Sihirli Fasulye

6.2K 442 79
                                        


30.05.01 23:15 Annie'nin günlüğünden. 402. Sayfa.


...Ren'le arkadaş olduğunu ilk söylediğinde intikam istediğini düşündüm. Ancak güldü. Hep gülüyor bu biraz korkunç. Aslında sadece onu nasıl öldürebildiğimi merak ediyormuş.


Bilmiyordum.


Her şey belki de tesadüftü. Bilmeden yapılmış mükemmel bir zaman ayarlaması ya da acemi şansı?


Şeytan tarafından büyütülmüş olmak bana onu öldürecek gücü verir miydi?


Bunları Diş'e söylediğimde yine güldü.



Deri koltuğa düştüğüm anda ayaklarımla kendimi diğer kapıya doğru ittirmeye başladım bir yandan gölge gibi üşüşen anlılardan kaçmaya çalışıyordum.


Yıllarca tekrar tekrar gördüğüm kâbustu bu. Otururken, uyurken, yürürken her şey son derece sıradanken birden hareket edemiyordum. Ellerim kitleniyor, görüşüm kayboluyordu. Ne yaparsam yapayım asla kurtulamıyordum.


Onu öldürmem bile hiçbir işe yaramıyordu.


Ta ki silahı kendime çevirip tetiğe basana kadar...


Başımı iki yana sallayarak gözümün önüne gelip görüşümü rehin alan anıları def etmeye çalıştım. Şu anda kalmalıydım. Ne yazık ki ben kendimi sakinleştirip diğer kapıya ulaşana kadar, çoktan kapı açılmış ve ben kaçamadan, diğer adam beni içeri iterek yanıma oturmuştu. Dan ve diğer adamın arasında sıkışıp kalmıştım, gidecek hiçbir yer yoktu.


Tekme atmak için bacağımı kaldırırken araba sarsılınca durdum. Sürücü koltuğuna Tina'nın takıldığı adam oturmuştu. Tekme atsam da ben kurtulamadan araba hareket edecekti. Böylece sonuçta tek kazancım ellerimin ve ayaklarımın bağlanması olacaktı.


Onları hala kullanabiliyorken iyi bir plan yapmalıydım. Titreyen ellerimi yumruk haline getirerek durdurmaya çalışırken bir çığlık geldi.


Onu dışarda bıraktıklarını sanıyordum ama sesi boğuk da olsa içeriden geliyordu. Sesin nereden geldiğini anlamak için "Tina?" diye seslenerek etrafa bakınmaya başladım ancak çok geçmeden ağzıma inen sert bir tokatla nefesim kesildi. Gözlerim bir saniyeliğine kararıp kendine gelene kadar nefesimi düzene sokmaya uğraştım.


Kahretsin! Suratımın yarısını hissetmiyordum.


"Kes sesini!" diye hırladı yanımdaki adam. Hiçbir plan yapamayacak kadar korkmuşum gibi başımı eğip gözümden istemsizce düşen yaşlara ses efekti ekledim.


"Annie?" Tina'nın endişeli sesine cevap vermektense ağlamaya devam ettim. Bir yandan da arabayı ve adamların oturuş bicilerini gözden geçiriyordum. Ani bir frenle eğilmiş başım koltuğun deri sırtına çarpınca adam gülmüştü. Tanrım! Küfretmek yerine rolüme devam etmek çok zordu. Yine de devam ettim. Artık bir azizelik belgesini hak ettim değil mi Tanrım?

KaçakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin