Bölüm 4 "Randevu?"

2K 79 11
                                    

~ Ben bu ormanı iyi biliyorum benle akşam gezmeye çıkar mısın?"dedi.~

Bu soruyu hiç beklemiyordum açıkçası.Daha tam tanımadığım biriyle randevuya benzer bir yere çıkacaktım.

Bu doğru muydu?

Ne demeliydim?

Gülümseyerek "Evet,olur ben o zaman hazırlanıp çıkacağım."dedim."Tamam.Ben 6 da kampına gelirim" dedi Richard gülümseyerek.Richard yavaş adımlarla bizden uzaklaşırken biz de arkadaşlarımla kampımızın yolunu tuttuk.

Kafamı eğerek toprağa bakmaya başladım.Acaba onun teklifini kabul etmeli miydim?

Ya o bir seri katil ise?Ve her kızı bu ormanda dolandırıp,uzak yere götürünce kesiyorsa?Ve belki de bağırsaklarını çıkarıp yiyorsa?

Düşündüğüm şeyleri hayal edince yüzümü buruşturdum.Midemden yükselen kusma alarmını hissedince yutkundum.Bazen çok saçmalıyorum.

Katy'nin kulağıma bir şey demek istediğini işaretinden anlayınca kulağımı ona yaklaştırdım.Sıcak nefes kulağımı gıdıklamaya başlasa da bir şey demeden ne diyeceğini bekledim "Biz mağaradayken galiba bundan iyi yararlandın?"dedi gülerek geri çekilirken."Haha sayılır" dedim alayla."E nasıl bir şey hissediyor musun ona karşı?"diye sordu."Bilmiyorum.Olabilir.Yani şimdiye kadar çok sempatik geldi bana" dedim."Hmm.İyi gelince her şeyi bana anlat."diyerek göz kırptı."O...kesinlikle" dedim gülerek.

***

Kampa vardığımızda saçımı at kuyruğu yapıp safari modeli şortumu giydim sırt çantama fotoğraf makinemi koyup Richard ı bekledim.

Birden tanıdık bir sesten "Hey güzelim!" cümlesini duydum.O yöne kafamı çevirdiğimde Richard ı gördüm.'Hey güzelim lafını beğendim bendemi flört yapsam' dedim içimden.

"Hey yakışıklım!"dedim ben gülümseyerek.

Yakışıklı seri katil?Bağırsak yiyen?

Bana yaklaşıp "Hazır mısın?"dedi.Kafamla onayladım.

Kamptan çıkıp bir ormanda dolaşıyorduk."Nereye gidiyoruz?"dedim neşeyle."Göreceksin birazdan ama güneş batışına yetişmeliyiz hızlanalım istersen" dedi.

15dk hızlı yürümemizden sonra Richard "Dur!"deyip arkama geçti.Ellerini gözlerime koyup "Bana güven" dedi.Biraz kör gibi yürüdükten sonra gözlerimi açtı işte bu manzarayı görünce ağzım açık kaldı.

Tam güneşin batışına yetişmiştik,güneş sanki gölün içine batıyormuş gibi bir manzara vardı.Ama bu manzarayı daha da özel yapan şey pembe ve kırmızıya yakın binlerce flamingonun bu gölde durmasıydı.

Yutkunup "Galiba hayatımda gördüğüm en güzel şey bu."dedim.Richard "Beğendin mi?Burası Nakuru Gölü.Dünyaca ünlü bu yer,burada milyona yakın savunmasız flamingo yaşıyor."dedi.

Kafamı ona çevirdiğimde güneşe bakıyordu yüzüne sarı-turuncu ışık vuruyor,rüzgar esiyordu.'Galiba ona böyle saatlerce bakabilirim' diye aklımdan geçirirken,Richard "Gel hadi inelim şuraya,of keşke fotoğraf makinemi alsaydım bu günü hatırlamak isterdim."dedi.

Bende "Off bende alsaydım keşke" dedim ama sonra fotoğraf makineyi çıkarken çantama tıktığım kafama dank etti.Anlıma dramatik bir şekilde vurduktan sonra "Haa yok ben aldım" diyerek fotoğraf makinemi çıkarttım."O süper ver ikimizi çekeyim" dedi.Eline makineyi alıp arkada flamingolar gözükecek şekilde bizi çekti.Fotoğrafta nasıl çıktığımı kontrol etmek için Richard'a yaklaştım.

Fakat birden bi martının kafama sıçtığını fark ettim.

Richard yüzünü buruşturmuş şekilde gülerek "Iyyy...Galiba birilerin kafası kamu tuvaleti oldu!"dedi.Omzuna yumruk atarak "Yaaa tabi."diyerek elimi gölde ıslatıp saçımdaki pisliği temizledim.

"Aslında sana kampımın yanında bir şey gösterecektim belgeseli bitirdiğimizde ben onu inşaat ettim."dedi Richard."Belgeseli bitirdiyseniz niye hala buradasın?"dedim.Richard gülerek "Benim konuştuğum yerleri bitirdik artık kalan yer pek önemli değil etrafı falan çekmeleri lazım kameramanların."dedi.

"Hmm.Anladım neyse o yere gidiyor muyuz?"dedim."Tabii ki hadi" dedi Richard.

Biz ormana döndüğümüzde o taraftan gelen kara bulutları gördük."Galiba yağmur olacak" dedi Richard."Olsun artık,çok sıcak günler geçirdik" dedim ben.

Bu kez ormanın başka tarafından yürürken orada daha çok geniş yapraklı yeşil bitkilerin olduğunu fark ettim.Bitkilere bakarken Richard’ın bakışlarını hissettim ona bakarak gülümsedim ve elimi onun eline yakın tutmaya çalıştım.

'Belki cesaret edip tutar' diye düşünürken yağmur yavaş yavaş yağmaya başladı ve git gide hızlanıyordu.

Richard elimden çekti ve geniş yapraklı ağacın altına çekip "Burada ıslanma oranımız daha az olur."dedi."Tamam" deyip birbirimize yine mal mal bakmaya başladık birden ben gülerek romantiğe ettim.

"Kafamda yine mi örümcek var?"dedim."Yok bu sefer bir şey yok" dedi gülerek.Yağmur biraz yavaşlayınca çıkıp yürümeye devam ettik ama yağmur hızlanınca aldırmadık ve yürüdük.Her yer çamur olmuştu ayaklarım kayıyordu.

'Düşüp de rezil olmasam iyi olacak' diye düşünürken Richard’ın ayağı kaydı ve yere düştü dizini tutarak "Of...Çok acıyor!"dedi.Eğilip kalkmasına yardım ettim.Ama kalkamadı "Yürüyemiyorum."dedi.'Ben onu nasıl götüreceğim?'diye düşünürken yağmur hala bizi ıslatıyordu.

Richard ağaçtaki dev yaprakları göstererek "İki tanesini koparıp bağlarsan beni bu çamurda sürükleyip kampa götürürsün" dedi.

Her şeye çözümü vardı her şeyi biliyordu ben bunu huyunu çok seviyordum sanki bu yaşadıklarımızı her gün yaşıyormuş gibi tecrübesi vardı ve bu çok çekiciydi.Yönergelerini dinleyerek sonunda bunu yaptım.

Richard’ı o kocaman yapraklara yatırıp sapından çekmeye başladım ve kampın yolunu tuttum.İçimden 'Evet çok güzel ve romantik..'düşündüm alayla.Richard’ın kampına vardığımızda arkadaşları onu kaldırıp bi tahta eve götürdü bende arkalarından geldim.

Ekibin doktoru vardı dizine baktı ve omzuna vurarak "Bir kaç güne geçer Rich, ayağa kalkma."dedi.Richard kafasını sallayıp onayladı.

Ben kapının girişinde Richard a bakarken biri beni çok sert biçimde itti ve resmen uçtum diyebiliriz.Bu uzun,siyah,dalgalı saçlı;siyah gözlü kız koşarak "Richard!Canım!İyi misin?!"diyerek yanına oturdu.

Gözlerim bunu duyunca istemsizce büyüdü.Sanki bu yetmez iken gelip Richard’ın dudağına öpücük kondurdu.Richard bana suçlu gözlerle baktı.Aniden gözlerim doldu.Çabucak kampıma koştum.

-Evet canlarım bu bölüm bu kadar.Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.Umarım beğendiniz :)

Macera BölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin