Selam!
Bir sonraki bölümden kısacık bir alıntıyla geldim:)
"Kız biraz yavaş gel. Biliyorum her şeyi merak ediyorsun ama biraz sakin olursan bütün sorularına ayrı ayrı cevap vereceğim. "Öncelikle Menekşe çok iyi, üç tane de yeğenin var. Evet, evimiz var hem de bahçeli ve iki katlı bir ev!"
"Murathan Ağam, demek üç tane çocuğunuz oldu. Maşallah bu ne hız?"
Murathan, kıs kıs gülmeye başladı kız kardeşinin alelade hiç kimseden çekinmeden laf sokmasına. "Senin sandığın gibi değil bacım, kızlarım ikiz."
Hayret vari bir tavırla gözlerini fal taşı gibi açan Zeyno, "İkiz kızların mı var senin? Görüyon mu ana ne tatlıdırlar şimdi onlar."
"Sen bir de bana sor şimdiden özlemeye başladım. Ben evden çıkarken ikisi de uyuyordu."
"Ah ah, bilirim o özlemi. Ben kızımı bir saat görmesem kokusu burnumda tütüyor. Kızımın adını sormayacak mısın ağam?"
Oturduğu yerden biraz doğrulurken işaret parmağını kız kardeşine doğru salladı Murathan. "Bunu tahmin etmek hiç de zor değil. Muhtemelen Menekşe koymuşsundur çünkü bizim hatun da kızlardan birinin adını Zeyno koydu!"
Zeyno kendi ismini duyunca duygulandı ve gözleri nemlendi. "Biliyordum arkadaşımın vefalı olduğunu, demek kızına benim adımı verdi?"
Dilber Hatun, ağız yoklar gibi, "Benim adımı koymamışlar," derken göz süzdü. Onun maksadı diğer kızın adını öğrenmekti.
"İkizlerden diğerine Menekşe nenesinin adını koymak isteyince onu kıramadım. Biliyorsun Menekşe'nin hayatta nenesinden başka kimsesi yok."
"Biz neciyiz ki adımızı koysunlar, zaten koysanız şaşardım."
Konağın hatunu fena gönül koymuştu. Onun gönlünü almak da her zamanki gibi oğluna düşüyordu. "Bir dahakine senin adını da koyarız hatun anam, yeter ki sen bize gönül koyma."
Umarsızca omuz silken kadın burun kıvırarak, "Bir dahakine kim öle kim kala!" diye sitem vari konuştu.
"Oğlumun adını hiç sormuyorsunuz?"
"Bak onu tamamen unuttuk ama dur bir tahminde bulunayım. Sen kesin babamın adını koymuşsundur."
"Kız senden korkulur vallahi. Müneccim misin nesin?"
"Bunu bilmek için müneccim olmaya ne gerek var. Senin babama düşkün olduğunu hepimiz biliyoruz. Hem babamın adını koymayıp da kimin adını koyacaktın?" İki kardeş isim konusunda takışırken bu kez duygulanma sırası Mahmut Ağa'ya gelmişti. "Benim adımı koydunuz öyle mi, kerata kime benziyor?"
Murathan, özlem dolu bakışlarını babasının yüzünde gezdirirken keyiflendi. "Biraz sana benziyor baba, zaten onun yüzüne baktıkça daha fazla dayanamadım ve kalkıp geldim!"
"Bunca zaman niye gelmedin be oğlum?" Yaşlı adam oğluna sitem ederken sesi titremiştir.
"Ne bileyim baba başımı belaya sokmak istemedim işte. Gülhan'ı bırakıp gittim, sizleri zor durumda bıraktım, daha bir sürü şey var..."
Zeyno, gözlerini kırpıştırarak, "Biliyor musun ağam az kalsın beni berdel vereceklerdi. Ne dediler bilyon mu? Zeyno'yu bize verirseniz barışırız yoksa bir daha dost kalmayız, dediler."
Murathan, başını olumsuz anlamında sağa sola salladı dudaklarına çarpık bir tebessüm yerleşirken, "Baştan belliydi onların karşılıksız adım atmayacakları."
Zeyno, babasından tarafa bakıp ona kinayeli bir bakış attı. "Babama kalsa sırf arkadaşlıkları bozulmasın diye beni onlara yem edecekti ama sağ olsun bey dedem, olmaz dedi de kurtuldum bu işten; hemi de kıl payıyla kurtuldum ha!"
Seslerden rahatsız olup bir türlü uyumak istemeyen yeğenine döndü Murathan. "Yeğenim adı Menekşe demek?" Bunu sorarken yüzüne tatlı bir hoşluk yerleşmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ezber Bozan
Romance(Romantik) Çingene kızıydı ne bir yurdu vardı ne bir memleketi. Anasız babasız yetimdi. Sadece göç etiği yerlere yüreğindeki masumiyetin meşalesini taşıyordu... Adam onun masumiyetini alıp kalbine hapsetti hatta öyle derinlere sakladı ki, kendinde...