Alarma benzer bir ses beynimde yankılanırken rüya gördüğümü sanıyordum.
"Alarmını kapat" denilmesi ve hafifçe dürtülmemle gözlerimi araladım.
Etraf hala zifiri karanlıktı.
Yanımda Yiğit'i görmemle hafif bir şok geçirsemde gece aklıma gelmeye başladı.Oda da hala yankılanmakta olan alarm sesiyle kaşlarını çatmıştı Yiğit.
Hızla doğrulup alarmı kapattım.
Gözlerimi ovuşturup yataktan çıktım.
Banyoya girip abdest aldım ve namazlıklarımı alıp yere iki tane seccade serdim.Yiğit'in odasının pervazına yaslanıp ona seslendim.
Mırıltı ve homurdanma karışık bir ses çıkartıp yorganı üzerine daha da çekti."Haydi namaz kılalım" dedim. Bu sefer onu namaza kaldırmak istiyordum. Evet, istiyordum ki beraber namaz kılıp huzurumuza huzur katalım.
Yatağa yaklaşıp omuzundan tuttum.
"Yiğit" diye fısıldadım.Aynı homurdanmayı tekrar bahşedip kafasını yastığa gömdü.
"Seninle namaz kılmak istiyorum" dedim hevesleUykulu gözlerini yarılayıp bana baktı.
"Mihrimah" diye homurdandı.Onu zorlayıp zorlamamak arasında mekik dokurken şansımı bir kez daha zorladım.
"Haydi lütfen" dedim.Kollarını sardığı yastıkla epey komik gözüküyordu. Sanki okula gitmek istemeyen bir çocuk gibi bir yüz ifadesi takınmıştı.
"Bunu sonra konuşalım" dedi tam uykudan çıkmadan.
Umutsuzca omuzlarımı çöktürüp ayaklarımı sürüye sürüye odadan çıktım.
Seccadenin birini kaldırıp kendi namazımı eda ettim.
Ardından Allah'a şükür edip, Yiğit için dua ettim.Odaya tekrar döndüğümde Yiğit hala aynı pozisyonda yatıyordu. Yanına uzanıp tekrardan uykuya daldım.
&&&&&
Gün ışığı göz kapaklarımdan geçmeye çalışıyordu. Gözlerimi açıp bulunduğum odayı taradım. Başımı sağ tarafa çevirdiğimde Yiğit'i görmeyi bekliyordum. Fakat yoktu.
Yataktan çıkıp işlerimi hallettim.Aşağı indiğimde salon boştu.
"Yiğit" diye seslenerek mutfağa doğru gittim.
Burada da yoktu.Kaşlarım endişeyle çatılırken olabileceği yerlere baktım. Ama yoktu.
Tekrar odaya çıktığımda kıyafetlerinin koltuğun üzerinde olduğunu fark ettim.
"Hayırdır inşallah" diyerek telefonumu aldım.
Yiğit'i arayıp açmasını bekledim.Üç kere çaldıktan sonra açmıştı.
"Neredesin?" Dedim telaşla.
"Şirketteyim"
"Ne" dedim şaşkınlıkla "şaka mı yapıyorsun. Daha iyileşmedin""Ağır iş yapmıyorum karıcım sakin ol" dedi gülüyordu.
"Yiğit lütfen eve döner misin. Daha yeni çıktın hastaneden. İşe gitmek ne diye" dedim kızarak
"Birşey olmaz. İyiyim ben. Ne yapayım bir ay evde mi yatayım"
"Evet evde yat. Bir ay olmasa bile bir kaç gün ya da bir hafta felan. Lütfen hemen eve dön" dedim bir çocuk gibi ısrar ediyordum."Olmaz. İşler birikmiş bir sürü. Sende okula git hem. Akşam görüşürüz" dedi ve anında telefonu kapattı.
Söyleyeceklerim ağzıma tıkılırken şaşkınlıkla telefonuma baktım.
Nasıl gittiğini fark etmemiştim. En azından engel olurdum. Başımı sağa sola sallayıp kendi odama gittim.Madem artık Yiğit'in odası bizim odamız olmuştu öyleyse eşyalarımı oraya taşımalıydım.
Dolabımdaki kıyafetleri kucaklayıp Yiğit'in odasına götürdüm.
Önce etrafı toplayıp dolabın kapağını açtım. Ve gördüğüm görüntüyle yüzümü buruşturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZEN (Düzenleniyor)
General FictionCinayetin parçalanmış sayfaları... Aşk, hüzün, öfke, acı, feda... belki de her şey, her his, her duygu Bir adam var. Belinde silah, elinde kitap. Kalıplaşmışın dışında. Aşık, anlayışlı, bilgili, iyi kalpli... Genç bir kadın var. Yüreği özlemle dol...