Yer altında karanlığın içinde gizlenmiş tah odasında her zamankinden bile daha fazla bir sessizlik vardı. Bir süreliğine Tae kulaklarının tıkanmış olduğunu düşündü fakat Sora bir anda benim sizi kandırmaya çalışmak gibi bir niyetim yok. Ben sadece gerçekleri söylüyorum.
Fark etmeden sesi çok çıkmıştı.
Bir anda odadaki askerler kılıçlarını kininden sıyırıp uçlarını yere sertce vurdu.
Bodur adam korkudan etrafında bir tur dönüp ikilinin yanına sığındı.
Tahtta oturan adam sakin ol tüccar bu odada kimseye zarar gelmez tabi ben emir vermedikçe.
Saygısız ve aptalca hareketlerini cahilliğine yoruyorum.
Belliki benim adımı hiç duymadım yada duyduğun adın sahibini tanımıyorsun.
Bana Zerma derler.
Sora bir anda elleri ayakları taş olup kalmış gibi yerine sabitlendi.
Ne yazıkki bu adı çok iyi biliyordu.
Haydut ve katliamcı ardında düşman bırakmayan adam.Ona ve Sülalesine Lanet Getirenler lakabı konulmuştu.
Salimarın adını kötüye çıkaran topluluk.
Ve bildiği kadarıyla bu genç adam bu soydaki en kötü kişi olarak anılacak kişiydi. Defalarca şansına lanet etti koca ülkede bulduğu müşteri o ülkedeki en kötü adam denilecek kişiydi.
Bundan nasıl kurtulacaktı peki onlara istediklerini verse bile öleceğine neredeyse emin sayılırdı ve diğerlerinin de.
Gözlerini odanın dört bir tarafından gezdirirken bir ara Somaya baktı.
Hem kendisinin hemde onların ölümüne yol açmıştı.
Sora pek akıllı değildi ama onun kendince hayata dair bazı felsefik düşünceleri ve değerleri vardı.
Hayattaki en acı şeylerden biri bir yola baş koymuş gençlerin daha yolun basında yenilmeleri vazgeçmeleri ve önlerinin kesilmesiydi.
Hayallerin ölüşü.
Titreyen bacaklarına sahip çıkıp dusmeme çalışırken tek istediği bir daha zamandı çünkü birazdan söyleyeceği sözler onların ya sonu yada kurtuluşu olacaktı.
O anda bir şeyi çok iyi anlamıştı oda bu işlere kalkışmaktansa evinde oturup kervanlarda çalışsa hata hamallık yapsa çok daha iyi olacaktı.
Öyle yada böyle sonunda galip gelen şey yasama isteği huzur olacakta.
Belkide değil sonuçta daha her şey belirsizdi.
Zaman geçtikçe odanın ışığı solmaya ve soğuk duvarlar daralıp onu boğmak için hücum ediyor gibiydi.
Ve karşısındaki adam biraz daha sessiz kalırsa iyice sinirlenecekti.Efendim izin verirseniz bu konu hakkında adamlarınla kısa bir görüşme yapmak isterim.
Zerma elini tahtın kenarına vurup sen ne saçmalıyorsun tüccar.
Odadaki askerler hep bir birlikte kılıçlarını kaldırıp olara doğrulttu.
Tae ve Soma heykel gibi hareketsiz duruken Sora korkudan bayılacak gibi yalpalayıp ellerini havaya kaldırıp tüm gücüyle bağırdı ve ne olur efendim beni affedin size her şeyi anlatacağım yeterki bize dokunmayın.
Bizim gibi beş para etmez insanları öldürmek size hiçbirşey kazandırmaz
Zerma neden hep böyle oluyor anlamış değilim insanlara kibar davranınca bana karşı çıkabileceklerini sanıyorlar.
Demek anlatmaya karar verdin tüccar.
Şimdi bize madenin yerini söyle.
Sora sebepsizce etrafına bakınıp korkudan ellerini birleştirmiş bir şekilde bende bir harita var.
Bulması oldukça zor bir yer olduğundan harita çıkarmak zorunda kaldım.
Zerma demek bir harita o kadar da aptal değilmişsin tüccar.
Üzerinde biraz göz gezdirip peki nerde bu harita umarım yanındadır.
Tüccar evet evet harita yanımda fakat bu durum biraz farklı.
Açıklamanın saçma olacağını düşünüp bileğini sıyırdı. Tıraş edilmiş kalın kolunu göstererek işte burada koluma dövme olarak yaptırdım.
Zerma yanındaki ikiliden erkek olana dönüp çabuk bana katibi getirdim gerekli malzemeleride yanında olsun.
Kuzgun tüylü muhafız sözde taht odasından hızlı adımlarla çıkıp gitti.
Bu sıra Soma ve Taede her ayrıntıyı yakalamak istercesine etrafda göz gezdirirken Zerma daha değişik ve birazda meraklı bir ses tonuyla o zaman size gelelim genç adamların sizler kim oluyorsunuz bu genç yaşta para asker yada koruma olacağını sanmıyorum.Ikili birbirlerine dönünce Soma izin veren bakışlarla konuşmayı yoldaşında devretti.
Tae önce biraz duraksayıp tereddüt etsede bu adamın karşısında yalanın anlamsız olduğunu biliyordu ve durumunda oldukça vahim olduğunu.
Kabul etmeliydi ki bu adamlar sıradan serseriler değillerdi.
Ve bu her taraflarından belliydi.
Ne kadar fırsat kılsa ve bir açık arasıda bir türlü durumdan bir kaç kişi ölmeden çıkmanın bir yolunu bulamıyordu.
Hiç yoktan tüccar kesin olarak olur yada geride kalırdı.
Tabi bu adamların şehirde ne kadar nüfuz sahibi olduğuna göre kendi kaçış olanlarida tehlikeye düşebilirdi.
Zerma hadisene genç adam yoksa hala nasıl kaçacağını mı düşünüyorsun?
Bence buna hiç kalkışmasan daha iyi olur. Arkadaşından yayılan enerjiyi hissedebiliyorum. Gerçekten güçlü ve daha da güçlenmeye müsait fakat senin için aynısını söyleyemem gerçi bunu sende çok iyi biliyorsun.Taedo bu adam karşısında zor anlar geçiriyordu. Verdiği bu değişik baskılı ve vahşi his o kadar kötüydü ki.
Onu içten içe korkutmuştu.
Ayağının dibindeki taşlar birazdan çıkacak ve onu dipsiz bir uçuruma düşürecek gibiydi.
Tam söze başlayacak iken taht odasının kapısı kale kapısı gibi ağır bir şekilde açılıp.
Yaralı bir köpekgibi içten içe inleyip geldiğini haber veriyordu.
Ince beyaz sakalları at kuyruğu gibi önüne düşmüş kel kafası ateşin ışığıyla parlayan altın bir tokmak gibi parlıyordu.
Bükük beli ve yaşından beklenen aksak adımlar ile efendisinin yanına gelip sessizce durdu.
Hareketini tamamlayana kadar odada en ufak bir ses bile çıkmamıştı.
Zerma yaşlı adamın kulağına eğilip bir şeyler fısıldarken ihtiyar ara sırada önünde duran yabancılara doğru küçük bakışlar atmayıda ihmal etmiyordu.
Sonunda sessiz konuşma bitince ihtiyar katip geldiği şekilde geri dönüp odadan çıktı.
Zerma daha ne bekliyorsunuz onu takip edin haritayı kağıda geçirip bilgi alacak.
Bodur tüccar ve genç maceracılar kapıya doğru giderken sen burada kalıyorsun genç adam.
Işaret ettiği kişi Somaydı.
Kendisi buna çok şaşırmış olsada Tae böyle bir hareketi önceden tahmin etmişti.
Güçlü olanı onlardan ayıracaktı. Sözlerinde ona önem verdiğini belli etmişti.
Tae ve tüccar iş bittikten sonra öldürülecekti. Aslında bunu Sorada anlamıştı. Ve ölüme doğru yürürken hicbir şey yapamamak o kadar zordu ki.
Aklî dengesini çoktan yitirmiş olduğu belliydi. Bir şey düşünüp bir çözüm yolu yada bir anlaşma aramak yerine idam mahkumu gibi sessizce kendisini kucaklayacak olan sona doğru gidiyordu.
Yüzü ölününki kadar beyaz ve soğuktu. Tae ise sessizce yoluna devam etti hatta yüzünde korku ve minnettarlık karışımı bakış vardı.
Tae şuan için aptalı oynayacaktı en azından daha sakin bir yere gidene kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖTE DİYARLARA YOLCULUK
FantasyHayalperest bir çoban olan Taedo bir gün köyünün ötesindeki efsanevi dünyayı görmek için yola koyulur. Ama başına geleceklerden habersizdir