Vücudum korku, endişe ve bir çok duygu ile kaskatı kesilmişti.
Yiğit seri adımlarla Aslı'nın yanına gidip onu kucağına aldı.
"Ne duruyorsun Mihrimah" diye bağırdı.
Yere mıhlanan bacaklarımı zorla hareket ettirip arabanın kapısını açtım.
Yiğit Aslı'yı arka koltuğa bırakıp kendi koltuğuna yerleşti."Mihrimah hızlı" diye tekrar uyarınca bende hemen arabaya bindim.
Hızlıca anayola çıkıp hastaneye doğru gittik.
Şok olmuş vaziyette tepkisiz duruyordum.
Tehditlerinden korkmamıştım ama onun bu hale gelmesinde payımız vardı.
İşte bir aileyi darmadağın etmiştik. Benim babam bir aileyi dağıtmıştı.Gözyaşlarım benden habersiz akıyordu.
"Mihrimah" Yiğit gözünü bir saniyeliğine yoldan ayırıp bana baktı.
"Sen iyi misin?" Dedi kaşını kaldırıp.
Sadece başımı sallayabilmiştim.Hastaneye geldiğimizde arabayı hızlıca park edip Aslı'yı yine kucağına aldı.
Aslı ve Yiğit önde ben arkada koşar adımlarla hastaneye girdik.
Önümüze gelen sedyeye Aslı'yı bıraktı Yiğit.
Aslı acile alınırken biz koridorda kalakalmıştık.Gelinlikle hastanedeydim ve beni görenler garip bakıyorlardı.
En yakında ki koltuğun birine oturdum.
Yiğit'te yanıma gelip oturdu.
"Arslan Cihan'ın kızı" dedi acile bakmaya devam ederken.
"Onu anladım" dedim düz bir ifadeyle.
"Merak etme. Tehditleri seni korkutmasın" dedi.
Ona baktım. Gözlerimin en içine bakıyordu.
Gözlerimi kaçırmadım.
"Biz birilerinin hayatını gerçekten mahvettik" dedim.
"Sen en masumumuzsun" dedi beni ikna etmek istercesine.
"Sakın kendini suçlama" dedi ve elimi tuttu.
Gözlerimi kapattım. Ve bir damla yaş süzüldü hızla.Evet yine çaresiz olduğum anda ondan destek bulmuştum.
Aslı sedyeyle çıkınca ayağa kalktık. Hemşireler onu asansöre götürürken biz doktorun birşey demesini bekliyorduk.
"Aslı hanımın yakınları mısınız?" Dedi doktor.
"Evet" diye atıldı Yiğit.
"Aslı hanım aşırı sinir ve strese bağlı bir bilinç kaybı yaşamış. Bir gün müşahade altında kalacak" doktor bildirisini yapmıştı ve uzaklaşmıştı.Yiğit telefondan birisini aradı.
"Cihan'lara haber ver. Kızları hastanede" dedi ve telefonu kapattı.
Yanıma gelip "gidelim" dedi.
"Kızı yalnız mı bırakacağız?" Dedim şaşkınca.
"Birazdan ailesi burada olacak. Emin ol burada olmak istemezsin" dedi ve kolumdan tutup çıkışa götürdü.&&&&
"Ayşe teyze neden Burak'lara gitti?" Dedi Yiğit ceketini çıkartırken.
Eve gelmiştik ve ben hala şoktaydım. Biraz biraz olanları idrak ediyordum.
"Şey Saliha biraz hassas şu aralar. Yemek konusunda Ayşe teyzeme ihtiyacı var" dedim.
Kafasını sallayıp yukarı çıktı.
Arkasından bende gelinliğimi toplayıp merdivenlerden çıktım.Odama girip gelinliğimi çıkardım ve pijamalarımı giyindim.
Yorucu bir gündü.
Ve de üzücü.
Aslı'ya üzülmüştüm. Tehditlerinden korkmasamda onun haline acımıştım.
Bir de ben diyordum ki "hayatım tepetaklak oldu" şimdi Aslı'ya bakıyorum da o mahvolmuştu.Saçlarımı rahatlatıp aynanın karşısına geçtim.
Solmuştum cidden. Biraz toparlanmaya ihtiyacım vardı ama her gün birşey çıkıyordu.
Yatağıma geçip başımı yastığa koydum.
Uyku siyah odalarını bana açıp buyur etmişti.-----
Boş bir ormanda gezintideydim. Etraf yeşil ağaçlarla kaplı. Gökyüzü gri. Derinlerden gelen anlaşılmayan bir ses var. Korkuyla başımı sağa çeviriyorum. Yiğit'i görüyorum. Elinde ki silahı karşıya doğrultuyor.
Endişeyle başımı sola çeviriyorum. Orada da Laurent var. Elinde ki silahı Yiğit'e doğrultmuş.
Tekrar Yiğit'e bakıyorum. Bir anda arkasında Aslı beliriyor. Yiğit'in yanına gelip elini tutuyor.
Dizlerimin üzerine çöküyorum.
Yiğit'e elimi uzatıyorum ihtiyacımın olduğunu belirterek. Bakışlarını benden çevirip Laurent'ı vuruyor. Ve Aslı'nın elini sıkıca kavrayıp karanlığa gömülüyorlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZEN (Düzenleniyor)
General FictionCinayetin parçalanmış sayfaları... Aşk, hüzün, öfke, acı, feda... belki de her şey, her his, her duygu Bir adam var. Belinde silah, elinde kitap. Kalıplaşmışın dışında. Aşık, anlayışlı, bilgili, iyi kalpli... Genç bir kadın var. Yüreği özlemle dol...