Medya; Kenan Adil. Göçmen kızı. Kurguya baya uygun buldum ki, ilerleyen bölümlerde uygunluğunu siz okurlarda fark edeceksiniz.
Başlama tarihini yazar mısınız?
Merhaba, bu kitap sizleri oturduğunuz yerden kaldırıp sayfaları arasında bir gezintiye çıkartacak. Adım adım göçebe çadırları arasında dolaşırken, orada farklı bir yaşamı keşfedeceksiniz.
Kimi zaman bir ağa konağının balkonunda bulacaksınız kendinizi. Kimi zaman Akdeniz ikliminin ılık esintisi, hanımeli çiçeğinin enfes kokusunu teninizde gezdirirken; aşk kokan muhabbetlere tanıklık edeceksiniz
Görüş farklılıkları, yaşam tarzları, kültürel farklılıklar nedeniyle imkânsız aşkı yaşayan iki genç insanla tanışacak, onlarla birlikte o anları yaşayıp duygu seline kapılacaksınız.
Onlar farklı dünyaların insanlarıydılar. Sadece senede bir mevsim aynı coğrafyada buluşuyorlardı asla birbirlerinin yaşamlarına ait olmadan. Belki senede bir mevsim iç içe geçmiş olarak aynı havayı soluyarak aynı yollarda yürüyor olabilirlerdi ama hepsi bu kadardı işte.
Bazen ön yargıları kırmak hiç de sanıldığı kadar kolay olmamıştır. Yaşlı Dünya var olduğu sürece bu hep böyle olmuştur. İnsanlık bu ön yargıları kırmak için yüz yıllar boyunca uğraş verse de yine aynı kalmaya devam etmiştir; tıpkı hikâyemizde olduğu gibi.
Ben uğraş verdim. Bakalım ne kadar başarılı olabildim bu insanlar arasındaki ön yargıları kırmak adına. O zaman buyurun hep birlikte kitabın sayfaları arasında bir yolculuğa çıkalım.
&&&
Bu iklimde güller kan kırmızı açar, sarı beyaza boyanmış hanım-eller kokusunu cömertçe sunardı ilkbahara. İklimleri gibi insanları da içten, samimi ve sıcakkanlı idi.
Amanos dağlarının eteklerine kurulu bu köyde mevsim ilkbaharı terk edip yaza dem vururken, serince bir yaz sabahı Murathan, dış kapıdan gelen seslere uyandı. Uyku mahmuru yatağından kalktı ve dış kapıya doğru yöneldi. Üzerinde kolsuz beyaz atlet altında mavi çizgili pijaması vardı. Çıplak ayakları beton zeminde ilerledikçe attığı her adımda duyduğu ses yoğunluk kazanıyordu. Adımları sıklaştıkça kulak tırmalayan tok ses daha da belirginleşti. Kapı eşiğine geldiğinde hatun anasını elleri böğründe birilerine hararetli hararetli söylenirken buldu.Sabahın köründe anasının neden bu kadar haşin bir tavır sergilediğini merak ediyordu doğrusu. Konuşmaya başlamadan önce boğazındaki kuruluğu ıslatmak için yutkundu. "Hatun anacığım neler oluyor burada, kime ne diye kızıyorsun yine?"
Yılgınlık gösteren anasının cevabını beklemeden başını kapı aralığından usulca uzatıp konunun asıl muhatabı kim ona bakmak istedi.
Bakış o bakış...
"Baksana oğlum, her yaz aynı şey, bunların bitip tükenmez isteklerinden bıktım usandım..."
Kadının ağzından dökülen sözcükler yenir yutulur cinsten değildi; adeta göz kapaklarından kibir damlıyordu. Kibrine tutsak olan her insan gibi böbürlendi üsten bakarken karşısında duran ezik büzük kıza...
Böbürlenen kadının alçaltıcı bakışları hâlâ hükmünü koruyordu ama Murathan, gördüğünün karşısında lâl olmuş anasını duymuyordu bile.
Kapı eşiğinden üç adım ötede duran 14-15 yaşlarında ya var ya yok bir kız vardı.
Gelişi güzel bırakılmış beline kadar inen upuzun saçlarında kirden pasaktan kalın bukleler oluşmuş; üstünü başına ne bulduysa giymiş olmasına rağmen esmer yanık tenli düzgün fiziği bir bakışta kendini belli ediyordu.
Kirli pasaklı bu gurbet kızının kavruk tenli masum yüzünde şaheseri andıran irice gözleri vardı. Menekşe rengi gözlerin ömre bedel bakışları insanın yüzüne öyle bir bakıyordu ki; sanırsın ruhundan geçip kalbine sızacak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ezber Bozan
Romance(Romantik) Çingene kızıydı ne bir yurdu vardı ne bir memleketi. Anasız babasız yetimdi. Sadece göç etiği yerlere yüreğindeki masumiyetin meşalesini taşıyordu... Adam onun masumiyetini alıp kalbine hapsetti hatta öyle derinlere sakladı ki, kendinde...