16. Bölüm

173 30 6
                                    

Kısa süreliğine şoka giren ve hiçbir şey söyleyemeyen Sam, hayatının en kötü gününü geçirmekteydi. En yakın dostu kollarında can vermişti ve onlar sadece kaçmak zorundaydı. Yol boyu sessiz haykırışlar ve ağlamalardan başka hiçbir şey duyulmuyordu. Sam Jack'in boynundaki basketbol topu şeklinde olan kolyeyi aldı. Bu dostundan kalan tek hatıra olacaktı. Onu hayatı boyunca taşımak üzere kendi boynuna taktı. Araç üssün bahçesine girdiğinde özel bir ekip takımı karşıladı. Kapının açılmasıyla Jack'i Sam'in kucağından alıp sedye ile uzaklaştırmışlardı. Sam ceset torbasına konan dostunun ağarmış yüzüne son bir kez baktıktan sonra donuk bir ifadeyle diz çöktü. Yaşadığı bu olayı kabullenemiyordu. Ashley onu kaldırarak üsse götürdü. Arkalarından diğerleri de gelmişti. Takım, girişte onları karşılayan Profesör'e bakmadan yanından geçmişti. Profesör ise yaşadıkları acıyı anlayarak hiçbir şey demedi. Peşlerinden giden Natasha'yı da durdurmuştu.

"Bırak biraz dinlensinler. Onları acılarıyla yalnız bırak. Fakat Sam'i gözetim altında tutalım ve yakın zamanda toplantı yapalım." Natasha, yüzündeki kamuflajı silecek fırsatı bulamamıştı. Silahı sırtında asılı, elleri kir içindeydi. Başıyla onayladıktan sonra lavaboya doğru yürüdü. Herkes kadar o da üzgün gözüküyordu. Fakat kimse o sırada kostümünü çıkaran Sam kadar boşlukta hissedemezdi. Ashley'nin yardımıyla üzerine yapışan özel zırhını çıkardı. İçinde durduğu küvete düşen mermi çekirdekleri, kan rengine bürünmüş soğuk zeminde sekerek ses çıkarıyordu. Sam bu kalıntılara baktığında yaşadıkları çatışmayı, ölen kişilerin son hissettiklerini hatırladı. Gittikçe artan hüznü, ağlayarak Ashley'e sarılmasına sebep olmuştu.

"Bunu kaldıramıyorum Ashley. Henüz yeni başlamışken böyle bir darbeyi haketmedim ben." Ashley ona sarılan Sam'i sakinleştirmesi gerektiğini biliyordu.

"Alışmalıyız Sam. Bunlar olmaya devam edecek. Çünkü hayat bundan ibarettir. Yaşarız, ve ölürüz. Değer verdiğimiz her şey, yaşadığımız her olay, tanıdığımız her kişi bu iki kelime arasındadır. Yaşam ve ölüm." Üzerindeki yükü çıkaran Sam, rahat kıyafetler giydikten sonra uyumuştu. Çünkü Ashley ondan habersiz bir şekilde içtiği suya bir miktar sakinleştirici katmıştı. Uyandığında daha iyi hisseden Sam, toplantıya gitmeleri gerektiğini öğrenerek odadan çıktı. Salona Ashley ile girdiğinde kimseyle göz teması kurmadan kendi yerine oturdu. Herkesin onu izlediğini ve empati yapmaya çalıştıklarını biliyordu. Natasha'nın tesellilerine kulak asmadan masanın altında tuttuğu kolyesini incelemeye başladı. Takımın konuştuklarından tek duyduğu Jack'in ailesine bu olayın anlatılmayacağı ve sokak kavgasındaki bir kaza kurşununa kurban gittiği söyleneceğiydi. Değişik açılardan parıltısını seyrettiği gümüşi kolye ona dostuyla yaşadığı değerli anılarını anımsatıyordu. Herkes konuşmasını bitirip ona baktığında da hala Jack ile olan anılarını gözden geçirmekle meşguldü. Profesör, Sam'in bu içler acısı halini gördüğünde yapacak fazla bir şeyi olmadığı için kendini ilk defa bu kadar çaresiz hissetti.

"Kendinizi toparlayana kadar izinlisiniz. Ailenizle vakit geçirin ve bu olayı unutmaya çalışın. Başka çareniz yok. Üzgünüm gençler." Sam'in yıkılmasıyla birlikte yıkılan ve en az onun kadar üzülen takımdaki kimseden ses çıkmıyordu. Herkes başı önüne eğik bir şekilde evinin yolunu tuttu.

                            *******

Bu olaydan sonra günlerce yatağından çıkmayan Sam hayata küsmüş gibiydi. Bir bitki gibi yaşıyor ve kimseyle iletişim kurmuyordu. Tüm gün karanlıkta oturup karşısındaki duvara ıslak gözlerle boş boş bakmaktan ve ailesinin zoruyla bir şeyler yemekten başka bir şey yapmıyordu. İlk günlerde hissettiği tek şey acı olsa da zamanla bu acı yerini bitmek tükenmek bilmeyen bir intikam duygusuna bıraktı. Jeff'in gözleri önünde öldüğünü bilse de dostunun ölümüne sebep olan asıl kişinin Casey olduğunu biliyordu. Casey'e duyduğu bu nefret zamanla büyüyerek onu yatağından kaldıran tek düşünce olmuştu. Ona göre ya onu öldürecekti ya da sonsuza kadar acı içinde yaşayacaktı. Hemen yatağından kalktı ve takıma üsse gittiğini haber verdi. Bu haberi duyan herkes Sam'in geri döndüğünü düşünerek apar topar üsse gitti. Herkesten önce gelen ve siyah kapşonlu giysisiyle karanlıkta oturan Sam, herkes gelene kadar ciddi bir ifadeyle oturdu. Simsiyah giysisi, karanlığın da etkisiyle bitap düşmüş yüzünü kapatıyordu. Profesör ve Natasha da gelince Sam'in geri dönmesine oldukça sevinmişlerdi. Profesör heyecanla sordu.

Genç Koruyucular (Bitirildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin