UYARI: Olaylar, Doğu'da terör olaylarının sık olduğu bir dönemde geçmektedir. Amaç kesinlikle Doğu illerini ve halkını kötü göstermek değildir. Hiçbir şekilde kötülemede, nefret söyleminde bulunulmaksızın terör olaylarının halkın yaşamı üzerindeki olumsuz etkileri yansıtılmaktadır.
⚜⚜⚜
Ne umutlar besledim içimde. Ne hayâllere yelken açtım yüreğimde. Ne acılara tuz bastım, ne zorbalıkları görmezden geldim. Oysa rüzgâr gibi esti geçti hislerim. Toz duman olup havaya karıştı, pare pare dağıldı, cemre misâli düştü kara toprağa. Bir kürek yüklendim, toprak attım üstüne. Hislerimle birlikte benliğimi de gömdüm, parça parça dağıldı derinlere. Kendimi de gömdüm, parçaladım; bir kâğıt gibi buruşturup attım. Yaktım umutlarımı; küllerini elime, yüzüme, saçlarıma sürdüm. Yıldız tozları düştü omuzlarıma, hepsi birer yük oldu. Omuzlarım düştü, başım eğildi, kamburum çıktı. Kabuğuna sığınan bir kaplumbağaya dönüştüm, kendimi mahvettim.
Her şeyimi adadığım, ömrümün geri kalanını fedâ ettiğim, yüreğimi bir kumar masasına âdeta koyup hiç düşünmeden teslim ettiğim ve kaderim dediğim insan benim mükâfatım değil, imtihanımmış meğer. Sadakat, güven, saygı, sevgi, aşk... Çöle düşmüş su arayan bir berduş gibi halüsinasyon görmüşüm. Saflığım, iyi niyetim sağ olsun.
Şimdiyse elimde bir bavul, Diyarbakır'ın kurak topraklarında, her an kurda kuşa yem olacak bir av gibi minibüs bulma ümidiyle yürüyorum. Nişanlım tarafından en yakın arkadaşımla aldatılmamın üzerine yaşadıklarıma daha fazla tahammül edememiş, sessizliğimi koruyamamış, tâyinimi Diyarbakır'a, Hani'ye istemiştim. Edebiyat öğretmeniyim; yüzüm gözüm söz, yüreğim acı içinde. Ailem tarafından aptal, enayi, geri zekâlı damgası yemiş, filmlerden âşina olduğum: "O kapıdan çıkarsan bir daha bu eve dönemezsin!" repliğini bizzat babamın dudaklarından işitmiş ve evlâtlıktan reddedilmiş bir şekilde Hani'deki bir liseye atanmıştım.
Öğretmenlerin korkulu rüyâsıdır Doğu. İki seçeneğin vardır: ya atanırsın ya saf dışı kalırsın. Atanırsan da iki seçeneğin vardır: ya Batı'nın görkemli sahillerine ya da Doğu'nun çetin dağlarına... Terör yuvasıdır Doğu. Bile bile ölüme gitmek, kendini ateşe atmaktır Doğu'ya tâyin olmak bir öğretmen için. Ve benim, acılar içinde kavrulan yüreğimi söndürmeye tâkatim kalmadığı için kendimi bile bile ateşe attım.
Terden sırılsıklam olmuş ensemi elimdeki bez mendille silip derin bir nefes verdim. Burada sıcaklık kırk dereceyken hissedilen sıcaklık kırk beş veyahut elli derece olmalıydı, belki de daha fazla. Cehennem sıcağı, yüzüme esen sert rüzgârla vurup dağılırken cildimi âdeta kavurup geçiyordu. Saçlarım terden sırılsıklam olmuş, üzerimdeki beyaz gömlek tenime yapışmıştı. Burnumdan verdiğim nefes, havadan daha sıcaktı. Bavulumdan suyumu çıkarıp içtim, elime döküp saçıma ve yüzüme serpip bir umut hararetimi dindirmeye çalıştım lâkin nafile.
Havalimanındaki mendil satan çocuğa sorduğumda şehir merkezinin havalimanından sadece iki kilometre uzaklıkta olduğunu söylemişti. Cebimdeki kısıtlı paramı çar çur etmemek için taksiye binmek yerine yürümeye koyulmuştum ancak sıcağı hesaba katmamıştım.
Hâlime dert yanıp bavulumun üzerine oturup soluklandım. Yol, bitmek bilmiyordu ve sıcak yüzünden dalga dalga görüşüme giriyordu. Güneş tam tepemde, varlığını bir an bile unutturmazken belki bir minibüs geçer diye dua etmeye başladım. Bayılacak duruma henüz gelmemiştim çok şükür ama o kademeye gelmekten epeyce endişeliydim. Çünkü amacım dikkat çekmekten ziyade buranın toprağında karışıp yok olmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAHTER
Romance"Zahter..." diye mırıldandı tüylerimi ürpertirken. "Zahter kokuyor saçların." Yutkundum ve çakır gözlerine bakmayı sürdürdüm derinliğinde boğulmamak için direnirken. Tek kelime dahi firar edemedi dudaklarımın arasından. Sadece gözlerine bakıyor ve b...