"Hayatta kalmaya çalış..."

13.2K 548 48
                                    

Gençler şimdi hemen medyaya bakın orada gördüğünüz bey Derek Theler. Charlie çok yaşlı diyenler için bir alternatif getirdim ne düşünüyorsunuz?

Uzun bir bölüm oldu böyle uzun bölüm yazarken canım çıkıyo o yüzden bundan sonra sanırım hep kısa kısa tutacağım ama ona göre de erken gelir. Ayrıca ben bölümlere numara vermiyorum evet orada 24 part yazıyor ancak bölüme indirgersek 10 bölüm ancak eder dolayısıyla hikaye yavaş gidiyorcular için bu şekilde bakmalarını rica ediyorum.

Lütfen bitince ufak bir eleştiri yapmayı es geçmeyin çünkü bu ilk taslağı daha sonra tekrar üzerinden geçeceğim kitap bitince o zaman bu notlara ihtiyacım olacak ve hikayeyi beğendiyseniz daha çok kişiye ulaşması için yıldıza basmayı unutmayın!

İyi okumalar umarım beğendiğiniz bir bölüm olur :D

Soğuk burnumu ısırırken, sıcak bir soluk saç tellerimi nazikçe titretiyordu. Gözkapaklarım kapalı da olsa ince zarından sızan ışık ve ıslak toprağınkine karışmış ekmek kokusu güneşin doğduğunun habercisiydi.

Bu sefer eskisinin aksine bacaklarımın kim tarafından sarmalandığının, belimdeki ellerin kime ait olduğunun farkındaydım. Beynimdeki inkâr edici kısım artık eskisi kadar inatçı görünmüyordu. Ancak asıl tuhaf olan bu değildi.

Asıl tuhaf olan aşırı derece sakin olmamdı. Vücudumu kusursuz bir şekilde saran bedeninin ısısı, kendine has kokusu beni sakinleştiriyor, ritmik kalp atışlarının sesi rüzgâra ve yağmura karışıp beni git gide dinginleştiriyordu.

Neden bana bu denli uyan kişi bir başkası değil de oydu?

Ruhum neden aklımın yadsıdığını istiyordu?

Ve aklım da bedenimin reddettiğini?

Gerçi mantığımı dinlemenin sonuçlarına dün gece tanık olmuştum. Bu düşüncenin etkisiyle gecenin anısı kafatasımı yararak zihnime dolarken içimden bir küfür savurarak gözlerimi açtım ve altımda uzanan güçlü adamın yüzüne baktım. Karşılaştığım manzara bir anda kalbimi tekletmişti.

Bazı insanların ifadesiz yüzlerine bakınca maskeleri ve duvarları apaçık bir şekilde görebilirdiniz. Ancak karşımdaki adam bundan çok daha kontrollüydü. Jett'in yüzü hiçbir zaman ifadesiz değildi. Gülerdi, kahkaha atardı, kızardı ama şimdi kontrolsüzce uyuyan ifadesine bakınca hemen hepsinin maskeden ibaret olduğunu çok açıktı. İlk defa kendini kontrol etmiyordu. İlk defa gerçekten kendisini bu kadar alelade görüyordum. Öyle ki sanki çok mahrem bir ana tanık oluyormuş gibi hissediyordum.

Yanaklarına gölge düşüren beyaz-sarı kirpiklerinin altındaki çıkık elmacık kemikleri sanki bir heykeltıraş tarafından yontulmuş gibi değildi. Hayır, bir heykeltıraş fazla mükemmel yontardı ama karşımdaki yüz bunun için fazla canlı, fazla erkeksiydi.

Sert hatlı çenesi hafifçe aralık dudaklarının kontrolsüz masumiyeti kalbimi eritiyordu. Erkeksiliği hormonlarımı tehdit ederken masumiyeti duygularımla acımasızca oynuyordu.

Onu öpmek istiyordum. Tıraş edilmemiş yanağının dokusunu dudaklarımla keşfetmek istiyordum. Yoğun tutkuların esiri olsam da acele etmeden her ayrıntısını aklıma kazımak istiyordum. Gözlerimi biraz daha aşağıya, sert kaslardan girintili çıkıntılı olmuş çıplak göğsüne doğru kayarken alaycı mırıldanmayı duyunca aniden kalakaldım.

"Işığı yakayım mı?"

"Ne?" Sesim boğazımda atan nabzım yüzümden boğuk çıkmıştı.

"Daha iyi görebilmene yardımcı olur."

Has siktir!

Ne zamandan beri onu izlediğimin farkındaydı?

KaçakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin