Ninni

9 3 4
                                    

Bir ben gidiyordum cadde de,
Issızlık kaplı koca bir karanlık vardı.
Birde karanlığa gömülen ben.
Beyaz bir sese ihtiyacım vardı.
Kim demiş sesin rengi Yoktur!
Nasıl buluyorsa renk huzuru,
Öyle buluyordu ses rengini.
Bazen iç çekişlerinde,
bazense susmuşluğunda beliriyordu.
Şimdi siz sessizliğe de şaşıracaksınız!
Hiç mi birşey öğrenmedik sessizlikten,
Bakışları yollara seren türden hani...
Beyaz bir sese ihtiyacım vardı,
Karanlığı aydınlatan,
Karanlığa Ümit olan hani.
Ne vakittir ölmüştüm ben,
Ne kadar da kısalmıştı boyu hayallerimin.
Dünüm bile yarına bol geliyor.
Tam da o cinsten...
Şimdi önüme bakıyorum bir sen yoksun.
Sensizliğin karasımıydı bu karanlık?
Hani senin beyazın, beyaz susmaların...
Sanki sazının  bütün telleri kopmuş
Bir ozan gibi,
Yapayalnızdım.
Anladım ki bir tek ben değil,
Benden önce gitmişti herşey,
Ben son Kaptan-ı gibi beklemiştim
Tüm Ümit'lerimin batmasını.
Anladım ki, bu yüzden
Tek ben kalmıştım geriye.
Ben gittikçe daralıyordu cadde,
Her iki taraftan.
Ben yürüdükçe küçülüyordu yaşam.
Geçmişten geleceğe.
Ben öldükçe can çekişiyordu ölüm,
Kalıp gitmelerle
Ve
Ben sustukça kusuyordu sesim,
Öz sesimden de ileri.
Şimdi hoş gelir ölüm diyemiyorum işte.
Hani ölümü bekler ya insan,
Ben daha fazla korkuyorum artık ölümden.
Ölmüşlüğün çıplak gerçekliğinden.
Bir ben kalmıştım geriye.
Birde ninni söyleyen ölüm,
Kabir beşiğinde.

Müşteki Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin