Aynı saatler, Egemen
Bir dal sigarayı dudaklarımın arasına sıkıştırıp ucunu ateşe verdim ve oturduğum koltukta yayıldım. Gözlerimde korkunç bir acı, başımda derin bir ağrı vardı. Kirpiklerimin gözlerime battığını hissederken saatlerdir yapmadığım bir şey yaparak ilk kez gözlerimi kapattım ve başımı geriye yasladım.
Dün akşam gördüğüm şeyi unutamıyordum. Unutulacak bir şey de değildi. Ne zaman gözümü kapatsam aklıma onların sarılışı geliyordu ve hayatımda hiç ağlamadığım kadar ağlamak istiyordum.
Erkekler ağlamazmış, yalan.
Gerçekten seven adamların ağladığını, Leyla'yı severken öğrenmiştim.
Gözlerim kapalı, koltukta yayılmış sigara içerken yüzüncü kez o adamın Baran olup olmadığını düşündüm. Belki de o değildi? Sonuçta onu kanlı canlı görmemiştim.
Ama fotoğraflarını gördün, dedi iç sesim. Kendini kandırmaya çalışma.
Sıkıntıyla nefesimi verdim ve fazla alkolden dolayı çatlayan başımı ellerimin arasına alıp sıkıştırdım. Gözlerimi açtığımda dışarıdan içeriye yansıyan ışık, gözlerimi kısmama sebep oldu.
Parmaklarımın arasına sıkıştırdığım sigarayı yarıda kesip küllüğe bastırdım ve söndürdüm. Gece, bir gram uyku uyumamış ve üç paket sigara bitirmiştim. İçtiğim alkolun de haddi hesabı yoktu.
Ciğerlerimin yandığını, kalbimin söküldüğünü hissediyordum. Aklıma her gelişinde ağlamak istiyordum; ancak artık gözyaşlarım tükenmiş gibiydi.
Altları mosmor olmuş gözlerimi biraz olsun rahatlatmak için küçük evimdeki banyoya girdim ve soğuk suyla yüzümü yıkadım. Birkaç kez yüzüme soğuk suyu çarptırırken, dün geceki yağmuru anımsadım ve dolayısıyla Leyla'yı tekrar hatırladım.
Çiçekleri nasıl bulup benim geldiğimi anlamıştı bilmiyordum. Ona sadece geleceğimi söylediğim bir mesaj atmış ve güllerin resmini yollamıştım. Dışarı çıkıp aramadığı sürece beni bulması imkansızdı.
Demek ki seni aradı, dedi yine iç sesim. Çünkü seni kaybetmek istemiyor.
Yağmurun deli gibi yağdığı o gece beni aradığında olayın şokunu atlatamayarak ağlıyordum. Issız sokaklardan evime ulaşmış ve tam evime girecekken telefonumun çaldığını fark etmiştim. O kadar kendimde değildim ki, bir süre sadece arayan kişinin ismine bakmıştım.
En sonunda aramayı yanıtladığımda, aylar önce sesini duymak için çabaladığım ama şimdi yüzünü bile görmek istemediğim kadının sesini işitmiştim. Sesi korkunç derecede üzücüydü. Bir süre konuşmuştu. O konuştukçukça benim gözlerim doluyordu; en sonunda konuşması bittiğindeyse sesimi zar zor toparlayarak anlık bir cesaretle ondan vazgeçtiğimi söylemiştim.
Peki ondan gerçekten vazgeçmiş miydim? 8 ay boyunca deli gibi sevdiğim kadından 8 saniyede vazgeçebilir miydim? Bilmiyordum.
Son kez yüzüme su çarptıktan sonra guruldayan midemi susturmak için sakin adımlarla mutfağa geçtim. Aslında ayakta bile duramıyordum; saatlerdir bir şey yememiş, sadece duman solumuştum ve kendimi oldukça bitkin hissediyordum.
İçi bomboş buzdolabına bakarken kapının tıklatıldığını işittim. Doğru suyup duymadığımı anlamak için hareket etmeyi kestim ve başımı kaldırıp dikkatle dinledim. Kimseyi beklemiyordum. Üstelik bu evde tek başıma yaşıyordum; ev arkadaşım yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayat Ekmek
Teen Fiction"Âşık olacağımız kişiyi kendimiz seçmeyiz, derler. Ama ben bu düşünceyi desteklemiyorum. Ben seni seçtim, Leyla. Bu yüzden; kalbini kazanana kadar senden vazgeçmeyeceğim." |25.08.2017|