Eve vardığımda annemi uyurken buldum. Odamdan kaptığım yorganla beraber hızlıca ama sessiz olmaya çalışarak salondaki koltuğa kıvrılan annemin üzerini örttüm. Annem önce bir kıpırdansa da sonra uyumaya devam etti. Başının altındaki yastığı düzeltip üstümü değiştirmek üzere odamın yolunu tuttum.
Üzerimi değiştirirken yüzümde aptal bir sırıtma vardı. Egemen'le olan her anı beni gülümsetiyor, o yokken ne yaptığıma dair kendimi soru yağmuruna tutmama sebep oluyordu. Artık onsuz bir hayat düşünemiyordum.
Daha önce hayatımda büyük yer edinen Baran, geçerliliğini kaybetmişti ve yerine asıl aşık olduğum adam geçmişti.
Ona çok geç rastladığım için kendimden nefret ediyordum.
Lacivert bluzumu giyerken önceki gece gözümde canlandı. Ben yanından gitmek için atağa geçtiğimde kolumu tutmuş, "gitme," demişti. O bunu dedikten sonra nasıl gidebilirdim ki?
Eteğimi çıkartıp yerine bir pijama giydikten sonra mutfağa geçtim. Çarşıda hiçbir şey yemediğim için karnım şu an çok açtı ve annemin yemek yapmadığını görmek beni hayal kırıklığına uğratmıştı.
Boş tezgahla bir süre bakıştıktan sonra bunun bana bir faydası olmadığını fark ettim ve tost yapmak üzere tost makinesini çıkardım. Sessiz olmaya çalışarak buzdolabından sucuk ve kaşar çıkardıktan sonra tostumu yapmaya koyuldum.
/•\
Saatlerdir balkonda oturuyordum. Önümde soğumak üzere olan bir kahve, omuzlarımda kalın battaniye ve gökyüzündeki ay...
Her şey tamamdı.
Bundan aylar önce, bir el boğazımı sıkıyordu. Hiçbir şekilde mutlu olamıyor, daha önce zevk aldığım şeylerden artık hoşlanmıyordum bile. Yemek düzenim bozulmuştu, aç olmama rağmen midem kaldırmıyordu.
Geceleri uyuyamıyordum. Gelecek kaygım vardı ve kalbimin boşluğunu, beni terk eden adam yüzünden daha fazla hissediyordum.
Baran beni terk ettikten sonra hiçbir şey düzelmeyecek gibi hissetmiştim. Kalbimi söküp bir dondurucuya atmak ve Baran bana geri dönene kadar da onu ordan çıkarmamak...
Ondan başkasına aşık olmak bana zulüm gibi gelirdi.
Ve sonra birden, Anonim'im hayatıma girdi. İlk başta bir kitapla başlayan bu aşk zamanla büyüdü ve dondurucuya sakladığım kalbim kendi kendine araladı kapakları. Kendimi ona teslim ettim ve sonunda, kalbimin attığını hissettim.
Egemen, Tanrı'nın bana bahşettiği en güzel şeydi.
Yüzümde canlanan anılarla gülümsedim. Gözlerim karanlık gökyüzündeydi ama aklım, ilk zamanlara kaymıştı.
Otobüste hemen yanıma oturduğu günü hatırlıyordum. Deli cesaretiyle maskesini açmaya kalkmıştım çünkü Anonim'imin o olduğunu düşünüyordum. Sonuçta, başka kim etrafta maskeyle gezerdi ki?
Merkez'deki odama girip çantama not bırakması, ormanda yürürken açık bağcıklarımı uyarmak için ağaca not yapıştırması, ilk karşı karşıya gelişimizde yağmurun altında kalbine dokunup, 'neden bu kadar hızlı atıyor?' demem...
Ve Çikolata kokusu...
Kokumu seviyordu.
Beni seviyordu.
Beni mutlu etmeyi seviyordu.
Ve ben onu her ne kadar kovsamda bana geri dönmüştü.
Sevdiğin kadına onu sevdiğini bile söyleyemiyorsun, demiştim. Bir daha karşıma çıkma!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayat Ekmek
Jugendliteratur"Âşık olacağımız kişiyi kendimiz seçmeyiz, derler. Ama ben bu düşünceyi desteklemiyorum. Ben seni seçtim, Leyla. Bu yüzden; kalbini kazanana kadar senden vazgeçmeyeceğim." |25.08.2017|