye çalışırken yakalamamız gerekiyor."
Marria :
"Ama bu çok tehlikeli. Yanlış zamanlama yaparsak ne olur bir düşünsene."
Sam :
"Bunu yapmak zorundayız. Profesör'ün bizim tarafımıza geçmesi ve Natasha'dan kurtulmamız için bu gerekli."
Ted :
"Peki planımız ne?"
Sam :
"Güzel soru. Bunu önceden planlamıştım. Seçtiğimiz bir kişi Profesör'ün odasına gizlenecek ve bekleyecek. Natasha geldiğinde ise onu etkisiz hale getirip Profesör'ü kurtaracak. Bu kadar basit."
Harry Sam'i dikkatle dinledikten sonra sordu.
"Peki bu kişi kim olacak?" Harry'nin sorusundan sonra herkes dönüp Harry'ye bakmaya ve sırıtmaya başladı. Harry kendine bakanlara göz gezdirdi ve omuz silkti.
"Ne, ben mi? Asla yapmam. Bu görevi de bana yüklemeyin!"
Sırıtan suratlar hiç değişmedi. Sam başını salladı.
"Evet sen, yaparsın..."

*******
  

    Harry kostümünü giydi ve hazırlanınca odasından çıktı. Takım kapının önünde bekliyordu.
"Hazırlandım. Ne yapıyoruz?"
Sam kablosuz kulaklığı Harry'ye taktı.
"Bunun sayesinde seninle iletişim kuracağız." Marria odanın kartını verdi.
"Profesör şu anda laboratuvarda. Bu anahtarla gizlice odasına girip herhangi bir dolaba gizleneceksin. Planın gerisini biliyorsun."
Harry :
"Bunu bana yaptırdığınıza inanamıyorum. Pekala, hadi şu sürtüğü yakalayalım."
Dedi ve gitmek için hazırlandı.
Ted :
"Hey bekle." Harry'nin eline elektroşok tabancası verdi.
"Öldürmez. Sadece bir süre titretir. Yine de dikkatli kullan."
Harry :
"Teşekkürler dostum." Dedikten sonra hızla Profesör'ün odasına gitti. Kapının önünde durdu ve etrafına bakındı. Kimse onu izlemiyordu. Hızlı bir hareketle kartı kapıya yaklaştırdı ve kulbu çevirip kapıyı açtı. İçeri girip biraz etrafı inceledi. Kendi odaları gibi lüks tasarlanmış bu oda, bir otel odasını andırıyordu. Girişin yanındaki tuvaletin ilerisinde büyük bir yatak, yatağın karşısında eski bir bilgisayar ve televizyon vardı. Anlaşılan Profesör nostaljiyi seviyordu. Yatağın etrafı gardıroplar ve kitaplarla doluydu. Harry karanlık odada büyük bir giysi dolabının içine girdi ve beklemeye başladı.
"Beni duyuyor musunuz?"
Kulaklıktan Sam'in sesi geldi.
"Evet seni duyuyoruz. Durum nedir?" Kimsenin görmemesi için Sam'in odasında toplanmışlardı.
"Durum sakin. Bir dolaba saklandım ve Profesör'ü bekliyorum. Umarım mesaiye kalmaz."
"Pencere açık mı?"
"Evet açık."
"Güzel. Küçük fare buradan gelecek. Gözünü dört aç."
"Söylemesi kolay."
Ekip bir süre Harry'nin haber vermesi için bekledi ama Harry'den ses yoktu. Sam sordu :
"Durum nedir?"
"Durum stabil. Sıcaktan pişmek üzereyim ve kimse..."
Harry birden sustu ve alçak sesle devam etti.
"Profesör geldi."
"Süper. Artık bizimle konuşma ki dolabı açma ihtiyacı hissetmesin."
"Tamamdır." Harry Profesör'ün telefonla konuşmasını ve ardından bir şeyler atıştırıp kitap okumasını seyretti. Sonrasında esneyip yatağının yolunu tutmuştu. Oldukça yorgun olduğu için hemen uyumuş ve horlamaya başlamıştı. Harry daha ne kadar dayanabilirdi bilmiyordu. Pencereye dikkatle bakarken bir ses duydu. Bu ses iki halatın birbirine sürtme sesine benziyordu. Bir süre sonra açık camın üstünde bir silüet belirdi. Tek ışık kaynağı olan Ay, bu gece pasparlaktı. Natasha siyah taytı, deri eldivenleri ve küçük bir çantasıyla odaya bir kedi gibi girmişti. Harry kendini belirli etmemek için iletişim kurmuyordu. Natasha sakince uyumakta olan Profesör'e yaklaşıp çantasından içi dolu bir enjektör çıkardı ve havasını almak için tırnağıyla birkaç kez vurdu. Bir miktar ilacı dışarı püskürttü ve Profesör'ün boynuna sinsice yaklaştı. Tam o sırada Harry dolaptan bir panter gibi çıktı ve elektroşok tabancasını Natasha'ya doğrultup tetiğe basmaya yeltendi. Gürültü ile donakalan Natasha, dolaptan çıkan Harry'e bakmaya başladı. Artan heyecanıyla silahın tetiğini çekmeye çalışıyordu. Fakat çekemedi. Çünkü emniyeti kapalıydı. Natasha bunu fırsat bilerek elindeki şiringayı yere atıp koşarak Harry'e saldırdı. Yarı aydınlık odada acımasızca yumruklar savuruyor ve rakibini alt etmeye çalışıyordu. O sırada gürültünün sesiyle Profesör uyandı ve şaşkınlıkla olanları izlemeye başladı. Harry, yakın dövüş dersi aldığı hocasına karşı direniyor ve karşılık veriyordu. Her ne kadar aldığı darbelere rağmen kendini savunsa da ondan daha hızlı ve daha tecrübeli değildi. Bu yüzden ağırlığını kullanarak Natasha'nın üstüne çıkmayı denedi. Ama çıkamadı. Kaslarındaki güç azalmaya ve nefesi kesilmeye başladığında kalbinin sıkıştığını hissetti. Vücudu bu tempoya alışık değildi. O sırada Natasha tek bir hareketle Harry'yi yere yatırdı ve üstüne çıktı. Yerde durmakta olan şiringayı güçlükle aldı. İki eliyle şiringayı havaya kaldırdı ve hızla indirmek için hazırlandı. Takım bütün bu gürültü duyuyor ve neler olduğunu öğrenmeye çalışıyordu.
"Harry! Neler oluyor orada?" Harry olacakları anladı. Artık hiçbir şansı kalmamıştı. Gözlerini kapattı ve teslim oldu. Enjektörün bırakacağı sinek ısırığı tadındaki acıyı bekledi. Pes etmesine rağmen hiçbir şeyin değişmediğini anladığında korkuyla gözlerini araladı. Gözlerini açtığında Natasha hızla titriyor ve kas seğirmeleri geçiriyordu. Hemen onu üstünden attı ve ayağa kalktı. Kalktığında olanları anlamıştı. Profesör elektroşok tabancasını almış ve Natasha'ya sıkmıştı. Yerde yarı baygın yatan Natasha'ya baktı ve
"Sana güvenmiştim." Dedi.

Genç Koruyucular (Bitirildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin