Yiğit dik tuttuğu omuzlarını düşürüp yavaş yavaş Laurent'a yaklaştı.
Laurent'ta öyle bir ifade vardı ki... Sanki en ufak bir olumsuzluk olsa çökecek gibi.Yiğit kollarını açıp yavaş hareketlerle Laurent'a erkekçe sarıldı.
İkisi de dokunulsa ağlayacak kıvamdaydı. Laurent dolan gözlerini sımsıkı kapatıp Yiğit'te sıkıca sarıldı.
On yılın hasretini bastırmak için sarıldılar."Affet beni." dedi Laurent.
"Sende beni.." dedi Yiğit.
Bu manzara karşısında benim de gözlerim dolmuştu.
Onları yalnız bırakmak için sessizce mutfağa gittim.Salonda ki dramı yüreğim de kaldıramayacak gibi olmuştu.
Tezgaha yaslanıp göz pınarlarımda birken yaşları baş parmağım ile silip derin bir nefes alıp verdim.Aslında zannettiğimden daha çabuk ve kolay olmuştu.
İki kardeş sanki uzun zamandır bu anı bekliyordu.Mutfağın kapısının ucundan baktığımda ikiside hala ayaktaydı.
Cidden yüz ifadelerini anlatacak kelime bulamıyordum.
Öyle dolu doluydularki.
Onca yılın hesabını gözlerinden geçiriyorlardı.
Konuşmaya hala çekiniyorlardı. Ya da ne diyeceklerini bilmiyorlardı."On yıl..." dedi Yiğit sertçe yutkunup.
Sesinde hem hayal kırıklığı hem de hüzün vardı. Peki öfke... kırıntısı bile yoktu şu anda.
"On yıl için değdi mi yaptıkların? On yıldır düşman olmak için geçerli sebeplerin var mıydı?" dedi. Sesinde hiç öfke yoktu. Yalnızca hayal kırıklığı.Laurent, Yiğit'in dedikleri ile ezilirken üzgünce baktı.
Mavi gözlerinin kenarları şimdiden kıpkırmızı kesilmişti."Aptal herifin teki olduğumu biliyorum." Diye mırıldandı.
"Bunca yıl sebepsiz yere hayatımızı zehir ettim."Yiğit birşey demedi ve daha fazla ayakta durmanın saçma olduğunu anlamış olacak ki oturması için koltuğu işaret etti.
Sessizce oturma bölümüne geçip karşılıkı oturdular.
"Ben yıllarca öfkemin ve hırsımın esiri olmuşum." Dedi Laurent.
"Senin gözünü yalnızca öfke bürümüştü. Hiçbir şey görmüyordun. Hiçbir şey duymuyordun. Şimdi ne olduğunu çok merak ediyorum." dedi.Laurent gözünü kapatıp açtı.
"Tedavi gördüm." dedi sıkılarak.
Yiğit yüzüne küçümseyen bir gülümseme kondurup Laurent'a baktı.
"Bunu yıllardır her fırsatta sana söylemiştim." dedi başını sallayarak."Biliyorum..." dedi Laurent. "Ama bunu anlayamazsın. Aklım şimdilerde başıma geldi. Her şeyin farkına şimdi vardım. Ve yaptıklarım için öyle pişmanım ki... Beni affetmen garibime gidiyor." Dedi üzgünce.
"Unutma ki biz kardeşiz." Dedi Yiğit sadece.
"Bu günden sonra bir daha Türkiye'ye gelmeyeceğim. Asla bir daha sizi huzursuz etmeyeceğim ve eskileri anımsatmayacağım." dediğinde kaşlarımı hayretle çattım.
Yiğit'te benim gibi bir tepki verdi.
"Sebep?" Dedi hayretle.
"Bunca şeyden sonra birşey olmamış gibi davranamam." dedi.Yiğit kaşlarını daha da çattı.
"Biz nasıl öyle davranacaksak sen de öyle davranacaksın. Biz on yıl öncesine dönmek için buradayız. Sen neyden bahsediyorsun?" Dedi hiddetle.
Konuşmalarının başından beri ilk defa sinirlenmişti.
Ve biz nasıl davranacaksak derken aslında her şeyi unutup hayata devam edeceğini söylemişti."Aksine bu saatten sonra bir yere gidemezsin. Bunca yıl sonra her şey düzelmiş." İkna etmeye çalışır gibi söylemişti.
Laurent sessiz kalıyordu. Yüzünde düşünceli bir ifade vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZEN (Düzenleniyor)
General FictionCinayetin parçalanmış sayfaları... Aşk, hüzün, öfke, acı, feda... belki de her şey, her his, her duygu Bir adam var. Belinde silah, elinde kitap. Kalıplaşmışın dışında. Aşık, anlayışlı, bilgili, iyi kalpli... Genç bir kadın var. Yüreği özlemle dol...