Ağırlaşan göz kapaklarımı yavaş yavaş kaldırdım. İlk gördüğüm şey boş beyaz duvar olmuştu. Yavaş yavaş idrak etmeye başlıyordum. Bir yatakta yatıyordum. Hastane yatağı. Başımı sağ tarafa çevirdim. İkili krem rengi bir koltukta başını elleri arasına almış oturuyordu Bade. Başı eğik olduğu için uyandığımı görmemişti.
Nasıl buraya gelmiştim, nasıl bayılmıştım bir fikrim yoktu. Hatırladığım tek şey Bade ile olan konuşmalarımızdı."Bade" dedim zorlanarak. Çünkü dilim damağım kurmuştu.
Sesimi duyunca hızlıca başını kaldırdı.
"Uyandın." Dedi ayağa kalkıp.
"Buraya nasıl geldim?" Diye sordum etrafa bakıp.
"Sen bayılınca ambulansı aradım. Sonuçların henüz çıkmadı. Yiğit'e burda olduğunun haberini verdim. Telefonun komidinin üzerinde. Ben gidiyorum. Bir daha da sizi rahatsız etmem." Dedi aceleyle ve arkasını döndü.Hayretle arkasından baktım.
Garip bir durum içerisindeydik. Benden nefret ediyordu, bende ondan. Ama bana yardım etmişti. Ben bayılınca çekip gidebilirdi de ama beni hastaneye getirmişti.Tam çıkacağı sırada arkasını döndü.
"Bu arada valizde ilk bulduğum şalı başına taktım haberin olsun." Dedi.
Gözlerimi boyun bölgeme doğru indirdiğimde fark ettim. Allah'a şükür başımda şal vardı."Hayatımızdan çıktığın içinde, beni hastaneye getirdiğin içinde sağol." Dedim. İnsanlığım vardı nede olsa. Bugüne bakılırsa onunda insanlığı vardı.
Burukça gülümseyip odadan çıktı. Kim bilir, belki bugün onu son görüşümdü.
Kapı kapandığında içli bir soluk alıp verdim. Ne yapmam gerekiyordu. Yiğit'i aramayacaktım. Saliha'yı arasam telaşlanırdı. Ayşe Teyzemi arasam Saliha duyardı.
Yataktan kalkıp ayakkabılarımı giyindim. Zaten iyi hissediyordum. Bayılma sebebimde çok üzüldüğümden olsa gerekti.
Etrafa bakındım. Sanırım Bade feracemi de almıştı. Çünkü askılıkta feracemi görüyordum.
Feracemi alıp giyindim. Şalımıda düzeltip telefonumu aldım. Tam odadan çıkacakken doktor girdi. Beni ayakta görünce hayretle baktı."Bir dakika neden ayaklandınız." Dedi oldukça genç gözüken kadın.
"Gitmem lazım." Dedim.
"Gidemezsiniz." Dediğinde kaşlarımı kaldırdım.
"Neden?"
"Sonuçlarınızı öğrenin bari." Dedi elindeki dosyayı sallayıp gülümserken.
"Durun tahmin edeyim... soğuk algınlığı, stres üzüntü" diye mırıldandım.Doktor hanım gülümsedi.
"Lütfen oturun." Dedi yatağı gösterip.
Meraklanmıştım. Yoksa daha mı kötüydüm. Kanser miydim yoksa. Allah'ım...Kaşlarımı hüzünle çatılmışken doktora bakıyordum.
Elinde ki dosyayı açtı ve boğazını temizledi."Böyle bir haberi ilk defa vereceğim. Yani benim için de bir ilk olacak. Zaten daha yeni doktorum. Bu yüzden ilk olacak yani. Bende heyecanlıyım yani..." daha ne kadar yani diyecek diye doktora baktım.
"... sonuç?" Dedim merakla.
Doktor derin bir nefes aldı. Benden heyecanlı duruyordu. Başörtüsünü düzeltip boğazını tekrar temizledi."Iı..." diye mırıldandı.
"Eveet.." merakla baktım."Mihrimah hanım..."
"Söyleyin hadi ama" dedim sabırsızlıkla.Ve reklamlar. Kapı açıldı. Kafamı kapıya doğru kaldırdığımda bir hemşire gördüm. Gözlerimi kısıp hemşireye baktım.
"Sevde hanım bir hastanız sizi bekliyor." Dedi hemşire ve gitti.
Adının Sevde olduğunu öğrendiğim doktor tekrar bana döndü.
Evet şimdi final sahnesi.Gözlerimi kısmış, pür dikkat doktora bakıyordum.
"Mihrimah hanım siz... HAMİLESİNİZ."
Verdiğim tepki tıslama şeklinde bir gülüş olmuştu.
Sevde hanım şaşkınca bana baktı.
Tepki vermiyordum. Gözlerim kısık hala doktora bakıyordum.
Doktor yanıma geldi ve beni dürttü.
"Mihrimah hanım" dedi elini önümde sallayıp.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZEN (Düzenleniyor)
General FictionCinayetin parçalanmış sayfaları... Aşk, hüzün, öfke, acı, feda... belki de her şey, her his, her duygu Bir adam var. Belinde silah, elinde kitap. Kalıplaşmışın dışında. Aşık, anlayışlı, bilgili, iyi kalpli... Genç bir kadın var. Yüreği özlemle dol...