Bu bölüm znisam 'a ithaf edilmiştir...
************************************************
Pek sevgili(!) misafirlerim gittikten sonra, yeni oyuncağım olan alyansla bir süre daha oynadım. Kendimi sıcak bir uykunun kollarına bırakmak için fazla ayıktım. İşin gerçeği eski evime dönecek olmam beni mutlu etmişti. Ancak kolumdan dolayı aldığım raporun bitmesine beş gün kalmıştı. Bir yandan iş bir yandan da bu garsonluk olayı beni çok yoracaktı. Ki zaten artık işe de gitmemem gerekiyordu. Malum, artık Zehra'ydım.
Bu düşüncenin getirdiği aydınlanma ile telefonuma sarılıp Hikmet Başkan'ı aradım. "Alo!" diye yanıtladı uykulu bir sesle. Tabi, yine saate bakmadan aramıştım. Terbiyesizliği iyice ele alıp özür bile dilemeden "Başkanım artık işe gitmem gerekmiyor değil mi?" diye sordum. "Bu saatte bunu sormak için mi aradın Arya?" diyerek azarladı beni. Ama yine de "Hayır, gerekmiyor" diye yanıtlamayı ihmal etmedi. "Çok teşekkür ederim, iyi uykular!"
Adamda uyku bırakmamıştım ki ne iyisinden bahsediyordum. "Neyse" diye omuz silktim. Ertesi gün ilk işim bu işin detaylarını konuşup istifa etmek olacaktı. Umarım ihbar süresi diye zırvalamazlardı. Dile kolay iki seneye yakın süredir çalıştığım iş yerinden ayrılacak olmamın bende bir duygu değişikliğine yol açmasını bekledim. Ancak olmadı. Hiçbir şey hissetmiyor olmam benim mi yoksa onların mı kaybı bilemedim.
Sabah Emre'nin odama dalıp yorganı başımdan çekmesiyle uyandım.
"Ne oluyor yahu?"
"Kızım kalk artık öğlen oldu. Sen bu saate kadar uyumazdın, hasta mısın?"
"Hasta bile olsam böyle mi uyandırılır Emre?" Hakikaten yani, neye uğradığımı şaşırmış vaziyetteydim.
"Sekiz defa aradım açmayınca merak edip geldim. Hatta seni uyandırmaya çalıştım, uyanmayınca indim kahvaltı hazırladım. Tekrar geldiğimde hala uyuyordun ben de böyle uyandırmayı uygun gördüm."
"İyi halt etmişsin" dedim yatakta oturur pozisyona gelerek. "Saat kaç?"
"On bir buçuğa geliyor"
"Ne?"
"Dedim sana çok uyudun diye. Hakikaten sen bu kadar uyumazsın, hasta falan değilsin değil mi?"
"Hayır, sabaha karşı yattım."
"Yine uyku problemin mi?" Başımı sallayarak onun da zaten bildiği cevabı verdim. Bu uyku problemlerim ne zaman ya da nasıl başladı ben de bilmiyordum. Ancak kendimi bir anda uykusuzluk çeker, gecenin saçma sapan saatlerinde uyanır geri uyuyamaz ya da hiç uykusu gelmez şekilde buluvermiştim. Gittiğim psikolog ilaç tedavisi önermiş onu da reddetmiştim.
"Hadi çık, yüzümü yıkayıp geliyorum" diyerek kovaladım odadan. Kendim de tıpkı söylediğim gibi yüzümü yıkayıp aşağı indim.
Hazır sofraya oturmayı hep sevmişimdir. Ama Emre bunu her zaman sanata dönüştürmeyi bilir. O yüzden onun hazırladığı sofrada yemek yemek hem göze hem de mideye hitap eder. Bu sefer de beni yanıltmamış yine mükellef bir sofra hazırlamıştı. Çayları doldurup oturduğumda beğeni sesleri çıkararak resmen yumuldum.
"Yavaş ye, boğulacaksın" dese de halimden memnundu. "Erkek arkadaşın birazdan burada olur" dediğinde lokmam boğazıma kaçtığı için öksürük nöbetine girdim. Su içip biraz sakinleşince de yüzüne bakarak açıklama yapmasını bekledim.
"Yağız'ın erkek arkadaşın olduğunu biliyorum" hala sesimi çıkarmıyordum. "Bu defter burada kapanmadı Arya, bunu konuşacağız. Ancak şimdi şu işten bir sıyrılmalıyız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çember
RomanceSıradan bir kızın 17 yaşında yaptığı bir hata yüzünden 8 yıl sonra şansı dönebilir mi? Arya, mutsuz işinde her güne lanet okuyarak başlıyordu. Bir gün hayatının teklifi geldi. Emre, Arya'ya yaptığı teklifin sonuçlarının bu derece başına bela olacağ...