Aslında planımız o gece Mersin'de kalmak ertesi gün yola çıkmaktı. Hem bu süreçte Emre de annesini görmeye gidebilirdi. Ancak iş, hepimizin hayatını tehdit eden bu iş, planımızı uygulamaya koyamadan suya düşürdü. İki saattir yoldaydık ve açıkçası ikimiz de bugün fazlasıyla yorgunduk. Ama Akif'in alındığını öğrendiğimden beri kalbim kan yerine sadece adrenalin pompalıyor gibiydi.
Bir dinlenme tesisinde kısa bir yemek molası vermek için durduk. Dinlenme tesisleri oldum olası hüzünlü gelir bana. Hatta öyle ki bence otogarlardan bile daha hüzünlüdür. Gelip geçici olması sanırım bu fikri benimsememe büyük etkendi. Ani bir şokla bu aralar fazla duygusal tavırlar sergilediğimi fark ettim. Sanki bunu fark etmemle karnıma birden yoğun bir sancı saplandı. Ah regl olmuştum! Emre'ye çaktırmadan tesisin marketinden ihtiyacım olanı alıp lavaboya girdim. Ancak karnımdaki ağrı dayanılacak gibi olmadığından çok geçmeden Emre de özel durumumu anlamış oldu.
Yol bitti bitmesine de eve gelene kadar ben de bitmiştim. Emre de benden farklı görünmüyordu. Kendimi ecza dolabına atarak hemen bir ağrı kesici aldım. Yarım saat sonra ağrım şiddetini biraz yitirirken nihayet işe odaklanabilirdim. Emre çoktan çıkmış ve Göz'e gitmişti. Bana Tahsin eşlik edecekti. Beraberce Göz'ün yolunu tuttuk.
Akif'i almak iyiydi, hoştu da bu artık sürecin sonuna yaklaştığımızı gösteriyordu. Dolayısıyla Atlas da artık yargılanacaktı. Aklımda bunun sıkıntısıyla içeri girdiğimde etraf o her zamanki tekdüzeliğin aksine kaos ortamı gibiydi. Sürekli birileri koşuşturuyor, evrak alışverişi yapılıyor, odalara biri girip çıkıyordu. Benim varlığımı fark eden kafalar yavaş yavaş bana döndü.
"Adının hakkını veriyor. O tam bir Kızıl Şeytan" dedi içlerinden bir tanesi. O bunu gülerek söylemişti ama bu tabir hoşuma gitmedi. Hoşuma gitmemesindeki en büyük etkense doğru olmasıydı... Gülümsemeye çalışarak ve başarılı olamayarak Hikmet Başkan'ın odasına yöneldim. Emre, Nejat Bey, Tolga Bey ve Hikmet Başkan içeride rahatlamış yüz ifadeleriyle bir konu hakkında konuşuyorlardı. Beni görünce Hikmet Başkan elini uzattı. "Arya, gel, hoş geldin" diyerek boş bir koltuğu işaret etti.
"Seni yaptığın işten dolayı tebrik ederim. Yıllardır peşinde olduğumuz birini yakaladın." Tolga bey nihayet ukalalığını bir kenara bırakmış ve gülümsüyordu. Ölsem ondan böyle bir cümle duyacağımı beklemezdim. Ne diyeceğimi bilemeyerek gülümsemesine karşılık verdim.
Kontratım Akif'in yakalanmasıyla son buluyordu. Yani aslında buradaki işim tamamen bitmiş ve istihbaratçı olmaktan çıkmıştım. Yine de bunu benden başka kimse fark etmemiş gibiydi. Hala yanımda Akif'in sorgusunu nasıl yapacaklarını tartışıyorlardı. Tartışmalardan anladığım kadarıyla da önce avukatlar gelmeliydi.
Akif de kendi avukatını istemişti. Onun ağzından laf almak öyle kolay olmayacak gibi duruyordu. Kurduğu uyuşturucu cumhuriyetini çökertmek hayli zaman alacak bir işti ve Emre'yi bu dosyanın başına getirecekleri aşikârdı. Kariyerinde ciddi bir sıçrama yapacak olmasına gerçek anlamda çok sevinmiştim.
Onlar bunu tartışırken Emre'nin müdürü de geldi ve bir süre daha onunla beraber dosyanın gidişatı hakkında konuştular. Arada bana da fikrimi soruyorlar ve nasıl yardımcı olabileceğimi tartışıyorlardı. Ancak ben hala kontratımın dolduğu kısmında takılı kalmıştım. Bir şekilde fark edeceklerdi ve ben o zamana kadar fikirlerimi sunmaya devam edecektim.
Hikmet Başkan ayaklanıp "Çocuklar burada yapılacak pek bir şey yok. Onu sorgulamadan önce Arya'nın gönderdiği dosyayı avukatlar incelemek istedi. Sorguya girmeyecekler ama bize onu köşeye sıkıştırmak için yasal bir açık verebilirler" dedi.
Böylece gerisin geri Göz'den çıktık. Araba park halinde duruyordu ve Bay Aşırı Neşeli arabanın yanında dikilmiş bize bakıyordu. Günün ilk ışıkları gökyüzünü kan kırmızısı bir renge boyamıştı. Demek yerin altındayken vakit bu kadar çabuk geçmişti. "Sevgili Arya" diye başladı söze. "Başaracağını biliyordum. Her neyse, birlikte geldiğin arkadaşının işi çıktığından gitti" deyip arabanın anahtarını uzattı. Tahsin aslında mesaj atmıştı ama uzun süredir ne ben ne de Emre telefonlarımıza bakmadığımızdan görmemiştik. Ona teşekkür edip bir kez daha arabaya bindim ve artık araba kullanmaktan kusacağımı hissettim. Emre, benim karnım ağrıdığından moladan sonra Ankara'ya kadar sürücü koltuğunu bırakmamıştı. Dolayısıyla eve kadar şoförlüğü ben yapacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çember
RomantikSıradan bir kızın 17 yaşında yaptığı bir hata yüzünden 8 yıl sonra şansı dönebilir mi? Arya, mutsuz işinde her güne lanet okuyarak başlıyordu. Bir gün hayatının teklifi geldi. Emre, Arya'ya yaptığı teklifin sonuçlarının bu derece başına bela olacağ...