Kum saatinin içinde akan kumlar...

17.6K 689 76
                                    

Merhaba! Tamamen şanssızlıklardan dolayı - sizi ayrıntılarını anlatarak boğmayacağım - çok uzun bir ara oldu özür diliyorum bu yüzden. Bu süreçte beni yalnız bırakmadığınız vote, yorum ve mesajlarla benimle olduğunuz için çok teşekkür ederim :D Bu kontrol edebileceğimden çok daha uzun bir bölüm oldu ancak daha kısa bir hale de getiremedim. Pek içime sinmese de umarım beğenirsiniz :))

Keyifli okumalar dilerim...

9

Annie

Kaç haftadır böyle hissediyordum?



Sanki bir kum saatinin içinde, en tepesindeki kum tanesiydim ve her bir saniye, beni tutan zerreler zamanla birlikte akıp gidiyor; ayaklarımın altındaki yer sarsılarak yok oluyordu...



Ve şimdi, son kum tanesi de minik delikten aşağıya sürüklenmişti.



Has siktir!



Ellerimle, ani panik içimi titretirken, camı kavramaya çalışıyordum ancak kaygan yüzey beni kurtarmaya yetmiyor yalnızca düşüşümü yavaşlatıyordu...



Fakat düştükten sonra ne anlamı vardı yavaş veya hızlı olmasının?



Sadece acıyı arttırmıyor muydu bu bekleyiş?



Belki de bırakmalıydım...



Ama elbette, bu seçimi ben yapmayacaktım; kusursuz manikürlü tırnaklar, parmaklarımı tek tek saydam yüzeyin üzerinden çoktan sökmeye başlamıştı bile... Tıpkı daha önce halatın üzerindeyken yaptıkları gibi...



Önümde duran kâğıtta umutsuzca bir hata aradım, nefesim boğazımda düğümlenmiş panik tüm vücudumu esir almıştı. Sesimi bulmak için verdiğim çabanın ardından pes ederek yalnızca fısıldadım,



"Evet."



5 hafta önce...

Midem karnımda taklalar atarken, yediğim bir avuç sütsüz mısır gevreğini de kusmamak için dişlerimi sıkarak yutkundum. İşte, En başa dönmüştük yine!

Biraz sonra önümde duran heybetli kapıyı açıp içeri girecek ve üç ay önce arkamda bıraktıklarımla tekrar yüzleşecektim. Merhaba günah bekçileri...

Evet, aradığınız benim, fahişe...

Eskiye dönmek saçma bir şekilde acı veriyordu göğsümün ortasında, yabancı bir hayal kırıklığının izleriyle dolu bir acı...

On yedi yıl boyunca gayet iyi idare etmiştim neden şimdi bu kadar yıkılmıştım?

Neden bu kadar çok korkuyordum?

Belki de bir kere kimsenin bana nefret, kin ve tiksinmeyle bakmadığı hayatı tatmıştım ve şimdi daha fazlasını istiyordum ancak kötü haber, yeniden herkesin dilindeki fahişeydim...

Ama eninde sonunda tekrar alışacaktım... Değil mi?

Cesaretimi toplamak için, yanana kadar ciğerlerimi oksijenle doldurdum. En son bir stüdyonun kapısında bu kadar uzun bir süre amaçsızca beklediğimde dokuz yaşındaydım. İlk defa, eskiden balerin olduğunu iddia eden bir direk dansçısı yerine; gerçek bir bale öğretmeninden ders alacaktım. On tane çocuk ile birlikte...

On tane anemin babalarıyla yattığı çocuk ile birlikte...

On tane anneleri ve babaları evli olan çocuk ile birlikte...

KaçakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin