Bölüm.19. Hınzır Bekleyiş

3.9K 351 169
                                    

Merhabalar ,uzunca bir süreden sonra yine biz geldik ama elimiz dolu dolu geldik. Umarım bölümü beğenirsiniz.

Lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayın. Satır arası yorumlarınız benim için çok değerli. Zaman zaman yorumlarınıza göre hikayenin gidişatını bile değiştirebiliyorum.

Bölüm.19. Hınzır Bekleyiş

Murathan, her ihtimale karşı hazırlıklı olmak için taksisini akşamüstü köyün dışına kuytu bir yere bırakmıştı. Zeyno'da her ihtimali göze alarak evdeki hazırlığı yapmıştı. Murathan, önce altınları ve paraları almak istememişti ama kız kardeşi alması için ısrarcı olunca mecburen almak zorunda kalmıştı, çünkü hem nişanlısını yüzüstü bırakıp başka bir kızla kaçmak hem de bütün paraları ve altınları alarak umarsız davranmanın babasına büyük bir darbe vuracağını ve bunu babasının hak etmediğini düşünüyordu. Amma velakin Zeyno, ağabeyinin keyfine bırakmamış üstelik cadılık yaparak bir de ağabeyine fırça atmıştı.

O paralar ve altınlar senin hakkın. Onları bir yıldır düğün yapacağım diye sen çalışıp kazandın. Hem söyle bakalım, gittiğin yerde beş parasız ne yapacaksın? Karnınızı doyurmak için ağaç kabuğu mu kemireceksiniz?" demiş ağası Murathan'ı susturmuştu.

Zeyno, evde ne var ne yok her bir şeyi toplayıp bohçaya koymuştu. Şimdi hakkı olanı alıp gidiyordu Murathan. Yola çıkmışlardı çıkmasına ama ikisinin de yüreğinden geçen aynı şeydi. Kaçarak çıktıkları bu köye tekrar geri dönme imkânları olabilecek miydi? Şimdilik bu olasılık biraz zor görünse de bunu bize zaman gösterecekti...

İki âşık el ele tutuştular ve bağ-bahçe duvarlarını aşa aşa Murathan'ın taksiyi sakladığı yere vardılar. İkisi de nefes nefeseydi. İkisinin de heyecandan kalbinin gümbürtüsü geceyi dize getirecek kadar güçlüydü. Titrekti Murathan'ın elleri taksinin kapısına uzanırken, ikisinin de tutuktu ruhları arabanın içerisine geçip otururken. Her şey öyle ani gelişmişti ki, hâlâ şuursuzdu zihinleri. Taksinin koltuğuna oturmuşlardı oturmasına lakin buruk ve kekremsi bir mutluluk vardı dimağlarında. Üstelik hangi yöne gideceklerini dahi bilmiyorlardı. Menekşe’nin kaçma teklifine ne diyeceğini muallakta olunca detaylı plan yapamamışlardı. O'nun evet demesiyle işleyiş başlamıştı.

Murathan, besmele çekerek taksiyi çalıştırdı ve rastgele yola koyuldular.

Yolcular yola koyulmuş hız kesmeden devam ediyorlardı. İkisinin de yüreği ağzındaydı herhangi bir terslik olabilir endişesi güderek. Birileri yokluklarını fark edebilir peşlerine düşebilirlerdi. Onun için ellerinden geldiğince kendi memleket sınırlarından uzaklaşmak istiyorlardı. Bu yol dönüşü olmayan bir yoldu. Yakalanmak ve gerisin geri getirilmek onur kırıcıydı. Bunu göze almazlardı.

Onlar artlarına bile bakmadan gece boyu yol alırken Zeyno, hiç uyumamış sabaha kadar gözyaşı dökmüştü. Öyle ki, ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüştü. Kefenin bir gözünde can yoldaşı diğer gözünde tek dayanağı ağabeyi varken nasıl uyunur bilinmiyordu. Şimdiden hasret duygusu çökmüştü yüreğine. Nasıl dayanacaktı yokluklarına? Hayatını dolduran iki insan vardı ama artık onlar da çekip gitmişlerdi.

Sahi gitmek mi kolaydı yoksa kalmamak mı? Tabii ki, kalmaktı zor olan…

Giden giderdi ama kalan yol gözlerdi. Yol gözlemek ise sabırlardan sabır isterdi. Yol gözlemek canından ödün vermekti. Yol gözlemek hayatından saliseleri çalmaktı...

Bundan sonra yol gözleyen hasret durağında bekleyen kendisi olacaktı. Beklemek mutlulukla eş değerse beklerdi.

&&&

Ezber Bozan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin