Bir kaç gündür Deli Yusufundan haber yoktu.
Başına bir iş mi geldi endişesiyle gözüne uyku girmemişti.
Yoksa o deli oğlan , yoksa o gözü kara tövbekâr , yeniden mi günaha saplanmıştı?
Artık yanına gelmeyecek miydi ?Odasının kapısı hızla açıldı. İçeriye gözünün nuru Sabrisi girmişti .Elinde bir tomar gazete vardı. Bu gazetelerin Sabrinin elinde ne işi vardı ?
Halinden bir endişe ve korku seziyordu.
Acaba diye geçirdi içinden. Gelen haber Yusuftan olabilir miydi?Hasan Hoca elini , ritmi bozulmuş kalbine doğru bastırdı.
Sabri'nin vereceği haber için bekliyordu.
Saniyeler akıyor , lakin Sabri dili tutulmuş gibi konuşmuyordu.
Karşısında eğilip büküldü. Sabri sustukça,Hasan Hoca hiddetlendi.-Söyle artık oğlum dayanacak mecalim kalmamıştır bilesin dedi.
Dili damağı kurumuş , yaşlı bedeni haddinden fazla heyecanlanmıştı. Gözleri doldu . Sabri nihayet kem küm ederek konuştu.
-Şeyy , nasıl desem Yusuf'tan nihayet haber vardır,babacığım.
-Onu anladım oğul.Bu gazetelerde neyin nesidir evladım?
-Baba Yusuf gazetelere çıkmıştır.Bende görünce sana haber etmeye geldim.
-Söylesene artık ne yazar o kağıtlarda?Hadi evlatcığım üzme babanı söyle artık.
Sabri önce düşündü.Babasının çok üzüleceğini biliyordu.Olayın üstünü kapatıp,geçiştirmek istedi.
-Baba Yusuf sağdır,yaşıyor.Gazeteye çıkmış işte.Merak edecek bir şey yoktur.
-Oğlum desene ne yazıyor gazetede.
-Baba ne yapacaksın magazinciler işte.İnsanı anca günaha sokarlar.Bakıp da günaha girmeye hacet yoktur.
-Sabri oğul sabrımı taşırırsın.Sana ne sorduğuma cevap veresin.
Sabri bu işin kaçışı olmadığını biliyordu.Sonunda pes edip elinde ki bir tomar gazeteyi babasına uzattı.
-Ver hele şu yakın gözlüklerimi,vitrinin üzerindedir hızlı olasın.
Sabri vitrinde duran gözlükleri alıp,tekrar babasının yanına oturdu.Hasan Hoca,Sabri'den aldığı gözlükleri takıp, gazetenin ilk sayfasını incelemeye başladı.
Kenarda çıplak bir adam fotoğrafı vardı.Şaşırdı.-Ne kadar da Yusuf'uma benzer. Olacak iş değil.Olacak iş değil.Sabri sende gördün mü?Bu Yusuf'un benzeridir herhalde oğul.Sen bu adamı Yusuf gardaşın sandın herhalde.
Sabri cevap vermemişti fakat Hasan hoca söylenmeye devam ediyordu. Gerçeği görmesi biraz zaman aldı.Zorla gördüğü yazıları heceleyerek okumaya başladı.
-Ünlü ya-kı-şık-lı iş ada-mı, heeee ünlü yakışıklı iş adamı diyor,
Yu-suf Ke-ten-ci, Ünlü yakışıklı, iş adamı Yusuf KETENCİ gecelerde,kafa-yı ye-di. Allah Allah ne der bu Sabri?Bizim Yusuf'a benzetirler galiba.Yanlışlık olmasın.
Hasan Hoca üstteki gazeteyi kenara bırakıp diğer gazetenin manşetlerini incelemeye koyuldu.Hepsini okuması epey zamanını almıştı.Yusuf için atılan başlıklar akıl alacak gibi değildi.
''Yakışıklı züppe kafayı sıyırdı''
''Yusuf Ketenci delirdi''
''İş adamı kafayı buldu''
''İşadamı soyundu''
''Sonunda bunu da yaptı''
''Ünlü iş adamının rezaletleri''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖVBE (FİNAL)
SpiritualeEyy Aşıklar , Sizin de gözünüz kör ,gönlünüz kor oldu mu ben gibi? Ölüm diyorlar ya hani, diriyken de ölümü tadan , duyan oldu mu ben gibi? Ey hasretiyle ölümü yaşatan ,ey bakışıyla yürekleri dağlayan, Kaç kişinin canını yaktın ben gibi? ...Artık s...