Ertesi gün uyandığımda başım ağrıdan çatlıyordu. Üstümde mavi elbisem, yüzümde dağılan makyajım ve birbirine girmiş saçlarımla korkunç gözüktüğüme emindim. Başımı yataktan kaldırır kaldırmaz, r bir önceki gecenin kırıntıları doldu zihnime. Egemen'in konuşmalarından sonra söyleyecek bir şey bulamayışım, eve dönene kadar uyumam ve eve varınca beni uyandırıp ben eve girene kadar beni beklemesi, saniyeler sonra gaza basıp gözden kaybolması...
Egemen Baran'ı biliyordu. Kim bilir o notları nasıl bir acıyla okumuştu? Ellerimle yüzümü kapattım. Ona acı çektiriyordum ve bu benim canımı daha çok yakıyordu. Üstelik dün o doğum gününü de mahvetmiştik. Muhtemelen Irmak benimle bir daha görüşmek istemeyecek, Özgür, sarsılan itibarını geri almak için peşimize düşecek, insanlar; olayı çevresindekilere anlatıp yayacaktı.
Şakaklarımı ovarken dün eve nasıl girdiğimi hatırladım. Sarhoş olmama rağmen saksının altındaki yedek anahtarı bulabilmiş ve eve girebilmiştim. Hiçbir şey düşünmek istemeyip üstümü bile değiştirmeden kendimi yatağıma atmıştım. Öyle ki, Egemen'i bile aklıma getirmemiştim.
"Partinin bomba kızı uyanmış!" Derin elindeki süzgeçle odama girdi. Bir eli belinde, diğer eli havadaydı. "Çok komik," dedim yüzümü buruşturarak. "Şaka maka efsaneydi ya dün. O gelen senin Anonim'di değil mi? Bana anlattığın, otobüste gördüğümüz."
"Evet." dedim kısaca ve sonra sıcak yataktan kalktım. Komodinin üstündeki tokayla saçlarımı topuz yaptıktan sonra peşimden gelen Derin'e aldırmadan banyoya girip yüzümü yıkamaya başladım.
"Siz gittikten sonra neler oldu neler! Herkes Özgür'e acıyarak bakıyordu, şaşkınlardı. Özgür çok sinirlendi. Ayağa kalkar kalkmaz ikinizin de hayatını bitireceğini söyleyip ağzı yüzü kan içinde partiden ayrıldı. Irmak ağlayarak eve girdi ve arkadaşları partinin bittiğini söyleyip peşinden gittiler. Anonim seni götürürken çok korktum. Ne yaptığını bilmediğini düşünüyordum ve senin de kafan yerinde değildi. Peşinden koştum ama yetişemedim. Sonra da şalını ve çantanı alıp Mert'e beni eve götürmesi için yalvardım."
"Ben eve geldiğimde sen yoktun." dedim yüzümü soğuk suyla tekrar buluştururken.
"Evet yoktum. Çünkü Mert birkaç kişiyi daha evine bıraktı. En son da beni götürdü. Kızım aklım hep sendeydi. Neler oldu? Neden öyle bir şey yapmış? Yerimizi nereden bulmuş? Neden o kadar sinirlenmiş?"
"Kıskanmış."
"Nasıl ya, sırf kıskandığı için o kadar yol mu gelmiş?" dudaklarını büzdü: "Kıyamam ya." Öldürücü bakışlar atarak Derin'e döndüm. "Salak mısın Derin?" Derin kıkırdayıp elindeki süzgeçle mutfağa koştu ve dakikalar sonra beni kahvaltı için mutfağa çağırdı. Üstümü değiştirdikten sonra yanına gittim.
Kızarttığı patates kızartmalarını iştahsızlıkla yerken Egemen'i düşünüyordum.
Benimkiler ne? Toprak rengi mi? Ya da düz kahve?
Sanırım ne yaparsam yapayım aklımdan silinmeyecek tek cümle buydu.
Sessizlik içinde bir şeyler yedikten sonra başımdaki ağrı geçsin diye ağrı kesici ilaç içtim ve mutfağı toplaması için Derin'i yalnız bırakıp odama çekildim.
Yalnız kalınca her şey tekrar aklıma geliyordu. Saçlarımı kese kağıdında toplamıştı mesela. Bir insan nasıl bu kadar güzel sevebilirdi? Asıl soru, beni bu kadar delicesine seven adama karşı ben ne hissediyordum?
Evet, yanında mutluydum. Onu görmek istiyordum. Onunla konuşmak da güzeldi. Kendini gizemli tutması, bana hediyeler alması hoşuma gidiyordu. Neredeyse 1,5 aydır bunları yaşıyorduk ve ben artık bir sonuca varmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayat Ekmek
Teen Fiction"Âşık olacağımız kişiyi kendimiz seçmeyiz, derler. Ama ben bu düşünceyi desteklemiyorum. Ben seni seçtim, Leyla. Bu yüzden; kalbini kazanana kadar senden vazgeçmeyeceğim." |25.08.2017|