Değişen hayatlar..🍂
Yüzüne sertçe vuran rüzgarla zaten eğik olan başını daha da eğdi genç kız. Omuzunda taba rengi çantası üstünde kabanı ve siyah şalı ile yağan yağmurda kalabalık caddede yürüyordu.
Yağmuru severdi, şemsiyesini başının üzerinde özenle tutuyordu. Yağmuru severdi ama başının ıslanmasını sevmezdi. Bir elini şemsiyeden dışarı doğru uzattı. Eline yağan damlalar naif bir görüntü oluşturuyordu.
Kalabalık sokakta güneş ve ay gibi zarifçe süzülen genç kız isminin anlamını hakkıyla veriyordu. Mihrimah... Annesinin gözleri gibi yemyeşil gözleri vardı. Özenle sakladığı simsiyah saçları vardı tıpkı babasının saçları gibi. Uzun boyluydu. Güzeldi...
Yalnız bu gün biraz hazenliydi. Sebebini bilmiyordu ama içinde bir sıkıntı vardı. Derin bir nefes aldı. Burnuna gelen toprak kokusu daha da derinleşti. İçine çekti seve seve. Yol biraz uzundu. Saatine baktı dersinin başlamasına daha vardı. Yinede adımlarını hızlandırdı çünkü atölyeye gidip yeni bir tablo yapmak vardı kafasında.
Yine düşüncelere dalmışken telefonu çaldı. çantasında ki telefonu çıkartıp gelen çağrıyı yanıtladı.
"Kızım hemen eve git" duyduğu telaşlı ses babasına aitti. Hayretle kaşları çatıldı.
"Hayırdır inşallah baba. Ne oldu?" dedi.
"Çabuk ol kızım. Acele et. Eve git ve evde bekle. Sonra biri seni almaya gelecek. Dediklerimi yap kızım." henüz Mihrimah bir şey diyemeden telefon çoktan yüzüne kapatılmıştı. Kalbine bir sancı girmişti. İçinde ki huzursuzluk daha da büyümüştü. Ne olmuştu ki. Kendini biraz topladı ve aceleyle arkasını dönüp eve doğru hızlı adımlar attı. Ama böyle olmayacaktı. Yol kenarında durdu ve yoldan geçmekte olan taksilere el kaldırdı. Bir, iki, üç taksi derken sonunda biri durmuştu. Hızlıca binip adresi verdi. Ardından babasını aradı. Çaldı, çaldı, çaldı ve meşgul. Eli ayağı birbirine karışmış oldukça telaşlanmıştı. Allah'tan ev araba mesafesi ile yakındı. Yaklaşık on dakika sonra taksi evlerinin önünde durdu. Aceleyle taksimetredeki tutarı ödeyip indi.
Bahçe kapısını açıp koşturur adımlarla kapıya varıp zile bastı. Kapı Ayşe teyze tarafından açılmıştı. Hemen içer girdi. Hızla botlarını çıkarttı.
"Kızım" dedi Ayşe teyze korkmuş sesi ile.
"Neler oluyor Ayşe teyze?" dedi Mihrimah merak ve korkuyla.
"Bilmiyorum kızım,bilmiyorum" yaşlı kadın gerçektende bir bilinmezlik ve çaresizlik içindeydi. Yüzü üzüntüyle daha da buruşmuştu sanki.
"Babam nerede?" Diye sordu genç kız.
"Valizini topladı ve gitti." Yaşlı kadın epey korkmuş ve üzülmüştü.
Mihrimah ise neler olduğunu çözmek istiyordu. Bir anda ne olmuştu. Daha sabah babası ile kahvaltısını yapmıştı.Salona geçip beklemeye başladı. Sağa sola tedirgin ve hızlı adımlar ile giderken telefonu çaldı. Elindeki telefonun ekranını kendine çevirdi. Arayan yabancı bir numaraydı normalde hemen açmazdı ama bu sefer aceleyle yanıtladı.
"Kapının önüne çık" hiç tanımadığı bu ses bir erkek sesiydi. Sert ve emir veren cinstendi.
"Kimsiniz?" Dedi.
"Seni almaya gelecek kişiyim. Baban söylemişti." Telefonun ucunda ki genç adam ürpertici bir tonda konuşuyordu. Fakat babası böyle bir şey söylemişti bu yüzden güvenmesi gerekiyordu. Telefonu kapattı ve Ayşe teyzeye sarılıp salondan çıktı. Hızlıca botlarını giyip kapıdan çıktı. Bahçe dışında duran büyük siyah rose royce model arabaya doğru yürüdü. Filmli camlardan arabanın içi oldukça zor gözüküyordu. Arabaya yaklaştığında ön cam açıldı. Sürücü koltuğunun yanında oturan adam arkayı işaret edip binmesini söyledi.
Oldukça kötü hissediyordu genç kız. Ne yaptığını bilmez komutlarla hareket eden bir robot gibiydi tıpkı.
Arkaya oturdu. Arabanın içinde yanan loş ışık daha da kasvetli bir hava vermişti ortama.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZEN (Düzenleniyor)
General FictionCinayetin parçalanmış sayfaları... Aşk, hüzün, öfke, acı, feda... belki de her şey, her his, her duygu Bir adam var. Belinde silah, elinde kitap. Kalıplaşmışın dışında. Aşık, anlayışlı, bilgili, iyi kalpli... Genç bir kadın var. Yüreği özlemle dol...