Ahh!.. bu insanlar...
Gerçek diye bildiğimiz de biz gibi tezat,
Bir hesap ki, tezgahta işler kesat,
Hep bir arsızlık, hep bir telaş,
Halbuki kendi başarısında bile gözü var,
Ondandır gözünde hiç bitmeyen yaş.
Bi bakarsın pazardadır;
Eli doludur amma, ağzında var boş laf!
Bir bakarsın erkândadır;
Dil secde eder, nefsinde var boş haz!
Nazdadır bir yanı, dolanır durur aklınca,
Cilveleşir yaşamla, sanırsın usta.
Gem vurur bazen duygularına,
Haşindir birazda bu hususta.
Şiir yazar, türkü söyler, nutuk atar azcık
Amma
Heybede yoktur nefsinden başka azık.
Aklı fikri üryanda, ayağında yok bir Çarık
Tek meskeni var o da nefis
Ne yapsın, zevk orada kesif.
Taklit edilemez eda nağmeleri meşhurdur
Paraya, mülke ve şöhrete tabiidir.Ahh evladım...
Hangi dem de köpürdün kim bilir!..
Zamanmıydı yoksa seni terleten,
Ardından zangır zangır titreten!
Bilirim,
Surettir elbet seni böyle halleştiren,
Vardan alıp yok a terkettiren...
Toprağın rengi olan ölümden arındıran.
Hayvanca kana kana içilen yalaktan,
Davet mi sızdı, bu ahvalin nedir?
İhanet edersin verdiğin söze,
Seni hayvandan da uzaklaştıran,
Bu adi şehvet kime tabiidir!
Hani yakalım! diyeceğim de bu laneti,
Düğümüne bakıyorum da,
Sendedir, kökleşen enaniyeti!
Kurtarırsan tarumar olan nefsini,
Giyersin o vakit hakikat gömleğini.
Ahh edip vahlanmadan evvel,
İçebilirsen Hakk'ın şerbetini,
Demlenirsin...
O zaman anlarsın cilveyi, nazı
Velhasıl insanlığı, insan olmayıBerk-î HÂTIF
