Bölüm.20. Tesadüflere İnanır mısınız?

3.7K 353 135
                                    

Bölüm.20. Tesadüflere İnanır Mısınız?

Tesadüflere inanır mısınız? Bence tesadüf diye bir şey yoktur ama tesadüfün alt yapısını önceden hazırlayanlar vardır. Mesela; tesadüfi dediğiniz ortamı önceden hayal edip alt belleğinize kazımış olabilirsiniz. Ya da olay ve kişileri rüyanızda görmüş tesadüfi karşılaşmaya sebebiyet vermiş olabilirsiniz. Yani tesadüfler yoktur tesadüfi karşılaşmaları ruhen veya cismen ayağınıza çağırmak vardır...

Hiçbir işini tesadüflere bırakmayan ağa kızını ele alalım mesela. Bir gün önceden anasına, "Yarın Menekşe, gelmesin nenesi rahatsızmış," deyip izin almıştı. Kadın da kızının bu isteğini geçerli mazeretler sınıfına koyup, "Tamam, gelmesin o zaman demişti."

Zeyno, bütün ihtimalleri önceden hesaplayıp planını yürürlüğe koymuştu koymasına ama gel görelim ki, her zaman ufak tefek pürüzler çıkardı. Hesapta olmayan pürüzleri göz önünde tutmak her zaman işe yaramıştır. Menekşe, konusunda Zoyno'nun içi rahattı çünkü anası onu izinli sanıyordu. Fakat hesaba katmadığı belki de önemsemek istemediği kendince küçük bir detay olarak gördüğü biri daha vardı; Diyar garı...

Gelip Menekşe'yi sorması an meselesiydi. Eğer anası evdeyken gelirse işte o zaman yandığının resmiydi...

Nedeni çok basitti; ailesi olayı duyması gerektiğinden daha önce duyacak bütün plan alt üst olacaktı. Belki de ağabeyini aramaya çıkacaklar onlar fazla uzaklaşmadan hemen bulacaklardı. Böylece kaçırma olayı büyük bir fiyaskoyla sonuçlanacak ve âşıkların düşlediği vuslat son bulacaktı.

Zeyno'nun zihninden geçen karmaşa hayal perdesine düşünce tüyleri ürperdi. Kötü düşleri silmek için gözlerini kara bir örtüyle perdeledi. Ne düşlediği sonu görmek ne de bilmek istiyordu. Bu uğurda elinden geleni ardına koymayacak gerekirse kendi kişiliğinden ödünler verecekti.

Sürekli düşünüyor düşündükçe de zihni kısır bir döngünün anaforuna çekiliyordu. Yalan yok gerçekleştirdikleri eylemin sonuçları bakir ruhunu korkutuyordu. Korku bedenine yayıldıkça eli ayağı tutmaz olmuştu. Tek başına bu işin altından nasıl kalkacaktı işte orasını da bilmiyordu. Bilmiyordu çünkü bu sorunun cevabı kilitli bir sandıkta mahsur kalmıştı.

Bilinmezlik ve olayın vahameti ruhi dengesini sarsmış kalbinin ritmi zikzaklar çizerek atmaya başlamıştı. Bugünü bir atlatırsa ondan sonra ne olursa olsun umurunda olmazdı...

Zeyno'nun bir gün önceden Menekşe'ye izin almaktaki asıl maksadı, akıllarından geçen olası senaryo gerçekleşirse onlara biraz zaman kazandırmaktı. Sonuç olarak bugünü atlatırsa onlara istediği zamanı kazandırmış olacaktı. Eğer Diyar garı, torununun evde olmadığını geç fark ederse bu iş tamamdı, zira şimdiye kadar her şey tam da istediği yönde ilerliyordu. Hatunu anası ağabeyini işe gitti sanmıştı. Menekşe'yi de izinli sanıyordu. Bu bir günlük zaman kazandırırdı onlara. Ondan sonra onları arayıp bulmak çok zor işti çok...

İçinden dualar ederek kahvaltıyı hazırladı Zeyno. Kahvaltı faslı bitip sıra keyif çayı içmeye geldiğinde konağın hatunu bakışlarını süzerek kızına bakmaya başladı. Genç kız, anasının ağzından çıkacak kelimelere odaklanmış ruhunda yaşadığı gelgitler veryansın ediyordu. Kalbinin vaveylası ayyuka çıkmış dili damağı kurumuştu. Neden süzgündü bakışları, bir şeylerden şüphelenmiş olabilir miydi? Kuruyan dimağını ıslatmak için kendine bir bardak çay doldurdu. "Sende çay ister misin ana?" Sesindeki çekingenlik bariz bir şekilde kendini belli ediyordu. Önce acilen kendini toparlaması gerekiyordu sonra neden anasının imalı bakışlarına maruz kalıyordu bunu öğrenmesi gerekiyordu.

Ezber Bozan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin