Keyifli okumalar dilerim.
Oy verip yorum yapmayı unutmayın, lütfen.
Bölüm. 23. Yaşama Sebebim
Mahmut Ağa kayın-babası Kazım Bey'in çiftliğine istemeyerek de olsa gitmek zorunda kalmıştı. Gider gitmez de olanı biteni etraflıca anlatmıştı. Ağa damadının kendilerine sığındığını gören Kazım Bey, pek bi gururlandı. Gururunu damadının gözüne soka soka dillendirmekten de geri durmamıştı. Konuşmaya başlamadan önce başını dik konuma getirdi ve bastonunun topuzunu sıkıca kavrayıp birkaç kez beton zemine vurdu. "Madem bizi bilip gelmişsiniz sizi koruyup kollamak üstümüze farz oldu. Sakın tasa etmeyesiniz benim çiftliğimde hiç kimse ilişemez size."
Babaları gibi oğullarının da egoları pek bi yüksekçeydi. Uzun boylu, gövdesi kalınca olanı sanki yeğeniyle dalgasını geçmek ister gibi dudaklarına alaycı bir tebessüm yükledi. "Benim akılsız yeğenime de bak hele, neler yapmış böyle? Kapısında azap olarak çalışan kızı kaçıracağına biraz gönül eğlendirmeyi seçseydi keşke. İnsan durduk yere kendini riske atar mı yahu?"
Hızını alamamış olacak ki bu kez bakışlarını yeğeni Zeyno'ya çevirdi. Yine gözlerinde alay içerikli ifade vardı. "Yeğenimin kaçırdığı kız, şu bildiğimiz ettiğimiz dilenci kızı öyle mi? İnanın aklım şaştı. Yani etrafta onca güzel kız varken olacak iş mi bu yaptığı. Hem de gül gibi nişanlısı varken. Bari kaçırdığına değecek kadar güzel miydi?"
Zeyno, dayısının sorularından bunalınca tek kelimelik bir cevap vermeyi yeğledi. "Güzeldi."
Zeyno, elinden geldiğince gevezelikte sınır tanımayan dayılarının suyuna gitmeye çalışıyordu çünkü ablaları dayılarının oğullarıyla evliydiler. Yani dayı beylerle dünür oluyorlardı. Mahmut Ağa, kayınlarından pek haz etmezdi lakin her ne hikmetse damatları babalarına çekmemişler gayet efendi çocuklardı. Zaten kızlarının evliliğini sırf eşini kıramadığı için kabul etmişti yoksa hayatta vermezdi her şeyi kendilerinin bildiğini sanan ama hiçbir şey bilmeyen bey soylulara.
Mahmut Ağa, kızlarını evlendirirken mantıktan uzak kararlar almış konağın hatunu ise mantık çerçevesinde kararlar almıştı çünkü hesap içinde hesap dönüyordu. Kadın kızlarını yeğenlerine verirken iki yönlü düşünmüş işte tam da o yüzden duygudan uzak fakat akılcı kararlara imza atmıştı. Onun derdi hem kızları rahat etsin hem de onca mal mülk dışarıya gitmesindi...
Zeyno'nun cevabından sonra ortama derin bir sessizlik çökmüştü. Saatin tik takları saliseleri saliseler dakikaları vurdu ve derin sessizliği bozan Kazım Bey'in gür çıkan sesi oldu. Sesindeki şiddet herkesi susturacak kıvamda olduğu için bütün gözler o yana çevrildi. "Şimdi hepiniz kulaklarınızı açın ve beni iyi dinleyin! İçinden geçtiğimiz bu durum sizin sandığınız kadar basit bir durum değil..."
Çıt çıkmıyor herkes pür dikkat Kazım Bey'i dinliyordu. "İlk önce heç kimseye bu meseleyi öyle kolayına anlatıp izah edemeyiz. Bir tarafta peşin hükümlü köylü var diğer tarafta Mahmut'un en az yirmi yıllık can dostu ahbabı var. Kime, neyi, nasıl, açıklayacağız cidden bilemiyorum amma nihayetinde bu kördüğümü çözeceğiz."
Kazım Bey, olanca bilmişliğiyle durmaksızın konuşmasına devam ediyordu. "Bu kördüğümü çözeceğiz çözmesine bundan zerre kadar kuşkum yok lakin herkes ağzını sıkı tutsun, demek istediğim mevzuyu insanların diline düşmeden halledelim. Bu işle ilgisi olan olmayan torunumun bir çingen kızını kaçırdığını öğrenirse vay halimize. Yemin içiyorum cümle âlem dalga geçer bizimle. Koskoca Kazım Bey'in torunu kapısında azap olarak çalıştırdığı kızı kaçırmış diye. Şimdi söyleyin bakalım bunca meseleyle baş etmek sanıldığı kadar basit iş mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ezber Bozan
Roman d'amour(Romantik) Çingene kızıydı ne bir yurdu vardı ne bir memleketi. Anasız babasız yetimdi. Sadece göç etiği yerlere yüreğindeki masumiyetin meşalesini taşıyordu... Adam onun masumiyetini alıp kalbine hapsetti hatta öyle derinlere sakladı ki, kendinde...