Multimedia: Egemen Çağlar.
(Ancak Egemen'in kaşlarının ortasında ben yok. Bensiz düşünün :d)
-
"Egemen?"
Bakışlarımız buluştuğunda, gözlerinin hafif kısıldığını gördüm ve o an gülümsüyor olduğunu anladım.
"Anneciğim, şimdi işim var ama seni geri arayacağım, tamam mı? Seni seviyorum." Annemden onay cümlesi aldıktan sonra telefonu cebime attım ve en az benim kadar şaşkın olan Derin'de rahatsızlıkla kıpırdanırken sertçe yutkundum.
"Leyla, bence onun buraya gelmesi iyi bir fikir değil." Derin, şaşkınlığı bir kenara bırakıp anlayamadığım bir korkuyla bir bana bir Egemen'e bakmaya başladı. Kaşlarımı çattım, ne söylediğini anlayamamıştım. "Ne diyorsun?"
Tam cümlesine başlayacakken gözlerim tekrar Egemen'i buldu. Uzun boyu ve sakladığı yüzüyle hala tatlı bir adamdı.
Kapıma gelecek kadar tatlı.
Derin bir şey anlatmaya başladığında onu duymuyordum çünkü o sırada Egemen'in yaptığı hareketi sindirmeye ve sakin kalmaya çalışıyordum.
Kollarını iki yana açmıştı.
Sarılmak ister gibi.
Hiçbir şeyi dinlemedim; duymadım. Gözlerimi ondan çekmeden doğruca yürüyüp kollarına atladığım zaman, aşık olduğum adamın Egemen olduğu artık barizdi.
Başım kalbinin üstündeydi; en az benimki kadar hızlı atan kalp atışlarını duyabiliyordum. Gülümseyip kafamı kaldırdığımda o da bana bakıyordu.
Yüzünü, alışkanıklarını, huylarını bile bilmediğim bir adama nasıl böylesine aşık olmuştum?
Birbirimizi özlediğimizi belli edercesine dakikalarca sarıldık. Sanki daha bu sabah görüşen iki yabancıydı; biz değildik. Ona sımsıkı sarılıp Derin'in cümlesine devam etmesini engellemişken gök gürültüsünün sesini duydum. Yanımdaki adamım varlığı, bu gök gürültüsüne karşı beni koruyabilecek tek şey gibiydi.
Yoldan geçen tek tük insanlar umrumda değildi; ya da ağaçları sallayan hırçın rüzgar... İstediğim tek şey beni tekrar sevmesiydi.
"Seni özledim," diye fısıldadığım an konuşmayıp beni daha sıkı sardı ve bu hareket, benim söylediğim cümleden daha etkili, daha güzeldi.
"Leyla, beni dinlemen gerek." Derin arkamdan bağırana kadar Egemen'e sarılmaya devam ettim ama sonra onun sesindeki endişe ilgimi çekti. Kollarımı Egemen'den sıyırıp arkamı döndüm.
Derin'in arkasında bir adam vardı. Şaşkın ve ardında yatan öfkeli bakışlarla bizi izliyordu.
Siktir, Baran.
Olduğum yere çivilendim. Sanki kalbim kan pompalamıyor, bacaklarım tutmuyordu. Bu adamı her gördüğümde böyle kasıp kavurucu bir sinir hissetmek zorunda mıydım?
Peki yine neden buradaydı?
"Ne arıyorsun sen burada?" Bir anlığına Egemen'i unutup ondan ayrıldım ve Derin'in arkasındaki Baran'ın üstüne yürümeye başladım. "Yine hayatımı mahvetmeye mi geldin?"
Derin'in yanından hızla geçerek Baran'a ulaştım. Yumruklarımı sıkıyor, yanaklarımı ısıyordum.
"Neden sürekli etrafımdasın Baran?" Baran bana bakmak yerine arkamda kalan Egemen'e bakıyordu. Bakışları, daha önce görmediğim kadar donuk ve hırçındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayat Ekmek
Teen Fiction"Âşık olacağımız kişiyi kendimiz seçmeyiz, derler. Ama ben bu düşünceyi desteklemiyorum. Ben seni seçtim, Leyla. Bu yüzden; kalbini kazanana kadar senden vazgeçmeyeceğim." |25.08.2017|