Zaman durmuş gibiydi. İnsanlar şaşkınlıkla olanı biteni izliyor, Irmak; mahvolan doğum gününü oturduğu yerden dolu gözleriyle seyrediyor, Derin; tanıdığı bu adamın burada ne işi olduğunu düşünüyor, şımarık kızlar olayı bahane ederek yavru kedi gibi yanlarındaki erkeklere sokuluyorlardı.
Yaşlı güvenlik, Anonim'in kolundan tutup çekelerken Anonim adamı bir çırpıda itti ve yaşlı adam geri geri havuza düştü. Özgür'ün yüzü artık gözükmüyordu. Yüzündeki kanlar yeşil çimene akıp zemini koyulturken, topuklu ayakkabılarım ve dönen başımın elverdiğince havuzu dolanıp sendeleyerek onların yanına gittim. Artık insanların bakışları bendeydi.
Ne yapıyordu?
"Anonim?" sesimi ben bile duyamamıştım.
Ama o duymuştu.
Anonim'in, Özgür'ün yüzüyle buluşmaya hazır olan yumruğu havada kaldı ve bakışları beni buldu. Beyzbol şapkasının altında gizlenen gözler yüzüme sabitlenince, "yapma." diye fısıldadım.
Sarhoştum. Ne yapacağımı bilemiyordum ve istediğim tek şey bu ortamdan hemen gitmekti. Anonim Özgür'ü bırakır bırakmaz Özgür ona boş tehditler savurarak yana döndü ve kaybolmuş itibarını insanlara sert sert bakarak geri kazanmaya çalıştı. Ağzından kanlar akıyordu. Zavallı adam yere tükürürken bir yandan da kana bulanmış tişörtünü çıkarmaya çalışıyordu.
Anonim bir çırpıda ayağa kalkıp karşımda dikildiğinde, yüzüne bakmakla yetindim. Bunu neden yapmıştı? Neden buradaydı? Burayı nasıl bulmuştu?
"Ne yapıyorsun sen?" sesim mayışık çıkıyordu ve zihnimi kontrol altına alamıyordum. Sağlıklı düşünemiyordum. Kötü bir şey yapmaktan korkuyordum.
Anonim maskesini düzeltip etraftakileri hiçe sayarak kolumdan tuttu ve beni villanın dışına sürüklemeye başladı. Demir kapıdan geçmeden önce göz ucuyla, güvenliğin havuzdan çıktığını, Irmak'ın hararetle telefonla konuştuğunu ve diğer insanların fısıltıyla konuşmaya başladıklarını gördüm.
Anonim'e karşı koyamıyordum. Gücüm yoktu. Beni peşinden sürüklemesine izin veriyordum.
Derin'in arkamdan bağırdığını duydum ama çoktan, Anonim beni kapının önünde bekleyen arabanın ön koltuğuna oturtmuştu. Arabanın camında dışarıyı izlerken diğer villalardaki insanların da camdan çıkıp baktığını gördüm.
Saniyeler sonra Anonim arabaya bindi ve yolda akıp gitmeye başladık.
Soğuk havaya nazaran sıcacık araba havası uykumu getirirken, daha önemli şeyler olduğunu kendime hatırlattım ve uyuşuk beynimi dinç tutmaya zorladım.
Bir süre konuşmadık. Neden burada olduğunu ve nasıl böyle bir şey yapabildiğini sorguluyordum: hala şoktaydım. Konuşmak istemiyor, her şeyin bir hayal olarak kalmasını istiyordum.
Nihayet cesaretimi toplayıp ona döndüğümde, gözlerinin hipnoz olmuş gibi asfalt yolda olduğunu ve direksiyonu sıktığını gördüm.
"Neden?" dedim. "Bunu neden yaptın?"
Bana cevap vermedi. Direksiyonu sıktığı için beyazlayan parmak boğumları, elinin belirli yerlerindeki kurumuş kanlar...
Böyleyken cidden korkunçtu.
"Anonim neden!? Neden Özgür'e bunu yaptın!?" Artık sakin değildim. Aksine; bağırıyordum.
"Özgür ha!?" Sessizliğini bozunca irkilerek koltuğuma yapıştım. "O adamın adını bile biliyorsun yani!?" Hiddetle bağırırken sesi maskeden dolayı boğuk geliyordu. Ama bu, korkunç olduğu gerçeğini değiştirmezdi.
"Biliyorsam ne olmuş?" Birbirimize bağırıp duruyorduk. Ben sürekli ona bakıyordum o ise ara sıra gözlerini yoldan ayırıp hızla bana dönüyor, alev alev yanan gözleriyle bana bakıyordu.
"Egemen!"
Elbisemin eteğini aşağıya doğru çekiştirirken söylediği şeyle kaşlarımı çattım. "Ne diyorsun?" Ne dediğini anlayamamıştım. Egemen kimdi?
"Benim adım: Egemen. Onunkini biliyorsun. Benimkini de bil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayat Ekmek
Teen Fiction"Âşık olacağımız kişiyi kendimiz seçmeyiz, derler. Ama ben bu düşünceyi desteklemiyorum. Ben seni seçtim, Leyla. Bu yüzden; kalbini kazanana kadar senden vazgeçmeyeceğim." |25.08.2017|