16. Bölüm - Muhbir

77 8 26
                                    

Sabah çalan alarmın çirkin sesiyle uykum bölündü. Gözlerimi araladığımda etraf hala karanlıktı. Atlas kulüp işini kendisinin halledeceğini söylemişti. Bana göre hava hoştu. Kalkıp hazırlanmak için harekete geçtim.

Range Rover Atlas'ın bahçesine giriş yaptığında saat tam yediyi gösteriyordu. Eski işteyken asla makyaj yapmak için uğraşmaz üstüme de ne bulursam geçirirdim. Ancak şimdi işten ziyade Atlas'a güzel görünmek için epey zaman harcamıştım. Dolayısıyla da gelirken biraz hızlı gelmiş olabilirdim. Belki...

Geldiğimi haber vermek için kapıya varıp zile bastım. Üzerinde lacivert bir takım elbiseyle Atlas kapıda belirdi. "Vay canına, tam zamanında" diyerek montunu ve çantasını eline aldı. Gerisin geri arabaya bindik. Zehra, iş yerinin adresini bilmediğinden Atlas'a sordu. Oran semtindeki adrese sakin bir hızla gitmeye başladık.

"Ama sen böyle yavaş gidersen biz her yere geç kalırız" dedi. Yan koltukta vücudu bana dönecek şekilde oturmuştu. Tam da ilk kez arabama bindiğinde söylediği gibi... "Emin misin?" diye sordum. Kafasını salladığında da gaza yüklendim. Makas atıyor, artistlik yapıyor ve tabir yerindeyse manyak gibi sürüyordum. Atlas korkmak şöyle dursun epey keyif alıyordu. Bu keyfini de "Daha önce böyle araba kullanan bir kız görmemiştim" diyerek dile getirdi.

Şirkete vardığımızda beni kişisel asistanıyla tanıştırdı. Kadın, adımı duyduğunda tanıdığını belli eden bir yüz ifadesi takındı. Tabi tanırdı. Ne de olsa benim bilgilerimi Atlas'a o göndermişti. Ufak tefek bir yapıda olmasına rağmen, benden en az bir kafa boyu kısaydı, oldukça güçlü bir şekilde elimi sıkıp "Memnun oldum, hayırlı olsun" dedi. Ona teşekkür ettikten sonra beklemem için çalışanların odasını gösterdi.

İki saat boyunca boş boş oturdum. Telefonumdan Emre'ye mesaj atıp takip programına girmesini söyledim. Şu an Atlas ne ile meşgul bilmek istiyordum. Öğle arasında yemekli bir toplantısının olduğunu söyleyen mesajı attığında Atlas'ın asistanı da beni arayıp arabayı hazırlamamı söyledi. Aracı şirketin önünde hazır bekletirken Atlas geldi ve gideceğimiz yeri bildirdi.

Öğle yemeğinden sonra tekrar şirkete döndük. Uzun bir çalışmanın ardından Atlas tekrar çıktı. Bu kez onu eve bırakmamı istedi. Akşam programını mail olarak istediğini kişisel asistanına bildirdikten sonra beraber şirketten çıktık. Arabaya bindiğimizde "Nasıldı ilk günün?" diye sordu. "Oldukça iyiydi. En azından kulüpteki gibi yorulmadım" diye itiraf ettim. Memnun bir gülümsemeyle telefonuna döndü.

Eve gelince "Gitmeni hiç istemiyorum ama yarın erken kalkacaksın ayrıca okulun da var" dedi. Nasıl da düşünceliydi. Karşılık olarak bir gülümseme gönderip "Sabah görüşürüz" dedim.

Eve varınca Yağız beni alarak Oyuk'a götürdü. Poker gecesi için tahmin yürüttüğümüz mekanlara adamlarımızı yerleştirmiştik. Mavi Melek parametresine ilk uyarı geldiğinde gecenin bugün düzenleneceğini anlamış olduk. Mekân Çayyolu'ndaki bir evdi. "Biz de gidelim" dedi Emre. Ancak bu kılıkla gidemezdim. Hızlıca üst kata çıkıp daha önce kullandığım siyah peruk ile lensi taktım. Tekrar aşağı inip spor odasından silah aldım. Motosikletle daha hızlı gideceğimizden Yağız kendininkini aldı, biz de Emre ile bana tahsis ettikleri motora bindik.

Mekanın belli uzaklıklarına sivil polisler yerleştirilmişti. Bizim de kendilerinden olduğumuzu bir şekilde anlamışlardı ancak bunu nasıl yaptıklarını bilmiyordum. Yağız iki kişilik bir gruba katıldı. Biz de Emre ile mekana yakın bir kafe bulup oturduk. Göstermelik iki bira söylemiştik. Ancak ikimiz de hiçbir şekilde dokunmadık.

İlk müşteri geldiğinde zile belli bir hızla bastığını fark ettim. İkinci müşteri de aynısını yapınca bunun bir çeşit parola olduğunu anladım. İçeride vericimiz yoktu. Ancak herkes toplanınca baskın yapacaktık. Enes olayında olduğu gibi bu işi şansa bırakamazdık.

ÇemberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin