Merhaba, canlarım nasılsınız?
Yeni düzenlenmiş yeni bölümüyle kaldığımız yerden okumaya devam edelim. Keyifli okumalar!
Oy vermeyi ve de yorum bırakmayı unutmayın lütfen....
Bölüm.12. Teslimiyet.
Hayal etmek bir işi bitirmenin yarısıdır. Hayalin uğruna çabalamak sonuca giden yolun mihenk taşlarıdır. Evet, çok doğru Murathan, yenilgiyi kabullenmiş bu uğurda hiç savaş vermemişti. İnkâr etmemek gerek ufak tefek girişimlerde bulunmuştu ama bu sonuca ulaşmakta yeterli olamamıştı.
Bazen yardım almak gerekir fakat o yardımı nereden alacağınızı bilemezsiniz veyahut yardım alsanız da sonucun değişmeyeceğini bilirsiniz işte sırf bu yüzden çabalamazsınız; çabalamazsınız çünkü değer verdiğiniz insanlardır karşınıza almanız gereken. Yürekten sevdiğiniz insanlardır savaşmanız gereken ve siz bunu göze alamasınız. Peki, neden; çünkü onları kaybetmekten korkarsınız. Karşınıza alacağınız kişiler sizin onları kaybetmekten korktuğunuzu bilirler ve bunu kendi yararlarına çevirirler. İşte en başta mücadeleyi kaybetmenizin yegâne sebebi budur; kaybetmekten korkmak ve çabalamamak.
Bütün bunların sonucu olarak onların sizin için biçtiği rolü yaşamınız boyunca içiniz kan ağlaya ağlaya oynamak zorunda kalırsınız. Onlar istediğini almanın mutluluğunu yaşarken sizin heba olan yaşamınızı görmezler ya da görmezden gelirler. Tek kaybeden siz olurken koca bir ömrü boş yere heba etmiş olursunuz...
İşte ince düşünmenin bedelidir size yaşatılan. Kırıp üzmemek adına kendinizden ödün verdikçe heba ettiğiniz kendi ömrünüz olur. Sırf kendinizi mutlu etmeyi bencillik saydığınız için sevdiklerinizi mutlu etmek için uğraş verirsiniz ama arkanıza dönüp baktığınızda hiç kimseyi mutlu edemediğinizi görürsünüz. Kimseyi mutlu edemediğiniz gibi kendi hayatınızdan da rol çaldığınız için hepten mutsuzluğa mahkûm olursunuz.
Murathan Ağa, teslimiyetin beyaz bayrağını çekerken Zeyno'nun bu uğurda planları vardı. Teslimiyet, istemediğin halde sesini çıkarmamak ve boyun eğmek demektir. Başkaldırmak, istemediğine boyun eğmemek ve sesini duyurmaya çalışmaktır. İsyan etmek başka bir deyimle başkaldırmak biraz da karakter meselesidir.
Murathan, yapısı gereği düşünceli ve sorumluluk sahibi bir insan olduğu için sesiz sedasız parmağına prangasını takmıştı. Bilindiği üzere karındaş da olsalar her insan aynı karakteri taşımaz. Mesela Zeyno'nun karakteri ağabeyinin tam zıddıydı. Murathan, ince eleyip sık dokurken Zeyno, detaylara fazla takılmaz istediği şeyi koyardı hedefine. Mücadeleci bir ruha sahipti ve aklında bambaşka planlar vardı.
İşin en önemli kısmı Menekşe'nin evlenmemiş olarak geri dönmüş olmasıydı zira planın tüm ayakları bu tezin üzerine kurulmuştu.
Menekşe, gelecek ve iki arkadaş sırt sırta vereceklerdi. Zeyno, hedefine koyduğunu almak için her detayı ince ince hesaplayarak planını kurmuş arkadaşının gelmesini beklemişti. Buraya kadar her şey iyi hoştu ama Menekşe, bu işe ne diyecekti? Yaptığı plana he, diyecek miydi? İşler tam da bu noktada tıkanıyordu. Ne olursa olsun pes etmek istemiyordu. Gerekirse arkadaşını ikna etmenin yolunu bulur ya da tek başına bu işin altında kalkmaya gücü yeterdi. Zeyno'nun gücüne güç katan ise Menekşe'nin gelmiş ve evlerinde çalışacak olmasıydı. Gerisini sonra kendisi hallederdi.
Konağın balkonuna kurulan kahvaltı sofrasının başında herkes kendi halindeymiş gibi davranıyordu ama her birinin kafasında bambaşka fikirler fink atıyordu. Bardağında kalan son yudumu ağız boşluğuna gönderirken, kendi kendine söylenen Zeyno'dan başkası değildi. "Hüsnü salağı yakında benim kim olduğumu görecek. Ben ağam gibi teslim olmayacağım. Onun parmağına yüzüğü taktılar ama bunu bana yapamayacaklar. Ben ağama benzemem. İstemediğim Hüsnü salağıyla asla evlenmem...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ezber Bozan
Romance(Romantik) Çingene kızıydı ne bir yurdu vardı ne bir memleketi. Anasız babasız yetimdi. Sadece göç etiği yerlere yüreğindeki masumiyetin meşalesini taşıyordu... Adam onun masumiyetini alıp kalbine hapsetti hatta öyle derinlere sakladı ki, kendinde...