15. Bölüm - Şoför

87 8 14
                                    

Aracı yeniden hareket haline alıp Atlas'ın evine doğru devam ettim. İkimiz de sessizdik ancak Atlas'ın bir şeyler düşünüyor olduğu her halinden belliydi. "Ne düşünüyorsun?" diye sorarak merakıma yenik düştüm.

"Seninle ne yapacağıma karar vermeye çalışıyorum" dedi. Bunu söylerken öylesine ciddiydi ki daha biraz önce güvendiğini söylemese beni öldürecek sanırdım. "Ne demek şimdi bu?" diye sordum.

"Seni devamlı olarak etrafımda istiyorum. Eğer biraz daha toplantılarımı iptal edip peşinden koşarsam beni boykot edecekler" dedi ve devam etti. "Ama sen benim yanımda olursan bu sorun da ortadan kalkacak"

Güçlü bir kahkaha atarak "Ne o? Bana evlenme mi teklif edeceksin?" dedim. "İhtimal dâhilinde" diyerek gayet ciddi şekilde cevap verdi. Sonra "Ama onun için çok erken. Benim planlarım daha farklı" diye ekledi.

"Ne tür planlarmış onlar?"

"Açıklayacağım. Yarın"

"Yarın? Bugün olan yarın mı yarın olan yarın mı?" telefonunun saatine baktıktan sonra "Ah!" dedi. "Bugün olan yarın. Şimdi iyi bir uykuya ihtiyacım var."

Zaten evine gelmiştik. "Geldik" diyerek ona da bildirdim. Dış kapı için arabanın içindeki bir kumandayı kullanarak açılmasını sağladı. İçeri girip park ettikten sonra arabadan inmek için yeltendiğimde kolumdan tutup beni durdurdu. "Bu saatte eve nasıl döneceksin? Araba sende kalsın. Biraz uyuyayım konuşuruz" dedi. İtiraz etmedim çünkü buradan benim evim nereden baksan taksiyle yüz lira tutardı. Hep tutumlu yetiştiğim için de bu parayı vermeye niyetim yoktu açıkçası.

Kendi evime geldiğimde bir saat ya uyudum ya uyumadım, zinde bir şekilde yataktan kalktım. Bu detayları Emre ve Yağız ile konuşmam gerekiyordu. İşin güzel tarafı o gün izin günümdü ve Atlas da arayacağını söylediği için epeyce bir vaktim vardı. Emre'yi arayıp uyandırdıktan sonra Yağız'ı alarak bana gelmelerini söyledim. "Kızım hem kendin uyumuyorsun hem de uyuyana mani oluyorsun" dese de kabul etmişti.

Sabahın köründe açık market bulmak imkânsızdı. Ben de geri kalan her şeyi hazırlayıp ekmek işini sonraya bırakmaya karar verdim. Masayı hazırlarken çalan kapı Yağız'ın geldiğini haber verdi. Tabi evi daha yakın olduğundan önce gelmişti. Onun da yardımıyla gerçekten pazarlara yakışır bir kahvaltı sofrası hazırlamıştık.

Emre elinde fırından aldığı sıcacık ekmeklerle geldiğinde sofraya oturduk. Dün akşamın kritiğini yaptıktan sonra Yağız "Seni yanında çalıştırmaya başlayacak gibi hissediyorum" diye fikrini söyledi. Emre de onunla aynı fikirdeydi. Ne tür bir iş verebileceğini tartıştıktan sonra hepimizin temennisi kişisel asistanlığıydı. Ancak tek sorun şu anki kişisel asistanının hem işinde çok iyi olması hem de şirket kurulduğundan beri çalışıyor olmasıydı.

Beyin fırtınasıyla geçen kahvaltının ardından hepimize Türk kahvesi yaparak bu pazar gününü gerçek anlamda taçlandırdım. Keyfimiz annemin beni arayıp yeni bir damat adayı bulduğunu bildirmesiyle bölündü. Konuşmanın ardından benim canım sıkılmış olsa da Emre ve Yağız epey eğlenmişlerdi. Özellikle de anneme görüşmek istemediğimi söylediğimde yediğim küfürden sonra... Onların gülmelerine bozulmuştum. İki yanımdaki yastıkları birer birer onlara fırlatıp hedeflerimi on ikiden vurdum. "Yeter! Daha fazla gülmeyin" diye isyan ettim. Allah'tan telefonum yeniden çaldı da biraz olsun sustular.

"Atlas, bu kadar erken uyanmanı beklemiyordum" diyerek açtım. "Uykumu tamamen almış ve dinç bir vaziyetteyim." Dedi. "Ayrıca seninle konuşmak için daha fazla bekleyemedim."

"Pekâlâ, konuşalım. Nerede ve saat kaçta?"

"Buraya gelebilir misin? Zaten arabam sende, konuşuruz, sonra ben seni bırakırım" dedi. Makul bir teklifti. Kabul ettikten sonra iki saate yanında olacağımı söyleyerek kapattım. Emre ve Yağız'a konuşmayı anlattım. Onlar zaten dinliyor olacaklardı. Böylece ikisi gittiler ben de hazırlanmak üzere banyonun yolunu tuttum.

ÇemberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin