Biliyorum çok beklettim ancak YGS beni öldürdü gençler üzgünüm. Yine de size uzun ve güzel bir bölümle geldim en azından benim yazmayı en çok istediğim bölümlerden birisiydi bu umarım siz de beğenirsiniz :D
Lütfen yorum ve oy vermeyi unutmayın. Düşüncelerinizi duymak için sabırsızlanıyorum!
İyi okumalar :D
Jett
Ren öldükten sonra burayı yakacaktım. Sanki biraz olsun bu acıyı yok edebilirmiş gibi. Belki de kendimi de o alevlerin içinde yakmalıydım.
İçeri doğru adım attım bu evin her çivisinden her taşından nefret ediyordum. Çok fazla anı vardı. Çok fazlaydı. Ancak yine buradaydım işte. Hugh aramıştı. Sesi ciddi geliyordu. Neyi olduğu sikimde değildi ama Preston beni sürükleyerek kapının önüne atmıştı.
Eninde sonunda yapmam gerekenleri yapmaya dönmem lazımdı. Hugh’ın derdini çözmek zorundaydım. İşlere bakmak zorundaydım. Ortakları zapt etmek zorundaydım. Artık bu onun da mirasıydı. Ben bırakırsam ömür boyu saçma sapan işler yapmak zorunda kalacaktı.
Hatta belki Rostand’la olduğu gibi para karşılığı…
Kahretsin!
Buna izin vermeyecektim. Eğer sadece lanet abisi olabiliyorsam dünyadaki en iyi abi olacaktım. En iyi sapık abi.
Bu düşünceyle birlikte tanıdık sancı mideme saplandı. Sadece sancı. Üç gün on dört saat sonra bulantıyı hissedememeye başlamıştım. Sonunda kendimden yeterince tiksinemeyecek kadar korkunç biri olmuştum. Sonuçta kimin oğluydum?
Merdivenlerden çıkıp odalarımızın olduğu koridora adım attım. Eskiden tek başıma yaşadığım yerde sürekli onu görmeye alışmıştım ancak bu sefer onu görmeyecektim. Gitmişti.
Dün evin bu kısmından sorumlu olan kıza sorduğumda Annie’nin çoktan eşyalarını toplayıp gittiğini söylemişti. Mesajımı almış olmalıydı ama cevap vermemişti. Dişlerimi sıkarak acıyı başka bir acının arkasına saklamaya çalıştım. Cevap vermemesi normaldi. Konuşmamak istememesi çok doğaldı. Bu kadar—
Kahretsin!
Ne?
Işık geliyordu. Onun odasının hizasından ışık bütün koridora yayılıyordu. Lanet olsun neden geri dönmüştü?
Tuhaf bir his tırnaklarını kalbimden mideme doğru kaydırıp tüm göğsümü yırtmıştı. Korkuyordum. Başına gelebilecekler delicesine ürkütüyordu. NEDEN KAÇMAMIŞTI?
İhtimallerin denizinde endişeden boğuluyordum. Sinir, korku, kaygı ve telaşın ardında kabul etmek istemediğim sonsuz mutluluk hissiyle vücudum uyuşmuştu. Hızla kapısına yürüdüm.
Önce gözlerimiz kenetlendi. O kadar güzeldi ki… Hayır, güzel fazla sıradandı. Güzel bir şeye bakmak sadece zevk verirdi ama ona bakmaya ihtiyacım vardı. Korkunç bir bağımlılıktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçak
AvventuraKaçtığımı sanırken, aslında her adımım beni ona daha çok yaklaştırmıştı... Ve her bir adımı, yasak bir zevkle atmıştım...