Bölüm 2 "Tanışma"

3K 71 5
                                    

~Bende kafamı yukarı kaldırdığıma korkudan altıma yapacak gibi oldum.~

Mağaranın tavanı birden üzerime çökecekken hızlıca arkaya sıçradım.Mağaranın tavanı tamamen çökmüştü.Taşlar grubun ve benim aramda duvar olmuştu.İyi olup olmadıklarını öğrenmek için "Hey!İyi misiniz!?"diye bağırdım.Taşların arkasından "İyiyiz!"cevabı gelince baya rahatladım.Evime yalnız dönmek istemiyorum.Ve ya dört cesetle birlikte?

Tanrım....

Etraftaki tozları üflemeye başladım.Birden toz boğazıma girince öksürerek içimden Harry ye küfürler saydırdım.Ne?Ama haklıyım?

'Ben buraya girmek için pek meraklı değildim zaten.Harry salağı yüzünden bunları yaşıyoruz şu an' diye aklımdan geçirdim.Bağırarak "Ben yardım için çıkıyorum suyunuzu boşuna harcamayın ne kadar kalacağınız belli değil!"diyip mağaradan çıktım.

'Acaba ormanda nerde yardım bulabilirim 'diye düşünürken birkaç kilometre ötede bir köy görüp,hemen oraya yöneldim.Yerdeki humuslu toprakta ayaklarım kayıyordu.Galiba açık ayakkabı giymek benim en iyi fikirlerimden biri değildi.

Hafifçe bitkilerin dallarına tutunarak köyün yolunu tutuyordum.Fakat bir dalı tutarken yavaşça elimi saran birşey hissettim.Tahmin edebiliyordum.Gözlerimi kapatıp bir çığlık atarak elimi sallamaya başladım.

Çok mantıklıca dimi?

Durmadan elimi sağa sola sallayarak bağırıyordum.Fakat arkamdan bir ses geldi "Sokacak birazdan dur!"bunun üzerine hemen dona kaldım.Elimi hareketsizce yukarıda tutarak arkaya döndüm.

Uzun boylu,gözlerine düşen kumral saçlı,kafasında şapkasıyla yanıma yaklaşan-benim yaşlarımda-bir erkek.Gözlerim irileşti.Donakalmıştım.Onun gibi bir gencin ne işi var burada?Belki benim gibi tatil yapıyor dimi ne salakça bir soru.

Ona boş yüz ifadesiyle bakarken elimi sıkmaya başlayan yılanı hatırladım.Önümde duran erkek durumu fark etmişti.Hemen kolumu tuttu ve yavaşça kolumu yılandan kurtardı.Elinde hala hareket eden yılana bakınca yüzüm istemsizce buruştu.Onu nasıl elinde tutuyordu?

"Bir şey değil..."diyerek bana baktı.Kendime gelerek "Ha evet. Sağ ol...."diyerek onun ismini öğrenmeye çalıştım.Yılanı bırakarak "Richard" dedi.Yılana gözlerimi diktim.Hala yanıma sürünerek geliyordu.

Minik çığlık atarak Richard'ın yanına sıçradım.Richard benden biraz uzaklaştı ve "Sen?"diye sordu.Tişörtüme çeki düzen vererek Richard'a ciddi bir şekilde "Lisa" dedim.Richard beni süzdükten sonra "Buralı değilsin?"dedi.

Alayla "Yılandan korktum diye mi?"dedim.Richard ayakkabıma baktı ve "Yok.Açık teninden ve ayakkabılarından belli" dedi."Ne var ayakkabımda?"diye sordum seslice."Hiç" dedi gülerek ve ormanın içine gitti."Hey dur!"diye bağırdım ve arkasından yöneldim.

Ona yetişince "İşim var" dedi.Bitkilerin arasından geçerken "Ne işin olabilir orman-da?"diye sordum.Geldiğim yeri görünce şaşırdım.O benim aradığım köydü.Richard bana döndü ve "Ben burada ekibimle El Molo hakkında belgesel çekiyoruz.Ve gitsen iyi olur.Yabancısın" dedi.

Kollarımı göğsümde çaprazladım ve "Ben senin için veya EL MOLO! için gelmedim buraya.Yardıma ihtiyacım var."dedim.

Richard bir kaşını kaldırarak "Ne yardımı?"diye sordu."Arkadaşlarım mağarada kaldı çıkamıyorlar çünkü tavan çöktü."dedim.Richard 'bir dakika 'işareti yaptı ve bir yere kayboldu.Onu beklerken etrafı süzmeye başladım.

Bir sürü kamera,köylüler,küçük çocuklar,domuzlara benzeyen canlılar,sırtında bir sürü muz taşıyan insanlar...

Burası kesinlikle eğlenceli bir yer.Richard hızlı adımlarla yanıma yaklaştı.Saçlarını eliyle düzelterek "Nerdeler?"diye sordu.Geldiğim yönü işaret ederek "Orada ben yolu gösteririm" dedim.Kafasıyla onaylayınca yola koyulduk.

Gülerek Richard'a döndüm "Ben de senin ayakkabılarını sevmedim" dedim.Richard omuz silkti "Zorunda değilsin" dedi.Derin nefes verdim ve yürümeye devam ettim.Richard'ın bana baktığını hissedince ona döndüm fakat benim solumdaki ağaca baktığını fark ettim.

Sevgilisi vardır zaten.Eminim.

Mağaranın önüne geldiğimizde Richard yere çöktü ve ardından beni de çekti."Sen ne-"derken ağzımı eliyle kapattı."Sus leopar sürüsü mağaranın girişinde" dedi.Onun elini kendimden uzaklaştırınca mağaraya baktım.

Gerçektende bir sürü leopar vardı."Ne yapıcağız?"diye sordum.Richard omuz silkti v e "Bekleyeceğiz.Belki yarın kurtarırız" dedi.Kafamla onayladıktan sonra sırt çantamdaki telsizi elime alıp "Burada mısınız?"diye sordum.

Harry'nin sesi geldi" Sen bizi kurtarmıyorsan buradayız tabii ki nerde olacağız?"dedi.İyice sinirlenmiştim ses düzeyimi kontrol edemeyerek "Bu senin fikrindi ona bakarsan suçlu olan da sensin!"diye bağırdım.

Richard bana yan baktı.Çok utanmıştım.Telsizden "Psikopat" kelimesi gelince Richard güldü.Bende güldüm ama Richard yanıma yaklaştı ve "Bence leoparlar bizi duymadan gidelim" dedi.Kafamla onaylayarak yavaşça bitkilerin arasından çıktım.

"Nerde buluşacağız yarın kurtarma operasyonu için?"diye sordu.Ellerimi şortumun ceplerine sokup "Bilmem" dedim.Richard havaya bakarken" Bizim kampa gel sana çay ikram ederim" dedim gülerek.

Richard omuz silkti ve "Olur" dedi.Ona gülümsedim.

Yolda baya konuştuk aramızda çok sıcak sohbet geçti.İçimdeki his Richard'ı yıllardır tanıdığımı söylüyordu sanki.

Kamp yerine gelince hava kararmıştı ikimize çay yaptım.Richard ateşi yaktıktan sonra ona da bir yorgan verdim ve çayı içerek ateşin yanına oturduk.

'Çok romantik an oldu ya' diye aklımdan geçirdim gülümseyerek.Bana gülümseyerek "Neye gülüyorsun?"dedi."Fıkra."dedim."Söyle bende güleyim" dedi.Gülerek "Tamam.Dünya dönerse ay köfte" dedim.Yüzünü buruşturarak gülüp "Of" dedi.İkimizde gülmeyi bitirdikten sonra birbirimize mal mal bakmaya başladık birden onun bana yakınlaşmasını fark ettim.'Ne oluyor lan'

Macera BölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin