"Bak Mihrimah" dedi ve bana doğru eğildi Saliha. "Küçük prenste bir replik vardı hatırlar mısın?" Dedi elini dizime koyup.
"Hangisi" diye mırıldandım."Hani şu ,en iyi yüreği ile görebilir insan. Gözler asıl görülmesi gerekeni görmez, olan" dedi kafasını sallayarak.
"Evet" dedim gözlerimi kaçırıp.
"O zaman gözlerinle görmeyi bırak ve yüreğinle bak." Dedi.Arkama yaslandım. Başımı ellerimin arasına alıp derin bir nefes verdim.
&&&
Evde Yiğit'in gelmesini bekliyordum. Saat on bir olmuştu ve hala yoktu. Aradığımda meşgule atıyordu.
Ayağa kalkıp evin içinde boş boş dolanmaya başladım.
Üst katta Yiğit'in odası, benim odam Ayşe teyzenin odası ve bir oda daha vardı.
Orayı merak edip yaklaştım.
Kapının kulpunu aşağı indirdiğimde kilitli olduğunu fark ettim. Omuz silkip aşağı indim.Neden hala gelmiyordu. Açıkçası korkmaya başlamıştım. Kapıda Caner, Alper ve birisi daha vardı ama Yiğit'in olmaması beni tedirgin ediyordu.
Bir kere daha aramaya karar verdiğimde evin kapısı açıldı.
Yiğit ceketini omzuna atmış, kravatını genişletmiş bir şekilde içeriye girdi.
Hızla yanına gittim."Neredeydin?" Merak ve telaşla sordum.
Bana yandan bir bakış atıp ceketini askılığa bıraktı.
Umursamazca yanımdan geçip salona geçti.
Koltuğa rahatça oturdu."Bir soru sordum" dedim.
Kafasını kaldırıp baktı.
"Nerde olduğumdan sana ne" dedi gözlerini kısıp.
Hayretle yüzüne baktım.
"Sadece merak ettim" dedim ve arkamı döndüm.
Bu sefer kırılan ben olmuştum. Hemde paramparça olmuştum.
Merdivenlere ilerlerken Yiğit'in telefonu çaldı.
Telefon görüş alanımda olduğu için kimin aradığını rahatlıkla görmüştüm. Arayan Badeydi.
Gözlerimi devirip merdivenlerden çıktım.
"Bari telefonu getirseydin" arkamdan seslendi.
Ayaklarımı vura vura yukarı çıktım.
Telefonun sesi kesilince yanıtladığını anladım.
Aslında dinlememem gerekirdi ama kendime hakim olamadım."Evdeyim"
"Tamam Bade"
"Sağol "
"Evet İyiyim"
"Yemek için tekrar teşekkürler Bade iyi geceler"
Sonrası yoktu.
Bade ile beraber olduğu için mi bu kadar geç gelmişti yani.
Üstelik bana, sana yanlış yapmam demişti ama şimdi geldiği saat on bir ve Bade ileydi.
Hırsla odama girip yatağa oturdum.
Neden sinirleniyordum?
Umrumda değildi. İster Bade ile olsun ister başkasıyla. Ama umrumda olacak tek şey bana söylememesi olur. Bana söylesin ki bir yolunu bulup ayrılayım.
Yoksa onu umursadığımdan felan kıskanmıyorum.
Uyumak için hazırlıklarımı yapıp yatağa girdim. Elime kitabımı alıp okumaya başladım.
Fakat ne okuyordum anlamıyordum.
Kitabı bırakıp sağa sola yata yata uyamaya çalıştım. Ama olmuyordu. Bana dedikleri, hareketleri ve tavırları aklımdan gitmiyordu.
Ya da Saliha'nın sözleri..Saat gecenin ikisini gösterirken ben hala vicdanımla boğuşuyordum. Yataktan kalkıp odamdan çıktım.
Evde sessizlik hakimdi. Işıklar kapalıydı. Sadece geçtiğim yerlerde sensörden dolayı hafif loş ışık yanıyordu.
Salona geldiğimde aynada yansımamı görünce kendime baktım. Gözlerim çökmüş ve saçım dağılmıştı. Üzerimde ki hırka omzumun yarısından aşağı düşmüştü. Topuklarımın üzerinde dönüp ayaklarımı sürüye sürüye koltuğa oturdum.
Karanlıkta ve sessizlikte oturmak istiyordum.
Dizlerimi kendime doğru çekip başımı dizlerime gömdüm.
Sırtım ağrımaya başladığında koltuğa uzanmıştım.
Yiğit'in siması gözlerimin önünden gitmezken sonunda göz kapaklarıma hakim olamamıştım ve uyumuştum.&&&&
Güneş ışıklarının gözüme çarpmasıyla gözlerimi araladım.
Başımın altında yastığım üstümde ise örtü vardı. Hızla doğrulup etrafa bakındım. Salondaydım. Gece üzerimde örtü olmadığına emindim ama.
Örtüyü üzerimden atıp ayağa kalktım.
Saat dokuzdu. Hızlı adımlarla odama çıkıp hazırlanmaya başladım.
Yiğit yoktu.
Evin dışına çıkınca Alper karşıladı beni.
"Yiğit bey gitti. Sizi ben bırakacağım" dedi ve arabaya geçti.
Bende arkaya geçtiğimde yola koyulmuştuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZEN (Düzenleniyor)
General FictionCinayetin parçalanmış sayfaları... Aşk, hüzün, öfke, acı, feda... belki de her şey, her his, her duygu Bir adam var. Belinde silah, elinde kitap. Kalıplaşmışın dışında. Aşık, anlayışlı, bilgili, iyi kalpli... Genç bir kadın var. Yüreği özlemle dol...