Bölüm.23. Vuslat

5.8K 357 158
                                    

Bölüm.23. Vuslat

Yemyeşil dağların koynuna sığınmış masmavi derinlikler ve engin suların kucağından kopup gelen meltem esintisi; önce dağların yamaçlarına çarpıyor sonra insanın burun deliklerine doluyordu. Burası bir ressamın fırçasından çıkmış muazzam bir tabloyu andırıyordu... Burası doğanın bütün ihtişamını gözler önüne serdiği muhteşem ötesi bir yerdi.

Birbirini tamamlayan iki sevgilinin birleştiği koyda şimdi iki kaçak yolcu vardı. Bu eşsiz güzelliği görür görmez sahiplenmişler ve alıp koyunlarında saklamak istemişlerdi. Tek istedikleri burada konaklamak ve burayı sahiplenmekti.

Aşk; sarhoş eder insanı aksini ispatlayabilir misiniz?

Menekşe, bu muazzam güzelliğin karşısında mutluluktan sarhoş olmuş gelip Murathan'a sarılmıştı. Sesindeki yoğunluk heyecanını ortaya çıkarıyor bu da adamı mutlandırıyordu. "Yerleşelim ağam, yerleşelim! Hem kimse bulamaz bizi burada!"

Kollarındaki kadının mutluluğu O'nu da mutluluğa gark ediyordu.

Menekşe'nin yüzüne düşen bir tutam saçı kulak arkasına sıkıştırdı. Hafif dokunuşlarla parmak uçlarını yüzünde gezdirdi.

Sıcacık dudakları kavruk tenli alnına mührünü vururken, "Burasını çok sevdin demek?"

Genç kız, utandığı için kızaran yanaklarına rağmen iyice sokuldu adamın kolları arasına. "He ağam çok sevdim!"

Sevgisini göstermek babında koynundaki kadını kollarıyla kelepçe gibi sararak biraz daha sıktı. Başını saçlarının arasına gömdü ve genç kızın kendine has kokusunu tek nefeste içine çekti. "Senin sevdiğin her yer benim cennetim olur. Hade o zaman gidip yakından görelim yerleşkeyi."

Bu kez çevirdiler yönlerini görüp çok beğendikleri yere doğru. Kim bilir belki de rotasız yolcuların rotası belli olmuştu artık. İki sevgili kendi aralarında bir karar almışlardı ama köylüler onları aralarına kabul ederler miydi, bilinmez. Bakalım akıbetleri hangi yönde ilerleyecek...

Hiç oyalanmadan taksiye binip yönlerini çok beğendikleri yerleşkeye doğru çevirdiler. Yerleşke uzaktan bakınca yakın gibi görünmüştü ama yolu dik ve dönemeçli olduğu için düşük hızda ilerlemişler bu da onlara zaman kaybettirmişti. Üstelik Menekşe, denizi doya doya seyretsin diye biraz da sahilde oyalanmışlardı.

Günlerden vuslata meyilli bir gündü saatler ikindi üzerine denk geliyordu. Gün henüz sona ermemişti ama ellerini çabuk tutmak zorundaydılar çünkü deniz Güneş'in parlak aydınlığını yavaştan yutmaya hazırlanıyordu.

Yerleşkeye varınca ilk uğrak yerleri cami olmuştu. Cami cemaati de birer ikişer toplanmaya başlamıştı. Yıllarca aşinası olduğu gözlere çevirdi bakışlarını. "Canım, sen beni takside bekle. Benim biraz işim var."

Murathan, taksiyi terk edip gidince genç kız haklı olarak tedirgin olmuştu çünkü hiç bilmedikleri bir yerde ve hiç tanımadıkları insanların arasına karışmak üzereydiler. Belki de buranın insanı yamyamdı ve insan etiyle besleniyorlardı. Kendi uydurduğu kurgu yine kendisini korkutmuş ve tüyleri ürpermişti.

Küçük bir çocukken nenesi anlatmıştı:

Bir gün yolum gür ağaçlarla çevrili bir köye düşmüştü. Köye girdim ama sokaklarda hiç kimse yok her yer bomboştu. Evlerin kapıları pencereleri sıkı sıkıya kaplıydı. Köyün sessizliği insanı iliklerine kadar ürpertiyordu. Sonra yolumu yaşlı bir kadın kesti. Kadının beli kambur elinde bir bastonla yürüyordu. "Köylüler nerede?" diye sordum.

Ezber Bozan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin