Yaşlı adam yanındaki öğrencisine dönerek garip bir şeyler var.
Yeni dünyada bir şeyler oluyor.
Yakında dünya çok karışık bir hal alacak bunun için daha zaman var sanıyordum ama her şey erkene alınmış gibi bunu biz farkettiysen diğerleride fark edip hazırlanmaya başlamışlardır. Bizimde biran önce harekete geçmemiz gerek. Daha doğrusu senin neticede artık ben yaşlı bir adamım.
Ne garip ben bu günleri göremeden ölürüm sanıyordum ama kadere bak ki böyle bir zamana şahit olacak kadar sanşlıymışım.
Yada tam aksine çok şanssız.
Hazırlanmak için en fazla 15 yılın var o zamana kadar çok büyük bir ordu toplaman gerekiyor.
Beklenen ayrılık gerçekleşti cehennem gibi bir dünya ile karşılaşmamıza az bir zaman kaldı.
Bu dünyadaki hazırlık 120 yılda tamamlandı şimdi ise her şey bir düzene oturacak.
Öğrenecek usta ama cehennem gibi bir dünyadan bahsediyorsun böyle bir dünyada nasıl düzen olabilir ki.
Usta yıllar geçti ama hala öğrenemediğim dersler var yönetici neyi karar kılarsa düzen odur bunu iyi bir terim olarak sınıflandırmak aptallık olur. Hadi acele et ve yola çık diğerleri seni bekliyor olacak.
Senin yolun burada başlıyor gibi.Bu sırada genç çoban ve Rai karşılıklı olarak konuşmaya devam ediyorlardı.
Taedo Rai'ye güvenmişti ama onunla sırlarını paylaşmak gibi bir niyeti yoktu ve bu akıllıca bir hareket olmazdı. Rai yıllardır bu topraklarda avcılık yapan birisiydi. Öğrencileri ile beraber belkide vahşetin kol gezdiği bu diyarlardaki en huzurlu yere gelmişlerdi.
Başka bir yere gitmiş olsaydı genç öğrencileri ile her gece canavar baskınları ve çeşitli haydut çeteleri ile uğraşıyor olurdu. Burda tehlikeden uzak eğlenceli bir hayat yaşıyordu.
Ama içinde her şeye rağmen bir anavatan özlemi buluyordu. Bir köşeye yada bir ağacın dibine oturduğunda rüzgarın kokusunu tümüyle içine çekip.
Küçük köyünde sararmış ekinlerin ağır kokusunu ve havada uçuşan saman tanelerini hayal ediyordu.
Zonianın bereketli topraklarını ve kalabalık şehirlerini hatta ücra köşelerini bile özler olmuştu artık.Ama hayatta bazı sorumlulukların insanın üzerine hiç çıkmayacak kadar sıkı yapıştığını çok iyi biliyordu.
Bu çocukları eğitmesi gerekiyordu ama bunu sadece onlar için değil kendi içinde yapıyordu çünkü Rai uzun yıllar kendine bir yaşama amacı aramış ve bunu sonunda Zonia başkentinde yeni avcı seçimleri yapılırken kimsenin ekibine dahil etmek istemeyeceği bir kaç uyumsuz genç avcıda bulmuştu.
Ve şimdi anne ördeğin arkasındaki yavrular gibi kuyruğuna takılmış onu takip ediyorlardı.Rai genç çobana tam olarak güvenmiş değildi ve ağzından pek laf aldığı da söylenemezdi. Zaten hikayeside hiç inandırıcı değildi bir çobanın böyle bir yerde ne işi vardı ki .
Ama sorguya başka bir yerde devam etmeliydi çünkü bu yaratıkları iyi tanıyordu biri öldüğünde diğerleri kokusunu alıp onu geri almak için gelirlerdi.
Rai biran önce buradan gitsek iyi olur yoksa bu yaratıklardan daha fazlası birazdan burada olacak.
Avcı Rai hızlı adımlarla ağaçların arasından ilerlerken. Taede peşine takılmıştı. Yürürken ormanın derinliklerinden gelen uğursuz çığlıkları duyabiliyorlardı ve bu sesler Tae'i oldukça korkutmuştu.
Genç adamın aklı sorular ile doluydu ama bunu yapamazdı çünkü sorduğu sorular yalanını direkt olarak çıkarırdı.
Sonuçta kim doğup büyüdüğü bir dünya hakkında bu kadar çok soru sorardı ki.
Çaresiz bir şekilde avcının peşinden gitmeye devam etti.
Rai bir anda durmuştu. Elini arkada duran Taenin omzuna koyarak durdurdu onu ve ilerdeki ateşi göstererek bunlar haydutlar olmalı.
Karanlığın içinde belli belirsiz görünen bir kamp ateşin önünde gölge yoktu yani terk edilmişti. Karanlığın kalbindeki ışık gibi parlıyordı.
Belkide ateşin başındakiler onları fark edip gizlenmişte olabilirlerdi.
Her olasılık şuan için mümkündü.
Rai ona dönüp kısık sesle sen burada bekle ben gidip kontrol edeceğim eğer bir sorun olursa tersi istikamette koş ve sakın arkana bakma.
Ağır adımlarla yanından ayrıldı ve ağaçların arasında gözden kayboldu.
Tae şimdi tek başınaydı ve herhangi bir tehlike durumunda savaşacak ne gücü nede cesareti kalmıştı.
Bu geceyi bile sağ atlatacağından şüpheliydi artık. Çaresiz bir şekilde bulunduğu ağacın dibine oturdu.
Uzun bir bekleyişin ardından giden gelen yoktu ateşin olduğu yerde de herhangi bir hareketlilik görememişti .
Tae daha fazla bu ücra yerde durmak istemiyordu. Bir cesaret yerinden kalktı ve hızlı adımlarla ordan uzaklaşmaya başladı.
Onun ardından gitmek yada orada beklemek aptalca olurdu.
Ama kaçmak her zaman en iyi çözüm yoluydu Tae iyi bir dövüşçü değildi ama iyi bir kaçıcı olmayı daha faydalı görüyordu.
Bir anda sırtında soğuk bir acı hissetti tüyleri diken diken olmuştu biranda.
Birazdan kötü bir şey olacağı belliydi.
Arkasına döndü ve sırtına bıçak saplamaya çalışan bir eli havada yakaladı. Her şey biranda olup bitmişti. Bıçağın tutan el ince ve zarifti ve çok soğuktu buzlaşan karın soğukluğu. İnsanın elini acıtan bir soğukluk.
Karşısındaki kişiye doğru baktı zarif yüz hatlarına sahip bir suret ve siyah dalgalı saçlar ve gecenin karanlığından bile daha kara gözler.
Tae ikinci yumruğu yediğini anlayamadan gözleri karardı ve bir un çuvalı gibi yere yapıştı hemde yüzüstü bir şekilde.Genç çoban gözlerini açtığında ateşin başında oturuyordu.
Ağrıyan başını ovdu ve bir yandanda tedirgin bir şekilde etrafına baktı.
Ve gördüğü şeye çok şaşırdı çünkü yanında oturan kişi Raiydi.
Karşına baktığında ise dört kişi gördü ikisi erkek ikisi kızdı ve bu kızlardan birini tanıyordu bu onu bayıltan kızdı.
Rai elini omzuna atıp onu sarstı ve sonunda uyandın demek Taedo.
Biliyorum çok şaşkınsın ve burada neler döndüğünü merak ediyorsun.
Sana hemen anlatayım.
Bu karşında görmüş olduğun kişler benim öğrencilerim.
Karşılama için özür dilerim öğrencilerim ile küçük bir sınav yapıyorduk ve sen yanlışlıkla bu sınava dahil oldun.
Liosa seni bir casus sanıp saldırmış neyseki zamanında yetiştim yoksa seni öldürecekti.
Taedo demek adı Liosa bu diyarda insanların adı bile çok farklı diye düşündü içinden.
Söze devam eden Rai işte bunlar benim öğrencilerim Liosa kahverengi uzun dalgalı saçları olan kızı işaret ederek Setira yanındaki kısa ve uzun boylu genci ve onun yanında duran kalıplı orta boylu genci gösterip bunlarda Sagi ve Nari ikisi birbirine pek benzemesede kardeşlerdir.
Onlara dönüp bu genç adamda Taedo onunla ormanda tesadüfen karşılaştım. Söylediğine göre bir çobanmış.
Sagi ciddi ve sert bir ifade ile karşında duran genci süzdü kendisi ile aynı yaşlarda olmalıydı. Üzerindeki kıyafetler çok fakir olduğunu belli ediyordu ve kaygılı bakışlarından zor bir gece geçirdiğini anlayabiliyordu.
Size girip demek bir çobansın Taedo peki ne yapıyorsun bu ormanın ortasında. Seninki gibi bir adı ilk defa duyuyorum. Buralardan olmadığın çok belli.
Rai bu sorgulamaya karışmayı düşünmüyordu çünkü bunu onların yapması kendisinin yapmasından daha iyiydi bu sayede konuşmayı uzaktan takip edip daha iyi çözümleyebilirdi.
Taedo acilen bir şey bulmalıydı yoksa işler iyice karışabilirdi ve bir şeyden emindi bu kişiler ormanda cirit atan canavarlardan daha tehlikeliydi.
Düşünmeden söze girip içgüdülerine güvendi ve kelimelerin dökülmesine izin verdi aslında bir vatanım yok yok kendimi bildim bileli gezgin olan babam Ruta ile birlikte bir ülkeden diğerine gezer dururduk gittiğimiz ülkelerde mevsimlik işçi olarak hayvan sürülerine bekârdır oldukça güzel bir hayatımız vardı. ama geçen ay haydut saldırısına uğradık babamı öldürdüler bense son anda kaçmayı başardım.
İşte hikayem bu.
Not: Ziona ve çevre ülkelerdi insanlar geneldi iki heceli isimler kullanırdı üç heceli isim kullananlar asiller ve kraliyet soyundan olanlardı.Yorum atmayı unutmayın..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖTE DİYARLARA YOLCULUK
FantasyHayalperest bir çoban olan Taedo bir gün köyünün ötesindeki efsanevi dünyayı görmek için yola koyulur. Ama başına geleceklerden habersizdir