"Benim adım: Egemen. Onunkini biliyorsun. Benimkini de bil."
Derin bir nefes aldı.
"Oraya geldim. Çünkü seni o piçe yem edecek değildim. Instagramda paylaştığın fotoğrafı görür görmez gözlerim karardı. Karşındaki erkek... İnan, aklımda o çocuğa neler neler yapmak vardı. Bu az bile."
Durdu. Dişlerini sıktı. Devam etti: "Arabaya atladığım gibi yanınıza geldim. Gelene kadar 2 arabaya çarpmaktan son anda kurtuldum. Hızımı saymıyorum bile. Bana cevap bile vermemişken o çocukla kadeh tokuşturmanı görmek ne kadar can yakıcıydı biliyor musun? Şerefsiz. Kim bilir seni güzel sözleriyle kandırıp sonra neler yapacaktı... Belki şu an benden nefret ediyorsun. Belki rezil olduğun için beni görmek bile istemiyorsun. Ama üzülerek söylüyorum ki umrumda değil. Oraya gelmek zorundaydım. Çünkü söz konusu sevdiğim kadındı."
Araba, ormanlığa girmemize saniyeler kala durdu. Etrafta ses soluk yoktu. Gökyüzü karanlık, yıldızlar parıl parıldı.
Egemen bana döndü ve gözlerini sımsıkı yumdu. Hiçbir şey düşünemiyordum. Bu itiraf... fazlasıyla gerçek ve can yakıcıydı. Benim yanıma gelmek için kaza yapmış olsaydı, kendimden nefret ederdim.
"Yani şimdi sen, beni kurtarmaya gelen beyaz atlı prens misin?" Saçmalayarak gülümsedim.
"Teknik olarak, siyah maskeli kurtarıcınım." Araba kaldırıma yakın yerde durdu.
Tatlı gülümsemem zamanla buruk bir tebessüme dönüştü.
"Beni bu kadar çok sevme." Zihnimden bir sürü şey geçiyordu fakat söyleyebildiğim tek şey buydu. Gözlerimden akan yaşlar makyajımı bozarken, hiçbir şey umrumda değildi. Egemen yüzüme bakmaya devam etti ve o benim tüm yüzümü incelerken, ben sadece onun gözlerine odaklanabildim. Duygularını okumam imkansızdı.
"Seni ne kadar sevdiğimi görmek ister misin?"
Fısıldayışı sessiz arabanın içinden bana kolayca ulaştı ve çaresizlik içinde gözlerimi sımsıkı yumdum. Birkaç damla yaş, hızla yanaklarımdan süzüldü. Görmek ister miydim? Beni ne kadar sevdiğini kanıtlamasını gerçekten istiyor muydum?
"Torpidoyu aç." Egemen pürüzlü sesini kontrol altına alıp başını çevirdi ve ormanlık alana bakmaya başladı. Dışarıdan gelen köpek seslerini dinlerken gözlerimi açtım. Tedirgin hareketlerle torpidoyu açınca, önüme küçük bir kese kağıdı düştü. Kaşlarımı çattım. Bu neydi?
Kese kağıdını yavaşça açınca, birkaç tane kızıl saç teliyle karşılaştım.
Nasıl? Nasıl beni böyle sevecek bir adamla tanışmıştım? Bunlar benim saç telimdi. Bunları nereden bulmuştu?
Bir süre dilimi yutmuş gibi bekledim. Ne söyleyeceğimi bilemiyordum ve söylemek de istemiyordum zaten. Egemen hâlâ dışarıyı izlerken, sarhoş kafamla kolunu tuttum. Bakışları anında bana döndü.
"Nereden buldun bunları?"
"8 ay önce, incir ağacından düştüğünde seni hastaneye götürdüm dedim ya... Arka koltukta saç tellerin vardı. Onları toplamıştım. Nedenini sorma. Yaptım işte."
"Egemen..."
Maskesinin ve beyzbol şapkasının arasından zorla kendini belli etmeye çalışan gözleri şaşkınlıkla büyüdü.
"İsmim daha önce kimsenin ağzına bu kadar yakışmamıştı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayat Ekmek
Teen Fiction"Âşık olacağımız kişiyi kendimiz seçmeyiz, derler. Ama ben bu düşünceyi desteklemiyorum. Ben seni seçtim, Leyla. Bu yüzden; kalbini kazanana kadar senden vazgeçmeyeceğim." |25.08.2017|