Bana göre efsane oldu,umarım sizde beğenirsiniz. Keyifli okumalar diliyorum.Yorumlarınızı bekliyorum.💞💞 ❤
***
Sinem ayağa kalktı. Kendisiyle konuşan Kerem'i adeta görmezden gelmişti. Karşısında ki adam kendisi için bir sivrisinek kadar değersizdi.
Aslında onun için her şey değersizdi.
Biraz düşünse aslında ; hayatında sivrisinekten daha değerli olan birinci şey Yusuf ,ikinci şey para ,üçüncü şey ise kendi bedeni olurdu. Sahi hayatında ki sivrisinekten daha değerli olan 4. şey neydi? Bir hiçti. Yalnız üç şey vardı işte ve dördüncüsü yoktu.Anası ,babası,arkadaşları falan hayır onlar asla değerli olamazdı.
Kendisi için değerli olan birincisini ise şu an ,şu dağ başında kaybetmek üzereydi. Kaybetmek mi hayır ,hayır onun lügatinde bu kelime yoktu. Önünde ki sivrisineğin yanından geçti. Onu ciddiye almamaya kararlıydı.
Yeniden Yusuf'a yaklaştı. Bu sırada rüzgarda şiddeti arttırmış ortalığı toza dumana boğmuştu. Rüzgarla birlikte birkaç minik damla alnına çarptı. Hararetine iyi gelmek bir yana dursun, heyecanını her saniye daha da artırıyordu içinde bulunduğu atmosfer . Yusuf'a doğru eğildi.
''Benim olacaksın değil mi aşkım?''
Yusuf sesini duymasına rağmen yüzüne bakmadı. Arabaya yaslanmış şekilde yere doğru bakıyordu. Gözünden yaşlar süzülüyor ve kendini kaybetmiş bu insanlara karşı yeniden bir çaresizlik savaşı veriyordu. Şu an yapmak istediği, bu ortamdan hiç bir şey olmamış gibi uzaklaşmaktı.
Arabaya binmek için harekete geçip,kapının önüne kadar geldi. Ve karşısında ona talimat veren iki farklı ses duydu.
Bindirmeyeceklerdi.Rahat bırakmayacaklardı. Sorun bitmemişti.
Çözüm üretememişlerdi. Hiç bir şey halledilmemiş aksine daha fazla düğümlenmişti.
Sinem''Gitmeeee''diye bağırdı.
Sonra arkasından Kerem geldi ''Dur bakalım Yusuf konuşacaklarımı dinleyeceksiniz''dedi.
Sinem için, sivrisinek yine vızıldamıştı. Şu an nefret ettiği tek adam Kerem'di. Kerem, Yusuf'la ikisinin arasına girmişti.. Sivrisinek konuşmaya devam etti. Yusuf onu dinliyor, Sinem ise sadece öfkeyle sesini kesmesini bekliyordu.
''Yıllarca sana sabrettim Yusuf ama bugün sabır taşı çatladı kardeşim. Sen benim kadınımı elimden aldın ve kendine köle ettin anlıyorsun değil mi? O benim kadınımdı.Ben sevmiştim Sinem'i. Sen ne yaptın peki? Onu kendine bağladın gözünü kör ettin. Bak şimdi halimize?''
Yusuf Kerem'in hap aldığını fark etmişti. Cümleleri eksik çıkarması ve el ,kol hareketlerini aşırı abartması bunun kanıtıydı. Kerem'in Sinem'e aşık olduğunu bugün onun itirafıyla öğreniyordu. Ne garip bir durumun ortasında kalmıştı böyle. Hiç düşünmeden ağzına gelen ilk cümleleri söyledi Kerem'e.
''Al tepe tepe kullan o zaman. Yeter ki benim yakamı bırakın.Bıktım sizden . Yıllardır asalak gibi sırtımdasınız. Sizin yüzünüzden bulaşmadığım günah, işlemediğim suç kalmadı.''
Bu sözler Kerem'in hoşuna gitmiş olacak ki gözleri umutla parladı.
''Sahi mi diyorsun? Sinem'i bana bırakıyorsun yani?'' dedi.
Sağlıklı düşünemiyor ,olayları birbirine karıştırıyordu.Yusuf , Sinem'den vazgeçeli zaten yıllar olmuştu. Bu işin peşini bırakmayan da Sinem'di.
Bu sözler Kerem'i sevindirmiş olsa da Sinem'i, ta ciğerinden vurmuştu. Yusuf'un ağzından çıkan her söz, zehir zemberekti. Cehennem alevi bile Yusuf'un sözlerinin yanında tesirsiz kalabilirdi. Yusuf , Zakkum çiçeği gibi gösterişli fakat onun kadar da zehirliydi kendisi için. Yusuf'a döndü yeniden
''Yusuf beni sevmen için ne yapabilirim? ''dedi.
Yusuf karşısında ki bu iki zor karakterle, bu çok tehlikeli uçurumun kenarında nasıl yüzleşeceğini bilemiyordu. Birisi hap alıp sapıtmış, diğeri üzüntüden aklını kaybetmiş, adeta çıldırmıştı.
Bu insanlar onun çocukluktan beri arkadaşlarıydı. Hidayete ermelerini,imana gelmelerini ne çok isterdi halbuki. Son vazife olarak onları hidayete davet edecek ve sonra arkasına bakmadan buradan ayrılacaktı.
''Sizi bir olan Allah'a ve onun peygamberine hakkıyla inanmaya çağırıyorum. Bu benden size son çağrı ve son arkadaşlık vazifesidir. Görüyorum ki bu halleriniz tamamen inanç eksikliğindendir. Hakkıyla Allah'a sığınan hiç bir kulun endişesi kalmaz, üzüntüleri uçar gider.
Bu halinizle daha fazla devam edemezsiniz. Bırakın bu kirli işleri.
Sinem sana söylüyorum, aradığın huzur bende değildir. Beni tanrılaştırmaktan vazgeç.Hem benim hem senin sahibin Allah'tır. Huzuru ondan iste, benden değil. Benim bir karım ve iki tane de çocuğum var. Benden sana hayır yok. Ben geçmişimi, tövbe ederek sildim .Gel, sen de tövbe et. Et de kurtul bu sırtında ki yükten arkadaşım.
Kerem seni de uyarıyorum. Alkolle,hapla ,kumarla daha nereye kadar Kerem? İnanmak ve ahiret için çalışmak hiç mi aklına gelmiyor?Biliyorsun bende senin gibiydim ama bak şimdi her şey nasıl da yoluna girdi. Sen de doğru yolu bulmak istemez misin?
Ölüm var görmüyor musunuz? Ahiret var diyorum duymuyor musunuz? Neden kısacık bir Dünya hayatı için kendinizi rezil rüsva ediyorsunuz? Şu halinize bakın dünya için aklını kaybetmeye değer mi?
Sağlığınız var,paranız var her şeyiniz var. Şükretmek için neyi bekliyorsunuz?''
Yusuf'un sözleri muhatapları üzerinde hiç bir etki yaratmamıştı. İnanmıyorlardı. İnansalar bile gerçeği umursamıyorlardı.Evet nüfus cüzdanlarında İslam ibaresi vardı ama sadece o kadarcıktı. Sinem uçurumun en ucuna gitti. Metrelerce yüksekliğin başladığı yere sadece iki metre uzaklıktaydı. Yusuf'a döndü.
''Sana yeni tanrınla mutluluklar dilerim. Ben örümcek kafalı değilim. Ben aşka inanıyorum. Benim aşık olduğum şey tamamen gerçek. Oysa ki senin aşık olduğun şey kocaman bir boşluk. Görünmeyen bir varlık.Sen beni çocukluğumdan beri tanıyorsun. Onun varlığı konusunda hep kuşkularım vardı. Şayet varsa bile ona çok kızgınım çünkü o, seni benden aldı. O da duysun ki ben inanmamayı tercih ediyorum. Cehennem umurumda bile değil çünkü ben zaten senin ateşinde kavruluyorum Yusuf. Senin tanrın Züleyha'yı da bu aşk ateşinde yakmıştı. Bizi aşkla yaktı anlıyor musun?''
Yusuf duydukları karşısında irkilmişti. Bunlar en olmaması gereken sözlerdi.
Sinem'e bağırdı.
''Züleyha tövbe etti Sinem. Züleyha gerçek aşkı buldu.Seni de gerçek aşka davet ediyorum.''
Sinem hiddetle bağırdı.
''Ben Züleyha değilim Yusuf. Ben Züleyha gibi itaat etmem. Ben sadece baş kaldırırım. Ben tüm haksızlıklara baş kaldırırım. Sen istersen bana Şeytan de , yada istersen İblis de. Ama unutma Şeytanda özünde bir melekti. Bir Melek nasıl bu hale gelir onu da sen düşün. Bu Meleğin, Şeytana dönüşmesi sadece senin suçun.''
Yusuf hayal kırıklığı içinde Kerem'e döndü.
''Kerem sen ne hissediyorsun kardeşim gelecek misin benimle? Söylediklerimi dinleyecek misin? İman edecek misin?''
Kerem Yusuf'u cevaplamadan Sinem' de Kerem'e bir şeyler söyledi. Tıpkı hakla batılın savaşı gibiydi.
Sinem: ''Kerem dinleme Yusuf'u. Aklını yitirdi o. Onun tanrısı bizim aramızı bozdu. Bizi bu hale getiren o değil miydi Kerem? ''
Yusuf tekrar söze girdi.
''Kerem hep onu dinledin hep Sinem'in gösterdiği yoldan gittin.Bir kere olsun bana güven ve ilk kez benim dediğime inan.''
Kerem bu iki tekliften sonra kararını vermişti. Her zaman gittiği yoldan gidecekti. Her zaman dinlediği sesi dinleyecekti. Onun kararı her zaman belliydi , zaten lakabı Şeytan'dı. Melek olması düşünülemezdi. Yaşayacağını yaşamış, göreceğini görmüştü.Şimdi merak ettiği tek bir şey kalmıştı. O da kocaman bir bilinmezlikti. Yusuf'un haklı olup olmadığını o kocaman bilinmezliğe gittiğinde anlayacaktı.
Yusuf'a döndü son konuşmalarıydı.
''Git Yusuf.Ben tarafımı en başından seçtim zaten. Senin gibi dönecek değilim. ''dedi.
Bu duydukları Yusuf'u hüzne boğmuştu. Bu batıl düşünce Yusuf'u derinden sarsmıştı. Birlikte büyüdüğü bu insanların ateşte yanması canını yakıyordu. Hayal kırıklığı içinde arabasına bindi.Kapısını kapattı. Dermanı kalmamıştı.İki eliyle direksiyonu kavradı henüz arabayı çalıştırmamıştı. Önünde ki iki arkadaşına da baktı. Birisi uçurumun hemen kenarında bekliyor diğeri ondan biraz ilerisinde elleriyle kuma bir şeyler çiziyordu.
Sinem arkasında ki uçuruma baktı. Epey yüksek görünüyordu. Yer yer taşlar ,yer yer taşların arasından çıkmış kocaman ağaçlar vardı. Tekrar önüne döndü. Kerem parmaklarıyla yerdeki toprağa bir şeyler çiziyordu.
Aklına çocuklukları geldi.Yüzünde tebessüm oluştu.Sinemin sesi yükseldi. Ellerini iki yana açıp Kereme bağırdı.''Hadi efsane,uç bana doğru.''
Kerem duyduğu bu sözleri hatırlamıştı. Bu Sinem'le çocukluktan bu yana kullandıkları bir replikti.
Sinem''Hadi efsane, uç bana doğru'' derdi .
O da en az elli metre geriden, olanca hızıyla koşarak gelir, sonra önünde ki Sinem'i de, o hızla önüne katar ve geriye doğru önce uçar gibi bir kaç metre savrulup sonra yere çakılırlardı.
Çocukluktan beri bu oyunu çok severler ve Sinem ne zaman kollarını açıp Hadi efsane, uç bana doğru dese bu hareketleri tekrar ederlerdi. Arkalarında her zaman kocaman yer minderleri olur ve bu oyun canlarını acıtmazdı. Kerem hatıralarıyla oynaşırken, Sinem yeniden tekrar etti.''Hadi efsane uç,bana doğru. Bu sefer arkamız da sonsuz bir boşluk var. Hadi efsane,yapabiliriz. Artık yapacak başka bir şeyimiz kalmadı öyle değil mi?''
''Emin misin Sinem?''
''Eminim Efsane. Çok eminim hem de .Hadi en uzak noktayı seç kendine, sonra bana doğru uç. Hadi efsane,uç bana doğru. Bu sefer oyun yok, gerçekten uçalım. Daha fazla uçalım. Ne kadar zevk alırdık hatırlasana.''
''Evet hayatımızın en güzel günleriydi. Son bir uçuş diyorsun. En özel uçuşumuzu yapacağız yani. Pekala. Çok özlemiştim. Uzun zamandır yapmamıştık. Bekle beni, en uzak noktayı belirleyip hızlıca koşacağım ve sarılarak geriye doğru uçacağız. ''
Sinem gülümseyerek kolları açık bir vaziyette bekliyordu. Sırtı uçuruma dönük ve kolları tam açıktı. Kerem altmış ,yetmiş metre kadar uzaklaştı. Sinem'le aynı hizadaydılar. Maraton koşucularının yaptığı gibi ön dizine doğru eğilip diğer bacağını arkaya uzatıp iyice gerdi. Tek eliyle yeri destekliyor ve Sinem'in komutuyla çıkış yapmayı planlıyordu.
Sinem derin bir nefes alarak ciğerlerini doldurdu.Saçları uçuşuyor yüzüne düşen damlalar rüzgarın etkisiyle hızlanıyordu. Bu son ve en etkili uçuşları olacaktı.Kerem komutun gelmesi için Sinem'i bekliyordu.
Ve derin bir nefesten sonra Sinem'in sesiyle inledi bu sessiz yer.
''Bir,,,,iki,,,,,,,üç demeden vücudunu titreme almıştı.Korkarsa yapamazdı.Hızlı davranması gerekiyordu. Üç diye bağırdı. HADİ EFSANEEEE UÇ,BANA DOĞRU UÇ. HADİ EFSANEEEEEE......''
Komutu alan genç adam hızlıca başlangıç noktasından çıkış yaptı. En iyi çıkışını yapmıştı. Ve en iyi uçuşu olacaktı. ..
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖVBE (FİNAL)
SpirituellesEyy Aşıklar , Sizin de gözünüz kör ,gönlünüz kor oldu mu ben gibi? Ölüm diyorlar ya hani, diriyken de ölümü tadan , duyan oldu mu ben gibi? Ey hasretiyle ölümü yaşatan ,ey bakışıyla yürekleri dağlayan, Kaç kişinin canını yaktın ben gibi? ...Artık s...