19. BÖLÜM

2.5K 206 9
                                    

Odanın içinden gelen sesler beynimde bomba etkisi yaratırken kendimi kaybetmiş gibiydim.
"Yiğit" diye çığlık attım bir kez daha.

Doktorlar ona kalp masajı yapıyordu. Onu hayata döndürmek için odada mücadele ediyorlardı.

Bense burada çırpınıyordum. Cama vurup çığlık ata ata ağlamaktan başka birşey yapamıyordum.

Gözlerimin önünde ölmesini izleyemezdim.
Gözlerimin önünde hayata veda etmesini kaldıramazdım.

Doktorlar tüm güçlerini sarf ediyorlardı.
Hemşirelerden biri beni fark edip cama yaklaştı.
Beyaz jaluzi perdeyi indirdi.
Şimdi odayı göremiyordum.
Saliha olayın şokundan çıkıp, seri adımlarla yanıma geldi ve kollarıyla beni sardı.
Çırpınışlarımı engellemişti.
"Mihrimah, Mihrimah" diye beni sarsıyordu.
Çıldırmış gibiydim.
Sesler boğuk boğuk geliyordu.
Yerde ben çırpınıyordum Saliha'da beni tutmaya çalışıyordu.
Gözyaşlarım sınırlarını aşmış yanaklarımı parçalarcasına akıyordu.

Odadan hala çıkmamışlardı.
"Dua et, dua et" diye fısıldıyordu Saliha.

Gözlerimin bulanıklığı arasından kapının açıldığını fark ettim.
Hızla Saliha'nın kollarından sıyrılıp ayağa kalktım.
"O ölmedi değil mi?" Diye bağırdım.
"Sakin olun hanımefendi" dedi doktor sakin bir ifadeyle.
Fakat sakin kalamıyordum ki. Sevdiğim adam orada ölmek ve yaşamak arasında ki çizgideydi.
Kalbi durmuştu...

"Hastayı geri döndürdük sakin olun" dediğinde ellerim havada öylece kalakalmıştım.
Algılamadığımı zannetmiştim.
Yanlış mı duymuştum.
O yaşıyor muydu?

Yavaşça havada kalan ellerimi indirip ağzımı kapattım.
Gözyaşlarım bu sefer mutluluktan akarken sarsıla sarsıla ağlıyordum.
"Allah'ım teşekkür ederim" dedim.

Burak duvarın kenarına çökmüş benim gibi sevinç gözyaşları döküyordu.
Ayşe teyzem ve Saliha'da öyle.
Bade ise koltuğa çökmüş başını elleri arasına almış sarsıla sarsıla ağlıyordu.

"O yaşıyor, bizi bırakmadı" dedim şaşkınlıkla.
"Yaşıyor" diye tekrarladım.
Kapıya yaklaşıp içeriye baktım.
Cihaz normal ses çıkartıyordu, ekranda ki çizgiler ise düz değildi.

Yüzüm gülerken kalbimde gülmüştü.
Nefes alıyordu. Nefes alıyordu çok şükür.
Ellerimi semaya bir kez daha kaldırıp şükür ettim.

"Şimdi girmeyin odaya." Dedi hemşire ve gülümseyip uzaklaştı.

O yaşıyordu ya girmesemde olurdu.
Koltuklara oturdum.
Ya ölseydi. Bunu düşünmek bedenimi ürpertirken buz gibi olmuştum.

Bir insanı kaybetmeden ve ya kaybetmeye ramak kala mı değerlerini anlayacaktık?
Eğer Yiğit burada olmasaydı ben ne zaman kendime gelip onun benim hayatımda ki en önemli kişi olduğunu anlayacaktım.
Peki benim bu yaptığım nankörlük değilde neydi!

Kendime o kadar çok kızıyordum ki....
Yiğit'in bir zamanlar dediği gibi hiçbir şeye değmezdim cidden.

&&&&

İki gündür yoğun bakımın önünden ayrılmamıştım.
Hayati tehlikesi devam ediyordu. Ama iyiye gittiği söyleniyordu.
Gözlerimi ovuşturup boynumu sağa sola çevirdim.
Şu an odada doktorlar vardı.
İnşallah iyi haberler verecekleridi.
Umutla bekliyordum.

"Mihrimah hanım" bir doktor gülümseyerek çıktı odadan.
Ayağa kalktım
"Buyurun" dedim.
"Hayati tehlikeyi atlattı. Eğer gözlerini açarsa özel odaya çıkabilir akşama doğru" dediğinde gözlerimin içinden ışık geçtiğine emindim.

HAZEN (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin