Buzdan heykel gibi erimek.

4.8K 316 70
                                    



"İçeri girebilir miyim?" ne kadar süre boyunca suratına bakakaldığıma emin değildim. Çünkü bir anlığına gerçekten kaçmayı düşünmüştüm. İşler tam olarak mahvolmadan, hayal kurabileceğim kadar bir boşluk kalmışken kaçmayı ve nefes bile alamayacağım kadar sıkıca örtülmüş yorganın altında uyumayı arzulamıştım.

Ama ilaçları bırakmanın çok kötü bir yanı vardı. İlaçları bıraktığınızda, yalanlar, hayaller, illüzyonlar sizi tatmin etmemeye başlıyordu. 

Çünkü gerçek tüm heybetiyle size çarpar bedeninize işler onu ele geçirirdi.

Artık benim için geri dönüş yoktu.

Yutkundum ve kapının önünden çekildim. 

Bir sürü karmaşanın içerisinde tek düşünebildiğim neler olduğunu Keita'nın bilmesini istemediğimdi. Her şey normalmiş gibi davranmalıydım. Bunun ne demek olduğunu biliyordum. Ne yapıyorsa yapsın onu affedecektim.

Ve bu bok gibi hissettiriyordu.

Öte yandan onu affetmeme ihtimalim nefesimi benden çalıyor ciğerlerimin asit içmişim gibi kavrulmasına neden oluyordu. Yani içimden dışıma doğru beni paramparça ediyordu.

"Defterimi burada unutmuşum onu almaya uğradım..." Yürürken bir anda durdu ve yarattığım karmaşaya baktı. Yüzüm rahatsız edici bir sıcaklıkla karıncalanırken "Sanırım öğrenmişsin." dedi.

Sözcükler ağzından çıkar çıkmaz minik ateş karıncalarına dönüp bedenimin diğer kısımlarını da aynı şekilde hissettirirken irkildim. Demek o da biliyordu.

Bu demin hissettiğimden bile berbat hissettirmişti. Diğerlerinin bileceği kadar önemli birisiydi demek ki. Dişlerimi sıkıp burun kanallarıma sinyal göndermeye başlayan gözyaşlarına oldukları yerde durmalarını emrettim. Sırtımı duvara yasladım.

Yorgundum.

Ve istediğim kadar yalan söyleyeyim biliyordu işte.

Dolayısıyla pes ettim ve "Evet." Diye fısıldadım zira konuşacak kadar güçlü hissetmiyordum. Fakat konuşmalıydım. 

Açıklamalıydım. 

Hem ona hem kendime.

"Ama... Önemli değil. Bunu anlıyorum ve önemli değil. Hesaplaşmaları gerekiyordu muhtemelen." Belki de iyi biriydi. Zary'yle hala birlikte olsaydık iğrenç herifin teki dahi olsa ondan neden ayrıldığımı açıklamak isterdim. " Yani bu işi bitirmeseydi haksızlık olurdu." Sadece...

Sadece yalan söylememeliydi.

Tabii senin uçup gitmenden bu kadar korkmasaydı bunu yapabilirdi geri zekâlı.

Keita'ya yüzündeki dehşet ve kınamayla karışık ifadeyle bir süre daha beni inceledikten sonra kafasını sallayıp sanırım beni yargılamaktan vazgeçti. Belki de ayrıntılar sandığımdan daha kötüydü.

Ama son istediğim ayrıntıları öğrenmekti.

"Ne kadar anlayışlısın." Duvara yaslı başımı yukarı aşağı salladım ve omuz silktim. Ondan çok kendimi inandırmaya çalıştığımı anlamamıştı.

"Sonuçta önemli olan geçmiş değil bugünden sonrası. Ben de olsam böyle yapardım." Uzun süre gözümün içine baktı. Gözlerimden ruhumu uzun tırnaklarıyla kazıyordu adeta. Ürperdim. Tüylerim tehdit altında bir av hayvanınınki gibi diken dikendi.

Nefesimi verdim ve itiraf etmeye karar verdim. Neden bu kadar rahatsız edici ve tanıdık olduğunu biliyordum. 

Bunlar Ren'in bakışlarıydı.

KaçakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin