3.BÖLÜM

3.8K 263 40
                                    


🍂

Başını oturduğu koltuğun kenarına yaslamış düşünüyordu genç kız. Bu böyle olamazdı. Bu evde yabancı bir adam ile kalamazdı. Boynunda ki kolyesini sıkı sıkı kavradı. İhtiyacı vardı annesine. Onun kolyesini boynunda taşıyarak hep hissetmek istiyordu.

MİHRİMAH'DAN

Gözlerim yanıyor, kulaklarım çınlıyor başım çatlıyordu. Yabancı bir adamla bir evdeydim. Allah'tan Ayşe teyzem vardı. Kimseye güvenemezdim. Babam mektubunda ona güvenmemi söylüyordu ama güvenmek kelimesi çok derin bir mevzuydu. Benim en güvendiğim insan, babam bile bana yalan söylerken elin adamına nasıl güvenebilirdim ki. Sanırım o adamla biraz konuşmam lazımdı. Evime dönmem lazımdı. İllaki bir çaresi vardır.
Düşüncelerimi eyleme dökmek için ayağa kalktım. Odanın içindeki banyoya girdim. Baş örtümü ve bonemi çıkartıp ardından saçlarımı serbest bıraktım. Başımın ağrısını dindirmek için biraz ovaladım. Saçlarımı tekrar bağladım ve elimi yüzümü bol su ile yıkadım. Başıma tekrar bonemi taktım ve baş örtümü yaptım. Kıyafetime çeki düzen verdikten sonra önce banyodan ardından odadan çıktım.
Karşımda ki kenarları siyah demir olan otantik merdivenden aşağı indim. İner inmez salon karşılıyordu insanı. Salondaki muazzam cam manzarayı sergiliyordu bana. Gözlerimi biraz daha gezdirdim. Siyah deri koltuklardan birine oturmuş duruyordu sadece adını bildiğim adam. Ürkek adımlarla varlığımı hissettirmeye çalıştım. Ayak seslerimden anlamış olacak ki kafasını bana doğru çevirdi. Bakışlarımı yere indirip en uç köşede bir koltuğa oturdum.
Yiğit koltukta dikleşip arkasına yaslandı. Siyah kumaş pantolonu ve ilk iki düğmesini açmış olduğu beyaz gömleği ile duruyordu.
Hayırdır der gibi baktı. Genzimi temizleyip konuşmamı kafamda toparlamaya çalıştım.
"Biraz konuşmak istiyorum" diyebildim zorlanarak.
"Konuş" dedi. Kalın ve tok bir sesi vardı. Açıkçası muhteşem bir tınıydı.
"Ben burada daha fazla kalamam, kalmamalıyım. Bir çaresini bulursun, aynı evde kalamayız" dedim. Cümleleri bilerek ardı ardına söylemiştim. Biraz heyecandan biraz korkudan.
Bıkkınlıkla nefes alıp verdi. Küçümser bir tavırla bakıyordu. Başını ovdu ve burun kemerini sıktı.
"Ölmeye meraklısın anladığım kadarıyla" dedi. Gözlerim hayretle açılırken hayır diye kekeleyebilmiştim.
"Bak olanlar oldu, artık baban yok. O ev yok. Eski hayatın yok. Artık ben varım. Bu ev var. Düşmanların var. Bunları hemen kabullensen iyi olur. Seni alıştırmak ile zaman harcayamam. Ha çok takıldıysan bir yabancı ile aynı evde kalmam diye bir çaresi var. Zaten bunu isteyen de babandı. Evlenirsin benimle olur biter.."
Dediklerini doğru mu duydum diye kaşlarımı çatmıştım. Sanırım şoka girmiştim çünkü kulaklarım uğulduyordu. Tanımadığım bir adamla evlenmek.. sanırım bir günde olabilecek tüm film senaryolarını yaşamıştım.
Karşımda ki adam benden tepki bekliyordu.
"Saçmalık" diyebildim yalnızca.
"Senin bu evden gitmek istemen daha da saçmalık" dedi sertçe.
"Böyle birşey olmayacak. Senin kim olduğunu bile bilmiyorum" diye diklendim. O kurtsa ben kuyruktum.
"Aşk evliliği yapmıyoruz ne tanışmasından bahsediyorsun?" Aklınca benimle dalga geçiyordu.
"Sen evliliği oyuncak mi zannediyorsun" diye sesimi yükselttim.
"Sende ona gelmem buna gelememsin. Ya evlenirsin benimle bu evde gönül rahatlığı ile yaşarsın artı okuluna devam edersin yada benimle evlenmezsin bu evden de defolup gidersin ya ölürsün ya da gitmezsin nefsinle boğuşup durursun" dedikleri aşırı derecede canımı sıkıyordu. Eteğimin kenarlarını sıkmaktan buruşmuştu eminim ki.
Derin ve sıkıcı bir nefes aldım.
"KİMSİN SEN.." diyecek birşey bulamamıştım ve bu mantıklı gelmişti.
"Yakında iyice öğreneceksin ama şimdi bi ön spoiler vereyim" dedi ciddi ciddi dalga geçiyordu.
"Ben Yiğit Buğra AKADOĞLU kısaca racon ama sen Yiğit diyebilirsin" dedi ve göz kırpıp yanımdan geçti. Ben öylece aynı pozisyondaydım. Merdivenlere çıktığında seslendi.
"Yada daha kısası Kocan" dedi ve yüzündeki gevrek ve bir o kadar uyuz gülümsemeyle merdivenlerden çıktı.
" Keko bildiğin Keko" dedim sinirle. Raconmuş. Sanırsın mafya babası

Sinir kat sayım artarken bir şeyleri fırlatmamak için zor duruyordum. Öfkemi dindirmek için koltuğa oturdum. Deli gibi çığlık atmak istiyordum. Sakinleşmeye çalıştım.
En son dayanamayıp orta sehpanın üzerinde duran mumu yere hırsla fırlattım.

"Babanın malı değil" yukarıdan onu sesi gelmişti. Babanın malı değil ne?? Bu adam fazla değişikti. Başımı kaldırıp yukarıya baktım.
Merdivenlere yaslanmış bana bakıyordu. Gözlerimi devirdim.
"Sen psikoloji okumuyor musun sinirlerine hakim olmalısın" dedi. Bu adam benimle ilgili herşeyi mi biliyordu Allah aşkına.
Cevap vermeden koltuktan kalktım ve az ileride olan mutfağa girdim. Beyaz mutfak dolapları vardı. Siyah ankastre takım ve de siyah bir masa. Tezgahın üzerinde duran bardağı alıp sürahiden su doldurdum. Yere çömeldim ve içtim. Tam bu sırada Ayşe teyze mutfağa girmişti. Neler oldu der gibi baktı.
Ayağa kalkıp bardağı tezgaha koydum.
"Otur teyze" dedim üzgün bir ifade ile. Dediğimi yaptı ve oturdu Ayşe teyze. Bende tezgaha yaslandım.
"Benimle evlen dedi" dedim sinirle.
Ayşe teyze garip bir şaşkınlık nidası atarken ben onu izliyordum.
"Ciddi misin?" Dedi. Evet manasında kafamı salladım.
"Tüh tüh tüh" diyerek dizlerine vurmaya başlamıştı.
"Ne yapacağım" dedim karşısındaki sandalyeye otururken.
"Ay ne bileyim kızım ben. Benim aklım ermiyor şu bir günde olanlara. Vallahi daha fazla kaldırmadan kalpten gideceğim" dedi.
"Allah korusun" deyip elini sıvazladım.
Biz olay üzerinden muhabbet ederken aniden bir cam kırılma sesi geldi.
Korkuyla yerimden sıçramıştım.
Hızla ayağa kalkıp mutfağın kapısına yaklaştım. Bu sırada aceleyle merdivenlerden inen Yiğit'se bana "orda kal" diye kükremişti. Korkuyla kapı pervazına dayandım. Ayşe teyze kalbini tutmuş gözleri yerinden fırlayacak gibi bakıyordu. İçeriden bir ses seda yoktu. Cesaretimi toplayıp mutfaktan çıktım.
Yiğit yere eğilmiş anladığım kadarıyla elinde mermi tutuyordu.
Yanına yaklaştım. Elinde ki mermiyi avucunun içine hapsedip sıktı. Ve ayağa kalktı. Karşıda ki büyük camın bir kısmı kırılmış yerdeydi.
"Neler oldu böyle" dedim.
Tam cevap vereceği sırada telefonu çaldı. Aceleyle açıp kulağına götürdü.
Telefonun sesi biraz bana da geliyordu. Yani duyuyordum.
"Bunu tehdit olarak algılayabilirsin" konuşan adam Fransızca konuşuyordu. Benim yabancı dilim Fransızca olduğu için anlayabilmiştim.
Yiğit sinirle bağırdı hatta resmen kükredi ve telefonu kapatıp koltuğa fırlattı. Ardından elindeki mermiyi de fırlattı.
Birşey demeye korkuyordum o yüzden pusup kalmıştım.

"Cama yazık oldu" tam arkamdan Ayşe teyzenin sesi geldi. Cama yazık oldu ne kadının olayın sıcaklığına rağmen bunu düşünüp birde sesli dile getirmesi sinirlerim bozmuştu. Hayır gülemezdim şuan. Dudaklarımı sıkıca bastırdım.
Yiğit Ayşe teyzeye ters bir bakış atıp" tövbestağfirullah" dedi sertçe.
"Camı yarın yaptırırım Ayşe teyze sen merak etme" dedi sinirle ve yukarı doğru çıktı.
O yukarı çıkınca bastırdığım gülemem hafiften dışarı çıktı sonra ağlamaya dönüdü.
"Ay sinirlerim bozuldu ya" diyerek ağlıyordum şuanda.
Gülmek ve ağlamak karışık bir şey yaparken Yiğit'in gür sesi duyuldu.
"Ya ağla ya gül bunları yaparken sessiz yap" bağırarak uyarısını yapmıştı ve sonrası sertçe bir kapı örtülmesi.
Sesimi yutup bende yukarı çıktım. Arkamdan da Ayşe teyze gelmişti.
Odalarımıza girmeden önce sessiz bir iyi geceler dileklerinden sonra odalarımıza girmiştik.
Valizime doğru gidip fermuarını açtım. Çerçeveyi komidine koyup kıyafetleri dolaba yerleştirmeye başladım. Valizi tamamen yerleştirdiğimde pijamalarımı giyip kapıyı kilitledim. Yatağa girdim ve yorganı üzerime çektim.
Olanlar hafızamdan gitmiyordu da şimdi iyice yayılmışlardı. Gözümden yaşlar akarken zor da olsa uykuya dalmıştım.

Selamunaleyküm arkadaşlar. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Lütfen hikayenin yayılmasında yardımcı olun arkadaşlar. İki gün oldu 75 okuma oldu iyi ama daha iyi olabilir. Birde oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Allah'a emanet olun🍁

HAZEN (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin