Her zaman ki yerindeydi genç adam. Barmenin uzattığı bardağı alıp, tek seferde içkisini bitirdi.
Yenisini isteyecekken bir elin omzuna dokunduğunu hissetti.
Kafasını isteksizce çevirdi. Acaba hangisi diye içinden tahmin yürütmeye çalışıyordu. Karşısında duran kadına alıcı gözlerle baktı.
Minik ve daracık elbisenin içine sıkışmış dolgun bir vücut görüyordu. Bakışlarını yavaş yavaş yukarıya çıkardı. Kendisine hayranlık besleyen,ara sıra yattığı kızlardan bir tanesiydi. Gürültünün ve alkolün kafasında yarattığı şuursuzlukla gülümsedi.
Bu gülümseyiş kadın için onay verme anlamı taşıyordu.
Yusufa sokulup kalçasını Yusufun bacağına değdirdi. Yusuf tereddüt etmeden elini kızın beline dolamıştı bile.
Kız kendisini mutlu hissetti. Büyüleyici bakışların sahibiyle kucak kucağa olmanın sıcaklığına kapılmıştı.O da ,Yusufun gösterdiği samimiyete karşılık olarak kollarını genç adamın boynuna dolamıştı.
Arsızca Yusufun kulağına eğildi.
"Lavaboya kadar gidelim mi ? "Yusuf şu an ne istediğini aslında kendisi de bilmiyordu. Bu kızla lavaboya gidip çılgın ve arsızca birseyler yaşamak mı, yoksa evine gidip miskin miskin yatmak mı kendisine iyi gelirdi emin olamadı.
Kadınlara düşkündü ve genellikle her gece yatağında bir sevgilisi olurdu ama bu akşam sanki bu işten de kendisine bir tiksinti de gelmişti.
Kıza cevap vereceği anda Sinem'le göz göze geldi.O anda fikrini değiştirdi. Nedendir bilinmez Sinemin canını yakmak istedi.Bu kızla flört etmenin Sinemin canını yakacağına emindi.
Cevap vermeden ayağa kalktı ve kızı bileğinden tutup lavaboların olduğu yere çekiştirdi. Giderken gözleriyle hala Sinemi takip ediyordu.
Kızı lavaboya sokup kapıyı kapattı. Birazdan olacakları hisseder gibi bir havası vardı.
O sırada içeride ellerini yıkayan bir kadını da kolundan turup kaba bir şekilde dışarı attı.
Istediği herseyi yapabilmenin özgürlüğünü hissediyordu.Nede olsa o Yusuf Ketenciydi. Yanında getirdiği kızı sert bir hareketle içerde bulunan lavabo kapılarından birinin içine soktu. Kız çok heyecanlanmıştı. Yusufla yakınlaşma şerefine bir kez daha nail olacaktı. Yusuf bambaşka bir adamdı. Neredeyse bütün sevgilileri de bu görüşte birlesiyorlardi. Kaba saba tavırları vardı.Bazen onları bir hiç yerine koyuyordu. Ama ne hikmetse herbirisi ona sokulabilmek için can veriyordu. Dudaklarını yavaşca kızın boynuna yaklaştırdı.
İşte tam bu saniyede gürültüyle kapı açıldı. Sinemin geldiğini biliyordu. Kıza daha fazla yaklaşıp Sinemin kendilerini bulmasını bekledi ve on saniye bile geçmeden bir gürültü koptu .Sinem iç kapıyı da hızla açıp içeriye dalmıştı bile.
Bir hışımla kızı Yusufun kollarından çekip tuvaletin kapısından dışarıya savurdu.
Kız neye uğradığını şaşırmış ve ayakları birbirine dolanıp yere kapaklanmıştı. Sinem adeta rüzgarın kızı gibi hızlı ve çevik ve bir o kadar da öfke doluydu. Kızın üzerine çıkıp saçlarına saniyeler içinde yapışmış ve yerdeki kadını olanca gücüyle hırpalamaya başlamıştı.
Yusuf istediği manzaraya kavusmus olmanın sevinciyle yerde sürüklenen kadınlara baktı.
Yüzünde gülümsemeyle kavganın galibini merak ediyordu fakat Sinem rakibinden kat kat öndeydi.
Yusuf herseyden sıkıldığı gibi bu manzaradan da bir kac dakika icinde sıkılmıştı.
Hic düşünmeden tekrar harekete geçip kapıdan dışarı çıktı.
Sinem onun çıktığını görünce hızlıca toparlanıp kızın üzerinden kalktı. Yusufun arkasından yetişti.
Sineme aldırış etmeyen Yusuf kendisini arabasına atmış ,Sinemde soluğu Yusufun yanında ki koltukta almıştı.
Yusuf arabasıyla hızlı bir kalkış yaptı. Sessizliği bozmaya ise niyeti yoktu.İlk konuşan Sinem oldu.
"Vallahi beni deli ediyorsun. Artık senin yanında birilerini görmeye tahammülüm yok. ""Anladın mı beni.Cevap ver bana.
O şıllık cok mu hoşuna gitti söyle ?"Sinem bir yandan hızlı hızlı konusuyor bir yandan da sinirinin etkisiyle bacaklarını dövüyordu. Sarı saçlarının bir kısmı yüzüne yapışmış alnında ter damlaları birikmişti.
Öfkelendiğinde beyaz teni kıpkırmızı olur alnında yeşil bir damar belirirdi ve Yusuf en çok bu halinden hoşlanırdı.
Sinemin bu tavrı Yusufta az da olsa bir merhametin belirmesine neden oldu. Sineme döndü.
Yüzünün kırmızılığına ve alnında ki yeşil damara baktı. Uzun ve kavisli kaşlarından biri istemsizce kalkmış ,maviye çalan gözleri kızarmıştı.
Gözlerini dudaklarına odakladı.
Çok severdi .
Kırmızıya boyanan dudaklar zaafıydı.
Sineme özellikle çok yakışıyordu.
Elini Sinemin yarı çıplak bacaklarında gezdirdikten sonra kızın yumruk yaptığı elini tuttu. Sonra yavaş bir hareketle dudaklarına götürdü.
Bu hareket Sinemin bütün öfkesini dindirmiş içinin yağlarını eritmişti.
"Bize gidelim mi bebeğim?" dedi.
Sinem tuttuğu gözyaşlarını akıtıp olur manasında kafasını salladı."
Bu geceyi Sinemle geçireceği belli olmuştu.Kocaman yalnızlığını dolduran devamlı takıldığı bir kadındı o .
###Sabah uyandığında sırtı dönük kadının kim olduğunu hatırlamaya çalıştıysa da hatırlayamadı.
Yine yüreğinde derin bir ağrı ile güne uyanmıştı.Bu sabahın diğerlerinden ne farkı var diye düşündü.
Lanet olası sabahlardan bir tanesi değil miydi ?
Herşeyin ne kadar boş ve anlamsız olduğuna takmıştı kafayı bir süredir ve bugün bu düşünce yine kafasını doldurmuştu.
Tanrıya inanıp inanmamakta tereddütleri vardı. Yaşamakta anlam bulamıyor hergün diğerinin daha rezili bir yeni güne uyanıyordu. Artık kadınlar, para ve şöhret de tiksindirici gelmeye başlamıştı.
Derin bir nefes alınca odanın eskimiş havasıyla birlikte ter ,alkol ve parfüm karışımdan oluşan bir kokuyu çekti ciğerlerine . Ayağa kalkıp etrafına göz gezdirdi. Ortalığın ne kadar dağınık ve kirli olduğu gözüne çarptı. Tıpkı iç dünyasına benzetti bu dağınıklığı. Sonra düşünceler yeniden hücum etti.
Dağınıklıgı toplamak mı? Yoksa yok etmek mi gerekirdi ? Toplanmıyorsa yok etmenin çaresine bakılmalıydı.
Evet evet yok etmeli dedi. Yok etmeli. Toplanmıyor.Bir türlü olmuyor. O halde yok etmeli.
Çıplak vücuduna giyinmek için yerde pantolonunu aradı. Bulduğu gibi geçirmişti bacaklarından.Sonra kazağını da bulup aceleyle giyindi. Komidinin üzerinden anahtarını alıp fırladı. Hızlıca merdivenleri inip yapmak istediği şey için harekete geçti.
Yok etmeli diyordu sık sık .
Ortadan kaldırmalı yok etmeli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖVBE (FİNAL)
EspiritualEyy Aşıklar , Sizin de gözünüz kör ,gönlünüz kor oldu mu ben gibi? Ölüm diyorlar ya hani, diriyken de ölümü tadan , duyan oldu mu ben gibi? Ey hasretiyle ölümü yaşatan ,ey bakışıyla yürekleri dağlayan, Kaç kişinin canını yaktın ben gibi? ...Artık s...