30. Bölüm - Yeniden

45 3 9
                                    

"Dostum bu ara bu lafa çok alıştın farkında mısın?" diye sordum ama açıkçası fazlasıyla eğleniyordum. O da eğlendiğimin farkında otuz iki dişini göstererek sırıttı. "Tam olarak bunun için sordum işte, yeniden gülecek bir şeyler bulmak için çabalıyorum" dedi acıyla karışık bir yüz ifadesiyle. Sonra geçmem için yolu göstererek "Buyurun hanımefendi, lütfen size yeni malikânenizi tanıtmama izin verin" dedi.

Dediği gibi yaparak gösterdiği yerden merdivenlere yöneldim. Diğerine göre oldukça küçük bir ev olmasına rağmen yine de gösterişliydi. Cam merdivenler bizi bir üst kata çıkarmıştı. Burası daha çok bir asma kat görünümündeydi; alt kat olduğu gibi görünüyordu. Koridorda karşılıklı iki odadan birine yöneldik. Anladığım kadarıyla burası benim yatak odamdı ve yine içinde bir duş vardı. Diğerinde olduğu kadar büyük olmasa da ihtiyacım olandan çok daha fazla kıyafeti barındıran bir giyinme odası yine bu odada bulunuyordu.

"Koridorun karşısındaki oda benim" diye bilgi verdi. Ayrı duşların haricinde üçüncü bir kapı da daha büyük bir banyoya açılıyordu. "Şimdi asıl heyecan verici olan yeri göstereceğim sana" diye beni üçüncü kata çıkan merdivenlere doğru çevirdi. Yukarı çıktığımızda gerçek anlamda nefesim kesilmişti. Burası bir çatı katı olmasının yanında kocaman, devasa, aşırı büyük –aslında büyüklüğünü anlatacak bir kelime yoktu- bir kütüphaneydi. Her yer kitapla doluydu ve her biri türlerine göre ayrılmıştı. Sevinçle bir çığlık attım. "Emre inanamıyorum! Burası muhteşem!"

"Hikmet Başkan'ın özür hediyesi... Seni hücreye kapattıkları için bunu bir özür olarak görmeni istedi."

"Özrü kesinlikle kabul edildi" diyerek odanın içinde dolaşmaya başladım. Geniş, üçgen pencerenin altına üçlü bir koltuk koyulmuş ve oturanın rahat etmesi için yastıklarla donatılmıştı. Burası hayallerimin de ötesinde bir okuma alanıydı. "Şimdi biraz dinlen ve sonrasında da yemek yiyip ne yapacağımızı, sen uzakken neler yaptığımızı konuşalım."

Dediği gibi istemeye istemeye ikinci kata indim. Geniş yatağımın kenarına oturarak ve çok fazla düşünmemeye çalışarak bir robot misali üzerimdekileri çıkarmaya koyuldum. Duştan sonra elimle aynanın buharını silerek kendime şöyle bir göz attım. Saçlarım evet kısaydı ama ilginç şekilde beni epey havalı göstermişti. Sadece biraz şekil verilmesi gerekiyordu çünkü hepsi aynı anda uzadığı için biraz komik görünüyordu.

Kısa saçımın olmasının faydası inanılmaz hızlı şekilde kurumasıydı. Saç düzleştiricisini fişe takıp o ısınırken ne yapabileceğimi düşünmeye başladım. En nihayetinde geriye doğru düzleştirmeye karar verdim ve sonuç fazlasıyla memnun ediciydi. Yeni giyinme odamdan bir eşofman altı ve tişört bulduktan sonra üzerimi giyinerek aşağı indim.

Mutfaktan duyduğum küfür sesi Emre'nin yine bir yerlerini ya yaktığını ya da kestiğini belli ediyordu. Çok güzel yemek yapabiliyor olmasına rağmen mutfak aletleriyle yıldızı bir türlü barışmamıştı. "Pekâlâ, ne yapmaya çalışıyorsun?" diyerek girdim içeri. Parmağını kaldırarak "Elimi yaktım" diye cevapladı. Sonra da "Uzun süredir gerçek bir kahvaltı yapmadık diye kahvaltılık bir şeyler hazırlıyordum" dedi.

Geç de olsa erken de, hatta gecenin bir yarısı bile olsa kahvaltıya asla hayır demezdim. O yüzden sofrayı kurmasına yardım ederek işleri hızlandırdım. Yemek esnasında iş konuşmaktan çok hoşlanmazdım ama zaten iki aydır uzak kaldığım için "Durum nedir? Ne kadar ilerlediniz?" diye sordum.

"Aslında hiç ilerleme kaydetmedik. Buhar olup uçtu sanki" dedi. Sonra Atlas'ı aradığı zaman haricinde sesinin hiç çıkmadığını, tüm banka hesaplarının, havaalanı, otogar ve limanların kontrol altında olduğunu anlattı. "Anlamıyorum" diye ekledi. "Her şeyi geçtim parasız nasıl hayatını sürdürüyor?"

ÇemberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin